A+ A-
Yorum
10

Türkiye’nin geleceğini satıyorlar

Yayın Tarihi: 09.04.2017 - 09:50 | Güncelleme Tarihi: 09.04.2017 - 09:49
CHP’li Kadıköy Belediye Başkanı Aykut Nuhoğlu, iktidar partisini, birçok kamu arazisi ile beraber Türkiye’nin geleceğini satmakla suçladı, çarpıcı ele

İktidar partisinin yönetim anlayışında birçok eksiklik ve hata olduğunu belirten Aykut Nuhoğlu, iktidarın kısa süreli projelerle insanları sorunları tartışmaktan uzaklaştırdığını açıkladı. Nuhoğlu, “Bütün kamu arazilerini satıyorlar. Yaklaşık 8 Kadıköy kadar bir araziyi satıyorlar, bu çok büyük bir alan. Türkiye’nin geleceğini satıyorlar, neden yapıyorlar bunu” dedi.

SÜREKLİ ÜRETİYORUZ

İstanbul Kadıköy Belediye Başkanı Aykut Nuhoğlu, memleketi olan Trabzon’u ziyaretinde gazetemize özel açıklamalarda bulundu. Nuhoğlu, belediye başkanlığını yaptığı Kadıköy ilçesinin 200 yıla dayanan geçmişinden bahsederken, kent kültürünün güçlü bir ilçe olduğunu söyledi. Nuhoğlu, bu düşüncelerini şu sözlerle aktardı: “Yani farklı şehirden gelenler burada ortak ve güçlü bir kimlik oluşturdular. Biz de bu güçlü kimliğe ortak olduk ve belediye başkanlığı yapıyoruz. Tabii bunu yaparken farklı bir anlayış sergiliyoruz. 6 ayda oluşturduğumuz bazı stratejik planlar kapsamında 52 tane proje çıktı ortaya. Bu toplantılarımıza da bine yakın insan toplandı. Kadıköy’de önümüzdeki 5 yılda ne yapacağımız konusundaki kararlarımızı Kadıköy halkıyla beraber aldık. Sosyal projeler, kadınlarla alakalı projeler, sağlıklı yaşam konusunda projeler, yaşlı bakım evleri, sosyal yaşam merkezleri, karikatür evi, gençlik sanat merkezi gibi. Daha önceden yapılıp tamamlanması gereken projelerimizi de gerçekleştirdik. Bunların yüzde 80’i yapıldı, hayata geçti. 2018 yılında bunları aşıp daha fazla proje yapmış olacağız.”

İNSAN ODAKLI BELEDİYECİLİK

Belediyecilik hizmetlerinin yol yapmak gibi temel işlerden öte sorumluluk ve sosyal bir anlayış gerektirdiğini belirten Nuhoğlu, bu düşüncesini kendi belediye başkanlığına da yansıttığını söyledi. Nuhoğlu, “Bu projeleri kendi paramızla karşılıyoruz. Bize hükümet yardım etmiyor diye gerekçelerimiz yok. Şu anda hem bütçe hem de kadro anlamında bunları yaparken paramız da bitmiyor. Bunları yaparken en önemli şey belediye meclis üyelerini, bürokratları, 21 tane mahalle avukatını, sendikaları dernekleri yani tümünü dinliyoruz. Bunun altında sosyal belediyecilik anlayışı yatıyor. Artık belediyecilik yol, asfalt yapmaktan çıktı benim nezdimde. Bunlar temel işler artık. Mesele sosyal belediyecilik. Siz insanın evinde ailesinin bir bireyi gibi olmalısınız. İnsanlara ‘biz buradayız, istediğiniz zaman kapımızı çalabilir ve bize ulaşabilirsiniz’ duygusunu verirsek, gelecekle ilişkimiz daha güvenli ve emin olur. Yerel yönetimin görevi de budur, sosyal belediyeciliktir. İnsan odaklı çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.

MERKEZİYETÇİ ANLAYIŞ

Türkiye’de merkeziyetçi bir yönetim anlayışının hakim olduğu, bu sebeple de demokratik çerçevenin dışına çıkıldığı değerlendirmesinde bulunan Nuhoğlu, “Türkiye’de her şeyin merkezlendiği bir döneme giriyoruz. Merkeziyet arttıkça da demokrasiden uzaklaşıyoruz. Şimdi tercihinizi demokrasiden yana mı yapacaksınız yoksa merkezi bir otoriter yapıdan yana mı olacaksınız? Bu sorunun cevabı düşünülmeden demokrasiden yana olmak lazım. Çünkü demokrasi hem kendini geliştirir hem de bireylerin ekonomik ve sosyal özgürlüklerine katkıda bulunur. Aksine her şey merkezleşip otoriter bir yapıya bürünürse insandan uzak bir yönetim anlayışı oluşur. İfade özgürlüğü kısıtlanır. Dolayısıyla güçsüz bir toplumun oluşmasına neden olur. Gelişmiş ülkelere bakıldığı zaman bunların tamamı demokratik ülkelerdir. Gelişmiş 20 ülke arasında başkanlık sistemi ile idare edilen yalnızca Amerika Birleşik Devletleri’dir. O da çok denetlenen bir başkanlık sistemidir, bizdeki tasarı gibi değildir” şeklinde konuştu.

MİLLET ETKİLENECEK

Referandum sürecine ilişkin de açıklamalarda bulunan Nuhoğlu, mevcut Anayasa tasarısının aceleye getirildiğini, bu kadar kısa sürede Anayasa tasarısı oluşturulmasının ülkenin aleyhine sonuçlanacağını belirtti. Nuhoğlu, bu ifadesine şu sözlerle açıklık getirdi: “2 ayda Anayasa tartışması olmaz. Anayasa birlikte yaşamanın temel sözleşmesidir. Bunun alelade kısa sürede yapılması doğru değil. Darbe girişiminden sonra neden Anayasa değişikliği ile karşı karşıya kaldığımızı bu fikri üretenlerin de düşünmesi lazım. Ama geldiğimiz aşamada Türkiye 80 milyonu etkileyen bir tercihle karşı karşıya kalacak. Yani burada verilecek karar 80 milyon için çok önemli. Oyumuz ne olursa olsun ya hep beraber kaybedeceğiz ya da hep beraber kazanacağız arası yok. Siyasi partileri etkileyen bir durum değil, milleti etkileyen bir durum söz konusu. Evet tercihi olursa herkes kaybedecek eveti kazananlar da kaybedecek.”

ANTİDEMOKRATİK TUTUM

Referandum sürecinde toplumun ayrıştırıldığının ve demokratikliğin dışına çıkıldığının altını çizen Nuhoğlu, “Toplumu ayrıştıranların toplumu birleştirme şansları yok. Emrivakilerin, baskıların, şiddetin var olduğu ve özgürlüklerin kısıtlandığı bir toplumda insanlar nasıl bir arada yaşatılabilir? Bir arada yaşamanın temel koşulu demokrasidir. Demokrasiyi de meclisler sağlar. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk 1920’de neden Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kurulmasına öncelik tanıdı? Biz bu anlayışı devam ettirirsek daha güçlü ve daha anlayışlı bir ülke oluruz. Rekabetin gelişmeyi sağlayan bir şey olması gerekir ama bunların ürettiği yok olmaya sebep olan bir rekabet. Her tarafta evet afişleri var, kamu binalarında bile bunu görüyoruz. Tüm güvenlik güçleri de dahil olmak üzere evete destek var. Eee bu hayırcılar düşman mı? Hayırcılar gözaltına alınıyor. Afişleri astırılmıyor. Bu son derece antidemokratik bir tutum. Bunun cevabını Trabzon halkı verecek. Demek ki yarın bir gün bunların eline bir güç geçerse evet hayır diye ayırmaz, herkesin kafasını kopartırlar” değerlendirmesinde bulundu.

SORUNLARDAN UZAKLAŞTIRIYORLAR

İktidarın eksiklik ve yanlışlıklarından kaynaklı olarak Türkiye’nin elindeki imkanlardan yararlanamadığını belirten Nuhoğlu, şunları kaydetti: “Herkesin bu iktidara şunu sorması lazım: ‘Bizim çocuklarımız neden meslek sahibi olamıyor?’ Bunun birinci sebebi eğitim sistemindeki bozukluk. Bizim bölgemiz cennet gibi bir bölge. Ekonomik anlamda geliştirilmesi çok mümkün ama eğitim alanlarında da çalışmalar yürütülmeli. Yol yaptım, köprü yaptım diyorsun ama bizim bu bölgedeki işsizlik sorununu neden çözmüyorsun? Böylece bölge ekonomisi de eğitimle beraber artar. Karadenizli ve Türkiye evet-hayır gibi bir tartışmayla karşı karşıya bırakılırken sorunlarının tartışıldığı bir ortamdan uzaklaştırılıyorlar. Temelde baktığın zaman halkın ihtiyaçları nelerdir diye tartışamıyoruz. Onun dışında her seferinde onların gündemi oluyor. Bizi gerçek hayattan uzaklaştırıyorlar.”

İSTİHDAM SEFERBERLİĞİ REFERANDUM STRATEJİSİ

İktidar partisinin yönetim anlayışı açısından birçok eksiği olduğunu dile getiren Nuhoğlu, istihdam konusuna da değinerek açıklamasını şu sözlerle sonlandırdı: “İstihdamda Milli Seferberlik projesini sokaktaki vatandaşa sorsak herkes referanduma yönelik oy stratejisi olduğunu gayet rahat anlar, bilir. 6 aylık bir programla bu ülkeyi yürütemeyiz ki. 6 aylığına o kadar insanı işe alsa ne olur? Şu anda gördüğümüz yöneticilerin hiçbiri 20 yıl sonra olmayacak. Bütün kamu arazilerini satıyorlar. Yaklaşık 8 Kadıköy kadar bir araziyi satıyorlar, bu çok büyük bir alan. Türkiye’nin geleceğini satıyorlar, neden yapıyorlar bunu? Aksine yapmaları gereken şey uzun vadede, adil, eşit yöntemlerle kamu kaynaklarını verimli kullanarak çalışmak. Böylece kısa sürede çok iş yaparız, kendi belediyemde bunu gördüm.”