Geçen hafta sonu Ahmet Sarı'nın Ortahisar'daki Cephanelik'inde ‘Yaza Merhaba’ demek için barbekü partisine icabet ettik. Serde Arsin hesabına hemşerilik de olunca döner, Adana kebap, mangal sucuktan hatırı sayılır oranda atıştırdık. Bir zamanlar savaş mühimmatlarının saklandığı Cephanelik, şimdilerde midelerin dostu yiyeceklere ev sahipliği yapıyor. Sonra da mükemmel kapalı ya da açık hava mekanlarında midelerle buluşuyor.

*

Midelerimizi kebapla buluşturmak için merdivenleri tırmanırken, girişte bizi biri sipahi, diğeri yeniçeri giyimli iki Osmanlı askeri karşılayınca Ahmet Sarı'ya, "Bir yandan Osmanlıyı yere göre sığdıramıyorlar, diğer yandan sanki Osmanlı, Ermenilere mezalim yapmış gibi söylemlerde bulunuyorlar" diye inceden bir gönderme yapmadık değil. Ama içeride yanı başımıza bir de Osmanlı Kadısı giyimli biri gelince, gel de; "Kadı efendi. Sizin döneminizdeki adaleti mumla arıyoruz. Hele son yıllarda. Bu ülkeyi yönetenler akşamdan sabaha adaletin kanunlarını kendilerine göre değiştiriyorlar" deme bakayım. Biz dedik, Osmanlı Kadısı da ‘doğru’ diye tasdik ederek başını salladı.

ÇÖZÜM MUHATAPCISI DEĞİŞİRSE!

Biz 21 Mayıs'ta "Demirtaş Öcalan'ı devre dışı bırakır" başlığı atarak konuyu irdelemiştik. İddiamızı da, Selahattin Demirtaş'ın HDP'ye barajı aştırarak, önümüzdeki süreçte İmralı sakinini devre dışı bırakabileceğiydi.

*

Yanılmamışız. Hafta sonu Başbakan Davutoğlu, Diyarbakır'da sivil toplum örgütlerinin temsilcileri ile yaptığı toplantıda, çözüm süreci ile ilgili olarak seçimlerden sonra kiminle muhatap olacaklarını tekrar gözden geçireceklerini ifade etti.

*

Aslında Başbakan Davutoğlu; ‘görünen tablo içinde HDP'nin barajı aşacağı belli olduğu, bunun da AKP'nin parlamento çoğunluğunu kaybetmesi’ anlamına geldiğini bildiği için, şimdiye kadar muhatap alınan Öcalan'ın devre dışı kalabileceği uyarısı ile "sakın haa!" demek istedi. Adeta, "Öcalan'a sahip çıkın, Demirtaş'a barajı aştırmayın. Yoksa..!" diyerek. Neden? Çözüm süreci için mi? Yoksa AK Parti için mi?

BİR DEMLİKLE 50 YIL...

Şu bizim Varol var ya; Varol Uzlu. Kameranın arkasına geçtiğinde öyle harika işler yapıyor ki. Ama bu işlerde hem hak ettiğini bir türlü alamıyor, hem de hak ettiği ölçüde yer bulamıyor. Ben her şeyin bir zamanı olduğunu ve Varol'un çok geçmeden bilinen ve aranan bir isim olacağını düşünüyorum. Son olarak Sivasspor karşısında kendilerini izlemememiz için ne gerekiyorsa yapan Trabzonsporlu futbolculardan bizi kurtardı. Devre arasında Uzunsokak'ın ara sokağında Arsinli hemşehrim Adil Ataoğlu'nun 2 metre karelik çay ocağında geçen 50 yıllık ömrünü öylesine hikaye etti ki, maçı bile unuttuk. Unutmadığımız ise, maç ile ilgili kaleme aldığımız değerlendirme yazısının bile yarısının Adil Dayı'nın çayı ile ilgili olması idi. İzlemek için Varol'u aramanızı tavsiye ederim.

ŞİDDET VE İSMAİL TOPAL...

"7/24 şiddetin kol gezdiği bir toplum haline geldik, getirildik" deniliyor. Olaylar da, rakamlar da bunu tasdik ediyor ama ne gam! Türkiye güllük gülistanlık, istikrarda sürüyor! Doğru; şiddet, istikrarlı bir şekilde artıyor. Son olarak dünya iyisi meslektaşım İsmail Topal'ı buldu. İstanbul'da da polis copu ile Zaman Gazetesi muhabirini bulmuştu. Artık, "Neler oluyor? Nereye gidiyoruz?" diye sormayacağım. Ama bu gidişat, gidişat değil, dahası insanlık hiç değil. Meslektaşlarıma geçmiş olsun diyorum.