Bizim aynı zamanda gazete patronu da olan meslektaşım Hasan Kurt’un, “KTÜ İletişim Fakültesi’nde gazeteci hoca yokmuş!” başlığını atarak kaleme aldıklarını okuduğumda, “Hasan haklı” dedim.

Çünkü; “Ajans Haberciliği” derslerine girdiğim Gazetecilik Bölümü 3. sınıfı öğrencileri, bana ‘hocam’ dediklerinde, aklıma Perran Kutman’ın “Hoca camide, hoca camide!” deyişi geliyordu. Onun için de “hoca” demelerini tercih etmiyordum. Her ne ise!.. Hasan Kurt’un yazdıklarında “epey eksik” demeyelim de, biraz yanlış anlama var. Sebebi de, biz Gazeteciler Cemiyeti’nde zaman zaman açık batak partisi yaparız.

Hasan Kurt da bu oyunda ustadır. Sanırım, yanlış anlama karşısında rakip olduğum bir oyun sırasında meydana geldi. Çünkü, oyunda Hasan Kurt, habire batıp duruyordu. Yani tarihi bir yenilgi alıyordu, grogi durumundaydı. İşte o esnada ne söylediysek, sanırım biraz eksik anladı. Ama eksik yok mu? Var. Alaylı-mektepli şekliyle eğitim biraz daha yoğunlaştırılmalı.

Dekan Erdoğan Baki ve ekibi, Gazetecilik Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Serap Ulusoy, bu konuda hem istekli hem imkanlar ölçüsünde çaba gösteriyorlar. Biz de kişi ve kurumlar olarak katkıda bulunuyoruz. Birinci sınıf öğrencilerini basın kuruluşlarına yönlendiriyor, dersler için meslektaşlarımızdan katkı alıyoruz.

Ancak Hasan Kurt’un dikkat çektiği noktayı da kenara koymamak ve gelecekte fakültede dersleri alaylı-mektepli şekliyle iyi bir orantıya oturtarak da sürdürmek gerekiyor. Bunları bizatihi fotoğrafımı da kullanarak sayfalara aldığı için paylaştım. Yine de yazdıklarından çıkarılacak dersler vardır mutlaka. Ama ardından sözünü ettiği “Kabak Tarlası” var ya; hah işte oradaki bazı tespitleri de şu tarlaların raporları bir çıksın ondan sonra paylaşalım.