Etrafta yöresel kıyafetli kadınlar, geleneksel yemek pazarları, kulakta halk ezgileri, coşku, eğlence, müzik ve dans… Buna bir karnaval da diyebilirsin; panayır da. Horonlar, kemençeler, arka fonda alabildiğine sis manzarası, ekmek üstüne yayla kaymağı, tereyağında mıhlama, ıslak çimende futbol… İşte böyledir Karadenizlinin eğlencesi. Genişçe bir vahada, tanıdık tanımadık binlerce insanın buluşmasını izlersin; turistiyle, köylüsüyle el ele dans eder, aynı sedirden yemek yersin.
Festival hiç bu kadar samimi olmamıştı…

GÜNLERCE HAZIRLIK YAPILIR
Küçükken maaile arabalara çuval çuval yiyecekle doluşur, yayla yoluna düşerdik. Piknik sepetlerine piknik bezimizi koyar, lahana sarmasından tut da taze turşusuna kadar her türlü lezzet yanımızda gelirdi. Çay termoslarını tıka basa doldurup, ikramlıkları da eksik etmezdik. İşte tüm bu hazırlık günler öncesinden başlar, kadınlar yöresel kıyafetlerini kuşanır, yaylaya doğru bir trafik oluşurdu.

AKRABA EŞ DOST BULUŞUR
Yayla şenlikleri özellikle büyük yaylalarda yapılır. Tarihi önceden belirli olan bu şenliklere çeşitli köylerden, kasabalardan, ilçelerden kadını erkeği, genci yaşlısı binlerce insan gelir. Bu birliktelik; tıpkı bayramlar gibi, toplumsal dayanışmayı ve kaynaşmayı, halkın kendi kimliğini ve geleneklerini hatırlamasını sağlar, sohbetin tadına doyum olmaz: ''Vay efendim hangi köydensin, kimlerdesin, neredensin?...'' muhabbeti gece yarılarını bulur. Herkes getirdiği ekmeği ikiye böler, paylaşır; paylaştıkça o şenliğin sonu gelmez.
KISMET BAKMAYA GELİNİRDİ
‘’Yayla’da buluşalum.’’ diye sözleşir insanlar. Bu şenlikler gurbetteki dostların, akrabaların ve hemşehrilerin bir araya gelmesine vesile olur; hal hatır konuşulur. Daha ilginç bir şey diyeyim; Şenlikler hayırlı bir işe vesile olmak için de geçmişten bu yana annelerin kız beğenme, gençlerin ise birbirlerini görme, tanıma ve iletişim kurma ortamı olmuş. O zamanlar öyleydi; elin kızını ancak şenlikte görebilirdin, beğenirdin, gerisini aileler hallederdi.
YAYLA PAZARINDA ENVAİÇEŞİT ORGANİK YİYECEK SATILIR
Yayla şenliklerinin önemli bir yönünü de panayır havasında geçen renkli pazarları olsa gerek. Birbirinden doğal, birbirinden güzel yöresel lezzetler bu pazarlarda tezgâha konur. Köy tereyağı olsun, lahana olsun, mısır unu ne ararsan hayvandan geldiği gibi satılıyor sana. Daha organik bir pazar bulamazsın.
TULUM, KEMENÇE EKSİK OLMAZ
Ülkemizin doğusundan batısına, hemen hemen çoğu yöre halkının düzenlediği yayla şenlikleri süresince konserler düzenlenir, yöresel çalgılar ve müzik eşliğinde danslar icra edilir. Tulumu kemençesi bir başladı mı, devasa bir horon zinciri oluşur; tanıdık tanımadık herkes tulumun etrafında döner. Karşılıklı yöresel atışmalar olur; bunlar da adettendir.

TURİSTLER BU ŞENLİKLERE BAYILIYOR
Trabzon’un Kadırga, Rize’nin Ayder şenlikleri gibi tarihi geçmişi olan şenliklerin yanında, son yıllarda sivil toplum kuruluşlarının ve yerel yönetimlerin çabalarıyla oluşturulan birçok yayla şenliği ile tanıştık. Zamanında sadece kendi yöre halkıyla yayla şenliği yapanlar, bugün Avrupa’dan bile birçok turiste ev sahipliği yapıyor.

Karadeniz’in iki büyük ili Trabzon ve Rize, sınırlarında barındırdıkları çok sayıdaki yayla ve dolayısıyla yayla şenlikleriyle öne çıkıyor. Tabii şenlikler bu illerle sınırlı değil. Türkiye’nin pek çok yerinde yöresel yayla şenliği var. Biz Karadeniz’in Trabzon ve Rize illerini baz alarak, birkaç şenlik rotası önerelim. Siz de tarihler gelmeden planınızı yapın.
TRABZON
Hıdırellez Bahar Bayramı, Şalpazarı-Acısu (Mayıs ayının ilk pazar günü)
Şalpazarı-Ağasar Kültür Şenliği, Şalpazarı (Haziran ayının ilk pazar günü)
Akçaabat Kayabaşı Karaabdal Yayla Şenlikleri (Ağustosun ikinci haftası pazar günü)
Sisdağı Şenlikleri, Şalpazarı (Temmuzun son cumartesi günü)
Kadırga Yaylası Şenlikleri, Kadırga Yaylası, Gümüşhane (Temmuz ayının 3. guma günü)

RİZE
Ayder Doğa Festivali, Çamlıhemşin (Haziranın 2. haftası)
Rize Çay ve Turizm Festivali, Çamlıhemşin (Temmuzun 2 haftası)
Anzer Bal ve Yayla Şenlikleri, Ballıköy (Ağustosun 1. haftası)
İkizdere-Ovit Yayla Şenlikleri, Ovit Yaylası

Kaynak: Ensonhaber