Bugün 10 Ekim. Tam bir sene önce Ankara Garı’nda Barış Mitingi’ne katılan gruba, kanlı terör örgütü IŞİD canlı bomba saldırısında bulundu. O kara gün 103 yurttaşımız can vermişti. O gün Ankara Garı’nda bulunan Trabzonlu Öğretmen Gökmen Dalmaç hayatını kaybetmiş, eşi ise mucize eseri sağ kurtulmuştu. Eşini kaybetmenin acısı ile bir yıl geçiren Firdevs Dalmaç, eşini kaybettiğinin ertesi günü hamile olduğunu öğrendi ve hayata çocuğu ile tutundu. 4 aylık erkek çocuğa ise eşi Gökmen’in ismini koydu. 1 sene sonra oğlu ile İstanbul’dan Trabzon’a dönen Firdevs Dalmaç, eşinin ölümünün yıldönümünde mezarını ziyaret edecek. Başından geçen süreci Karadeniz Gazetesi’ne anlatan Firdevs Dalmaç’ın zorlu geçen 1 yılı yürekleri dağlayacak cinsten.

ACIYLA YAŞAMAYA ALIŞMAYA BAŞLIYORSUN

5 yıl kanser hastalığı ile mücadele ettiğini ve 6 ameliyat geçirdiğini anlatan Firdevs Dalmaç, eşini o kara günde kaybettikten sonra, aynı yıl babasını da toprağa verdiğini söyledi. Hamilelik günlerinde mümkün olduğunca kendini rahat tutmaya çalıştığını söyleyen Firdevs Dalmaç, psikolojik destek aldığını da sözlerine ekledi. Yaşadığı olaylar sonrasında çocuğu için stresi nasıl azaltacağını öğrendiğini söyleyen Firdevs Dalmaç, “Bu durumu iyileştirmenin, o acıyı hafifletmenin bir yolu yok. Bir süre sonra o acıyla yaşamaya alışmaya başlıyorsun” dedi.

Onu beklemekten vazgeçmiyor insan

Böyle bir olayı yaşayıp da, hemen arkasından yapılan açıklamaları, sosyal medyada katliam fotoğraflarının altında yapılan yorumların hepsini okuduğunu belirten Firdevs Dalmaç, “Çevremden kimse beni üzmedi ama onları görmek gerçekten çok üzdü” dedi.

Onu beklemekten hala vazgeçmediğini belirten Dalmaç, “Şunu kesinlikle biliyorum Gökmen yok artık. Cenazedeydim, mezara konurken gördüm. Mezara toprak atıldı onu gördüm. İnanılmaz bir üzüntü, bunu hiçbir kelime anlatamaz ama yine de insan bildiği halde beklemekten vazgeçmiyor. Ayak sesini, anahtar sesini duymayı özlüyor insan. Belki küçük şeyler ama benim hayatımda çok büyük yeri olan şeyler bunlar. Sesini duymak, yüzünü görmek, bunlar hayatımın çok büyük eksiklikleri artık.”

ORADA GERÇEKTEN BARIŞ İÇİN TOPLANDIK

Katliamdan sonra en çok acı çektiği şeylerin bir bakanın ‘gülerek’ cevap vermesi ve sosyal medyada ‘Hepsi ölseydi’ yorumlarından etkilendiğini söyleyen Firdevs Dalmaç, “Çok acı gerçekten. Böyle bir olayı yaşayıp da, hemen arkasından yapılan açıklamaları, sosyal medyada katliam fotoğraflarının altında yapılan yorumların hepsini okudum. Çevremden kimse beni üzmedi ama onları görmek gerçekten çok üzdü. Orada insanlar vardı. Gerçekten barış için toplanmıştık. Barış isteyen insanlar vardı. Onları kaybetmiş olmak, onlara böyle bir saldırının yapıldığını bilmek insanı üzer. ‘İstifa edecek misiniz?’ sorusuna gülerek cevap vermeleri can acıtıyor. Ya da ‘Keşke hepsi ölseydi’. Bu nasıl kindir, bu nasıl nefrettir?” dedi

Ben sütüme acı bulaşmasını istemiyorum 

“Bu ülkeye barışı getirmek zorundayız” diyen Firdevs Dalmaç, çocukların gelecekleri için buna mecbur olduklarını belirtti. Dalmaç, “Artık patlayan bombalara şaşırmıyoruz, niye! Çocuğumun mutlu bir çocuk olarak büyümesini istiyorum. Yaşama 1-0 yenik başlamasına rağmen ‘baba’ sevgisini dolduramayacağım. Mutlu olsun ki mutlu insanlar yetiştirsin. Rahat olmaya çalışmamın sebebi de bu aslında. Ben ne kadar rahat olursam, bebeğime yansıyacak. Ne kadar hisli, kederli olduğunuzu çocuklar anlıyor. ‘Anlamaz’ diye bir şey yok. Çok iyi biliyorlar. İçimdeki acı çok büyük, bu acının sütüme geçmesini istemiyorum. Çocuğumu bu acıyla büyütüceğim ama sadece bu acı yok. Onun yaşamının güzel olması için, mücadelem onun için olacak. Babası boş yere ölmüş olamaz. Barış istedik, boş yere olmamalı. Barış gelmeli, gelmek zorunda. Bunu biz getireceğiz başkası değil. Bu ülkedeki insanlar getirecek. Bir çocuğunun babasını kaybetmesinden daha büyük acı olamaz” dedi

Beni iyi insan yapan zaten düşüncelerim

Bizi birbirimizden ayıran bu kadar şey nedir? Neyi paylaşamadık?” diye soran Dalmaç, “Benim ölmemi isteyecek kadar ne yaptım ben? Barış istediğim için mi, ‘insanlar ölmesin’ dediğim için mi ölmemi istediler? İnsanları bu kadar ayrıştıran şey nedir? Orada gördük ki insanların birebir benimle derdi yok. ‘Sen çok iyi insansın’ diyor ama yapılan politikaya baktığında kendini ayrı yerde tutuyor, beni ayrı yerde tutuyor. Bana ‘Sen iyi insansın ama düşüncen farklı’ diyorlar. İyi de iyi insan olmamı sağlayan zaten o düşüncem. Sen bana ‘iyi insansın’ derken, ben o düşünceyle yoğrulduğum için ‘iyi insansın’ diyorsun. Bunu anlatabilmek gerekli ama çok zor. Biz yine barış istemekten vazgeçmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.

Fatik İSAK