Bahadır Berdicioğlu; Geçinemiyoruz!
Yayın Tarihi: 20.11.2025 - 12:55
KESK MYK Üyesi Bahadır Berdicioğlu geçim sıkıntısına dikkat çekerken açıklamalarda bulundu;
Yıllardır hazırlanan bütçeler, bizlerin ücretlerinden kesilen, attığımız her adımda ödediğimiz vergilerden ve adeta tuzak niteliğinde kesilen trafik cezalarından oluşturuluyor. Buna rağmen ne zaman bütçeden hakkımızı, insanca yaşayacak bir ücret ve nitelikli kamu hizmeti istesek, ülkeyi yönetenler her seferinde “Bütçe imkânlarımız kısıtlı” bahanesine sığındı. Ancak bizden toplanan vergiler, bir avuç azınlığa faiz, teşvik, rant ve hazine garantisi olarak aktarılmaya devam edildi.
Stratejik kurumlar Türkiye Varlık Fonuna devredilerek paralel bir bütçe oluşturuldu; halk adına bütçeyi denetlemekle görevli Sayıştay’ın yetkileri kısıtlanarak bütçe hakkımız fiilen ortadan kaldırıldı.
Kısacası her bütçede bizim cebimizden aldılar; zengine, patrona, yandaşa verdiler.
Biz yoksullaştıkça, onlar zenginleşti.
Şimdi ise TBMM’de görüşülen 2026 bütçesiyle hepimizin geleceğini daha da karartmak istiyorlar.
GEÇİNEMİYORUZ! HALK İÇİN BÜTÇE, DEMOKRATİK TÜRKİYE İÇİN BİRLEŞELİM!
TBMM’de görüşmeleri devam eden bütçe, toplumun ezici çoğunluğunu oluşturan kamu emekçisinden işçiye, gençten yaşlıya, asgari ücretliden emekliye, kadınlardan küçük esnaf ve çiftçiye kadar herkesi doğrudan etkiliyor.
Mutlu, huzurlu ve sağlıklı yaşamak artık neredeyse imkânsız hale gelmiş durumda.
Çünkü:
-
Enflasyonda AB ve OECD ülkeleri arasında açık ara birinci, dünyada ise ilk beşteyiz. Gıda enflasyonunda OECD ortalamasını 10’a katlamış durumdayız.
-
Rant ve spekülasyondan beslenen uluslararası sermayeye en yüksek faizi veren ülkelerden biriyiz.
-
İşsizlikte AB birincisiyiz. Gerçek işsizlik %30’u, işsiz sayısı 12 milyonu aşmış durumda. Kadın işsizliği %40’a, genç kadın işsizliği %45’e dayanmış durumda.
-
Gelir adaletsizliğinde OECD birincisiyiz. Toplumun en zengin %20’si gelirin yarısını alırken, geri kalan %80 diğer yarıyı paylaşmak zorunda kalıyor.
-
Dolar milyoneri sayısı OECD’de %1,2 artarken, Türkiye’de %8 artıyor; buna karşılık pazar artıklarıyla geçinmeye çalışanların sayısı hızla büyüyor.
-
Ücret artışlarında TÜİK’in düşük gösterilen rakamları temel alınırken, her iki işçiden biri açlık sınırı altında kalan asgari ücrete mahkûm ediliyor.
-
Emeklilerin dörtte biri açlık sınırının yarısına denk gelen bir aylıkla yaşam mücadelesi veriyor.
-
Ortalama kamu emekçisi maaşı yoksulluk sınırının yarısına inmiş durumda.
-
İş cinayetlerinde Avrupa birincisi, dünya üçüncüsüyüz.
-
Özgürlük, adalet, yolsuzluk, hukukun üstünlüğü gibi alanlarda uluslararası endekslerde en alt sıralara düşmüş bir ülkede yaşıyoruz.
BİR İKTİDARIN KİMDEN YANA OLDUĞU BÜTÇESİNDEN BELLİ OLUR
Yaşadığımız ağır tablo ortadayken, bir bütçe kimin yararına hazırlandı sorusu her zamankinden daha anlamlıdır.
Halkın yararını önceleyen bir yönetim:
Vergiyi adil toplar, kaynakları toplumun ihtiyaçlarına yönlendirir.
Ancak Türkiye’de yıllardır hazırlanan bütçeler, yoksuldan alıp zengine verme düzenini sürdürdü.
TBMM’de görüşülen 2026 bütçesi bu tabloyu daha da ağırlaştırıyor.
2026 BÜTÇESİNDEN KİME NE DÜŞÜYOR?
2026 bütçesi, emekçiler açısından daha fazla vergi, daha düşük ücret ve daha fazla yoksulluk anlamına geliyor.
-
Maaş ve ücret artışlarını TÜİK’in tartışmalı rakamlarına göre %16 ile sınırlıyorlar.
-
Buna karşın Gelir Vergisini %65 artırıyor, KDV-ÖTV gibi dolaylı vergileri enflasyon hedefinin dahi çok üstünde yükseltiyorlar.
-
Bütçenin aslan payı yine patronlara, müteahhitlere, silahlanmaya, hazine garantilerine ayrılıyor.
-
Sermayeden alınması gereken vergilerin önemli kısmından “istisna-muafiyet” adı altında vazgeçiliyor.
-
Toplanacak her 100 TL verginin:
-
Sadece 11 TL’si şirketlerden alınan Kurumlar Vergisi,
-
26 TL’si Gelir Vergisi,
-
47 TL’si KDV ve ÖTV,
-
7 TL’si harç ve damga vergileri olarak yine halka yükleniyor.
-
Öte yandan toplanan her 100 TL verginin:
Halkın temel ihtiyaçlarına ayrılan pay ise devede kulak kalıyor:
-
Yoksullukla mücadele: 4 TL
-
Koruyucu sağlık hizmetleri: 3 TL
-
İstihdam: 2,90 TL
-
Adalet sistemi: 2,80 TL
-
Kadının güçlenmesi: 6 kuruş
-
Bağımlılıkla mücadele: 11 kuruş
Özelleştirme hedefi 185 milyar TL’ye çıkarılarak kamunun kalan son varlıklarının da satılmasının önü açılıyor.
HALK İÇİN BÜTÇE, DEMOKRATİK TÜRKİYE İÇİN BİRLEŞELİM!
2026 bütçesi bir sosyal yıkım bütçesidir.
KESK olarak bu yıkım bütçesini kabul etmiyoruz.
Emekten ve halktan yana bir bütçe için taleplerimiz şunlardır:
-
Bütçe süreçlerinin halkın denetimine açılması, bütçe hakkının geri verilmesi
-
Kamu hizmetlerine ayrılan kaynağın artırılması; özelleştirme politikalarının durdurulması
-
Toplumsal cinsiyete duyarlı bütçe hazırlanması
-
İşçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin güçlendirilmesi
-
Asgari ücretin insanca yaşamaya yetecek seviyeye yükseltilmesi
-
Grev hakkının önündeki engellerin kaldırılması; 4688 sayılı yasanın evrensel normlara uygun hale getirilmesi
-
Kamu emekçisi maaşlarının yoksulluk sınırının üzerine çıkarılması
-
Güvencesiz istihdamın son bulması, tüm emekçilere kadrolu çalışma hakkı
-
Dolaylı vergilerin düşürülmesi
-
Gelir vergisi birinci diliminin %10’a çekilmesi
-
Servet vergisinin getirilmesi
-
KÖİ ve KKM gibi hazine garantili yüklerin sonlandırılması
-
Vergi gelirlerinin barışa, adalete, istihdama, üretime ve demokrasiye yönlendirilmesi
ÇAĞRIMIZDIR
Bu ses yalnızca kamu emekçilerinin değil, bu ülkede sömürü düzenine itirazı olan herkesin sesidir.
Tüm sendikaları, emek ve demokrasi güçlerini, halktan yana bütçe talebini yükseltmeye; mitinglere, açıklamalara ve eylemlere katılmaya çağırıyoruz.