SON DAKİKA



Haber > Karadeniz > Prof. Dr. Aygün Attar var iken...

Prof. Dr. Aygün Attar var iken...

30 Ocak 2016 Cumartesi - 09:35








Seçim sandıkları yakında üniversitelerde de kurulacak. Her ne kadar demokrasi ile uzaktan yakından ilgili bir sistemle olmasa da! Bunlardan biri de Giresun Üniversitesi’nde olacak. Ekibin başında, rektör olarak dünya çapında bir isim Prof. Dr. Aygün Attar’ın yer aldığı Giresun Üniversitesi’nde... Öyle şeyler yazılıp çiziliyor, söyleniyor ki; aman Allah’ım sanırsınız ki Prof. Dr. Attar sıradan bir isim... Öylesine bir öğretim üyesi... Dışarıda ve içeride, ölüm tehditlerine rağmen, dünyanın dört bir yanında Türkiye ve İslâm davasını savunan ama, üniversitede mescit açılmasına izin vermeyen (!) garip bir Müslüman bilim adamı! Yeri gelmiş iken, şu mescit istismarı da, artık başta gerçek manada Müslüman olanların bile midesini bulandırmaya başladığını da, bu zevatın ne zaman anlayacaklarını ve böylesine bir riyakârlıktan ne zaman vazgeçeceklerini inanın merak ediyorum!

*

Detaylara ve kimin ne için, ne yaptığından, neyi hedeflediğinden ziyade, dava adamı Aygün Attar’ın neler gerçekleştirdiğini ve böylesine bir rektöre sahip olmanın ne demek olduğunu önümüzdeki günlerde daha geniş kaleme alacağız. Onun için, şimdilik ana başlıklarla yetiniyorum.

*

Dünya ve Türkiye kamuoyunun, genelde Giresunlularında takdir ve tercihini kazanmış Prof. Dr. Attar’ı, “sivil toplum örgütleri istemiyormuş” gibi intiba verilmesi, kimseye bir şey kazandırmaz, aksine kaybettirir. Adaylığı demokratik bir hak olan Prof. Dr. Cevdet Coşkun’a bile...


*

Haa, bugünkünün tıpkısı gibi söylemler bundan önce Giresun’da olmadı mı? Daha doğrusu belli kişi ve çevreler tarafından, kişisel çıkarları rendelendi, kesildi diye tezgahlanmadı mı? Aynen! Onları da hatırlatırız. Bugün yine aynı masal, aynı senaryo, aynı çevreler tarafından bu kadar önemli işler tiyatro sanılarak sahneleniyor!

*

Şimdilik özet: Ortada bir Giresun Üniversitesi gerçeği ve de Prof. Dr. Aygün Attar var iken, kimse kusura bakmasın; fidan ile ağacın, küçük ile büyüğün, liyakat ile haksız mükafatın mukayesesi olmaz, olamaz! Zaten bende böyle bir mukayeseyi yapacak hataya düşmeyeceğim. 

BİLMEK DEMEK...


Ege Üniversitesi Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Y.O’da okurken, 3 ayda bir 1.500 lira kredi alırdık. Bunun 500 lirası ile o günlerde tanesi 10-15 lira arasında değişen kitaplar alırdık. Geri kalan kısmı da 2’ye böler, yarısı ile Müzeyyen Senar’ı gazinoda dinler, diğerini de harçlık yapardık. İşte o kitaplardan biri de Yazar Mehmet Kaplan’ın (1915-1986) Nesillerin Ruhu adlı eseri idi. Sanırım o eserden bir kenara not etmişim: “Balık denizde yaşar ama ne denizi ne de kendini bilir.Yaşamak ve sahip olmak, bilmek demek değildir. Bilmek için istenilen varlığa belli bir açıdan dikkatle bakmak gerekir. Farkına varılmayan şey, bizim için yok demektir.

GEÇMİŞ İLE BUGÜN...

“Geçmiş ile bugünü en kısa yoldan nasıl tarif edersiniz?” diye sorsalar, cevabım Bertrand Russel dediği gibi olurdu: “Geçmişi hak etmediği şekilde kötülüyor, bugüne lâyık olmadığı derecede saygı gösteriyoruz.”

UZAKLAR, YAKINLAR...

Ne deyip dururduk? Köylerde bir kilometre yakındır, şehirde ise bir kapı ötesi uzak. Demek ki, uzaklığın yakınlığın mesafe ile ilgisi yok. Gönülden nasibini almamış akıl ile ilgisi var. O zaman diyeceğiz ki; “Esmiyorsa gönülde yel, Akılda olmaz sel.”


Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap