Zonguldak BEUN Hastanesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Füsun Cömert, kist hidatik enfeksiyonunun yayılmasında; kist olduğu bilinmeyen, kontrolsüz kesilen hayvanların etlerinin, iç organlarının çevreye atılması ya da köpeklere yiyecek olarak verilmesinin yanı sıra, özellikle Kurban Bayramı'nda kesilen hayvan organlarının yeterince derine gömülmemesi nedeniyle sahipsiz köpeklerin bunlara ulaşmasının önemli bir risk faktörü olduğunu vurguladı. Cömert, enfeksiyon ile mücadelenin tam anlamıyla gerçekleşebilmesi için köpeklerin yanı sıra başka kaynakların da etkili olduğu ve zincirin tüm basamaklarının birlikte değerlendirilerek kontrol altına alınması gerektiği belirtti.
Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Füsun Cömert, kist hidatik hastalığının, hayvanlardan insana geçen bir enfeksiyon olduğuna dikkat çekti. Cömert, bu enfeksiyonun özellikle köpeklerden yayıldığını, ve insanlarda en çok karaciğer ve akciğer gibi organlarda kist oluşumuna yol açtığını ifade etti. İnsanlarda görülen enfeksiyon hastalıklarının yüzde 80'inin hayvanlardan insanlara bulaşan hastalıklar olduğunu anlatan Cömert, bu durumun önlenmesi için Türkiye Zoonotik Hastalıklar Milli Komitesi'nin oluşturulduğunun altını çizdi.
![Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji | Avicenna Hastanesi](https://avicennaint.com/wp-content/uploads/2020/02/Enfeksiyon-hastaliklari-mikrobiyoloji.webp)
Cömert, "Kist hidatik, Echinococcus granulosus tarafından oluşturulan ve en çok karaciğerde kist yapmasıyla karakterize bir enfeksiyon hastalığı. Hayvanlardan insana bulaştığını bildiğimiz bir enfeksiyon hastalığı. Aslında bugün insanlarda oluşan enfeksiyon hastalıklarının yüzde 80'i hayvanlardan insana bulaşan hastalıklar. Yeni tanımlanan ve eskiden beri uzun zamandır görülen enfeksiyon hastalıklarının kökeni hayvanlar. Tarım toplumuna geçilmesiyle insanın hayvancılıkla uğraşmasıyla hayvanların vücudunda bulunan birçok mikroorganizma insanların vücuduna geçerek insanlara adapte olmuştur. Halen olmaya devam etmektedir. Bu anlamda hayvanlardan insanlara hastalık geçmesini önlemek gibi bir durumumuz söz konusu. Bu durumda veteriner hekimlere de önemli görevler düşmekte. Bu anlamda sağlık kavramı önem kazanmış durumda. Ülkemizde de Tarım ve Orman Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı arasında yapılan protokol ile Türkiye Zoonotik Hastalıklar Milli Komitesi oluşturulmuş, yapılan planlamalar ile hayvanlarda hastalığın kontrolü ve böylece insan enfeksiyonunun önlenmesine çalışılmıştır" dedi.
'Kist hidatik parazitinin kaynağı köpekler'
Kist hidatik olarak bilinen hastalığın Echinococcus granulosus parazitinin oluşturduğunu anlatan Füsun Cömert, bu parazitin temel kaynağının köpekler olarak bilindiğinin altını çizdi. Parazitin larvaya dönüşmesiyle karaciğere ve akciğere geçerek enfeksiyon oluşturma durumunun söz konusu olduğunu belirten Cömert şöyle devam etti:
"Bu bir parazital enfeksiyon hastalığı. Bu parazitin temel kaynağı, parazitin erişkin formunun konağı olmaları nedeniyle köpekler olarak biliniyor. Köpeğin bağırsağında bulunan erişkinlerin çıkardığı yumurtalar köpek dışkısı ile çevreye yayılmakta. Böyle olunca da köpekler enfeksiyonun yayılması için ana kaynak oluşturmakta. İnsanlar ve otlanarak beslenen otçul hayvanlar köpeklerin bağırsağından çıkan yumurtaları ağız yoluyla alarak enfekte oluyor. İnsanlarda ve otçullarda yumurta mideden geçerek, mide asidinin etkisiyle açılıyor ve bağırsakta larvaya çıkıyor, daha sonra bu larvanın bağırsak duvarı aracılığıyla kana geçiyor ve kan dolaşımı ile en sık karaciğere ve ikinci sıklıkla akciğere yerleşerek kist oluşumuna neden oluyor."
![Enfeksiyon Hastalıkları - Özel Doğa Hospital](https://dogahospital.com/wp-content/uploads/2024/01/card-11.png.webp)
'Enfeksiyon zincirinde yapılacak kontroller hayati önem taşıyor'
Füsun Cömert, kist hidatik enfeksiyonunun yayılmasında, kontrolsüz kesim yapılan hayvan etlerinin doğru şekilde bertaraf edilmemesi ve köpeklerin ulaşabileceği şekilde dışarıda bırakılmasının önemli bir rol oynadığını belirtti. Cömert, bu tür uygulamaların enfeksiyonun köpeklerden insanlara geçişini kolaylaştırdığını ve zincirin tüm halkalarının birlikte değerlendirilerek enfeksiyonun kontrol altına alınması gerektiğini vurguladı.
Enfeksiyonun karaciğer ve akciğerin yanı sıra insan vücudunun farklı bölgelerindeki kaslara, beyine, kemiğe yerleşerek farklı türde de ortaya çıkabildiğinin altını çizen Cömert, şu ifadelere yer verdi:
"Köpeğe bulaş bu kistleri ya da larvaları taşıyan etlerin yenilmesiyle oluşuyor. Burada da temel kaynağı aslında kontrolsüz kesim yapılan hayvanların, kist olduğu bilinmeyen etlerinin etrafa kontrolsüzce atılması yada bu hayvanlara yiyecek olarak verilmesi ya da özellikle Kurban Bayramlarında kontrolsüz kesilen hayvanların etlerinin çok iyi şekilde derine gömülmeden dışarıda sahipsiz olan köpeklerin ulaşımına imkan vermesinin önemi büyük. Asıl kaynak köpek gibi görülmekle birlikte köpeğin de bu enfeksiyonun sürecinin tamamlanması için başka kaynağa ihtiyacının olduğu ve dolayısıyla enfeksiyonun kontrolünde bu zincirin basamakların doğru değerlendirilerek hepsinin birlikte kontrolü gerekmektedir. Burada enfeksiyon zincirini iyi tanımak, bütün aşamaları birlikte kontrol etmek önemlidir."
"Kistin patlaması, alerjik şok sendromuna ve ölüm riskine yol açabilir"
Füsun Cömert, kist hidatik enfeksiyonunun yavaş gelişen bir klinik olduğunu ve yıllar içinde büyüyen kistin, özellikle safra kanallarına basınç yaparak tıkanmaya neden olabileceğini belirtti. Enfeksiyon uzun süre devam ettiğinde karaciğer yetmezliğine ya da kistin patlaması sonucu alerjik şok sendromuna yol açarak ölüm riski oluşturabileceğini ifade etti. Cömert, "Bu çok yavaş gelişen bir klinik. Yıllar içerisinde belli bir büyüklüğe ulaştığında o büyüklüğün sebep olduğu birtakım etkilerle hastayı bize getiriyor. Kitle etkisi oluşturuyor. Basınç yapıyor. Safra kanallarına yakın olarak yerleşirse, bu kanallara yaptığı basınç tıkanma sıklıklarına neden olabiliyor. Uzun süren enfeksiyonlarda karaciğer yetmezliğine ya da bu kistin patlaması sonrasında ki bu herhangi bir travmaya bağlı olarak gelişebilir, kistin içinde bulunan yüksek alerjen sıvının vücuda dağılmasıyla birlikte alerjik şok sendromu ile hastanın ölümüne neden olabiliyor" diye konuştu.
"Kist hidatik yayılmasını engellemek için veteriner hekimlere kritik görev düşüyor"
Füsun Cömert, 2005 yılı itibarıyla bildirimi zorunlu hastalıklar listesine alınan kist hidatik enfeksiyonunun, bildirimde yaşanan zorluklar nedeniyle verilerde tutarsızlıklar ortaya çıkardığını belirtti. Cömert, Türkiye'de enfeksiyonun sıklığının binde 5 ila 7 arasında değiştiğini ve Avrupa'da daha az görülen hastalığın Türkiye, Yunanistan, Afrika'nın kuzey kesimi, Güney Amerika ve Asya gibi bölgelerde endemik olarak daha yaygın olduğunu ifade etti.
Hayvan kontrolünün yapılması, mezbahalarda veteriner kontrolünde hayvanların kesilmesi, atık etlerin dikkatli bertaraf edilmesi işlemlerinin yanı sıra aşılama uygulamalarının önemine dikkat çeken Cömert, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu enfeksiyon bildirimi zorunlu bir hastalık olmasına rağmen 2005 yılında bildirimi zorunlu hastalıklar listesine alınmış olmasına rağmen yine de bildirim konusunda problemler olması nedeniyle ülkemizde çok farklı veriler mevcut. Yapılan geniş çaplı çalışmalara da bakarak ülkemizdeki sıklığının ortalama binde 5 ila 6 yada yüzde 1 arasında değiştiği tahmin edilmekte. Bu çalışmalarda tanımlayıcı yöntemlere bağlı olarak belirlenen oranlarda değişiklikler olabilmekte. Genel olarak hayvan kontrolünün çok daha fazla yapıldığı Avrupa ülkelerinde çok az görülmesine rağmen Türkiye, Yunanistan, Afrika'nın kuzey kesimi, Güney Amerika, Asya ülkelerinde belli bir endemik yüzdelik olarak tanımlayabileceğimiz sıklıkta görülüyor. Bu nedenle hayvan kontrolünün yapılması, mezbahalarda veteriner kontrolünde hayvanların kesilmesi ve bunların organlarının uygun biçimde bertaraf edilmesi aynı zamanda aşılama uygulamalarının yapılmasına daha fazla önem verilmesi gerekiyor."
Cömert, kist hidatik enfeksiyonunun tedavisinde ilaç ve cerrahinin birlikte kullanıldığını, ancak hangi tedavi yönteminin öncelikli olacağına hastanın durumuna göre karar verildiğini belirtti. Dünya Sağlık Örgütü'nün hastalığı ultrasonografik görüntülerle sınıflandırdığını ve buna göre hastaların tedavilerinin düzenlendiğin ifade etti. Cömert, "Hangi tedavinin daha ön planda ya da altın standart olarak tanımlandığı belirtilemiyor. Çünkü kist her kişide farklı şekilde olabiliyor. Genellikle ilaç tedavisi tek başına yeterli olmuyor. Cerrahi tedavi mi yada cerrahiden daha basit yöntemlerle mi tedavi edileceğine hastaya göre karar veriliyor" diye ifade etti.
"Sahipsiz olan hayvanlara dokunduktan sonra elimizi dikkatli şekilde yıkamamız gerekiyor"
Füsun Cömert, kist hidatik enfeksiyonuna karşı aşılama, düzenli taramalar ve veteriner kontrolünde hayvan kesimi gibi önlemlerin büyük önem taşıdığını vurguladı. Ayrıca, eğitici eğitimleri, bilgilendirme materyalleri ve Kurban Bayramlarında organ bertarafı ile ilgili farkındalık oluşturulması gerektiğini belirtti. Cömert, el hijyeninin önemine de değinerek, toprakla temas sonrası dikkatli el yıkamanın enfeksiyonun önlenmesinde kritik rol oynadığını ifade ederek sözlerini şöyle tamamladı:
"Aşılama tabii ki burada da değerlendirilebilecek bir seçenek.
Parazitin larvasının vücuda yerleşmesini engellemek için hem köpeklerin hem de otçul hayvanların aşılanması; köpeklerin, insanların ve otçulların korunması açısından önemli. Onun dışında düzenli taramaların yapılması hayvan kesimlerinin veteriner kontrolünde olması, eğitimin verilmesi, hatta eğiticilerin eğitilmesi, farkındalık oluşturmak üzere posterler, afişler, bilgilendirme broşürlerinin hazırlanması, özellikle Kurban Bayramlarında hayvanların organlarının nasıl bertaraf edilmesi gerektiğiyle ilgili ön bilgilendirmelerin mutlaka yapılması gerekiyor. El hijyeni özellikle gerekiyor. Yumurtalar toprağa atılıyor, toprak bizim bu enfeksiyonu kazanmamız için en önemli kaynağı oluşturuyor. Dışarda sahipsiz olan hayvanlara dokunduktan sonra elimizi dikkatli şekilde yıkamamız ve el hijyeni konusunda toplumun belli bir seviyeye çıkartılması gerekiyor. Her şeyin başında olduğu gibi burada da eğitim önemli."