Trabzon Büyük Sanayi Sitesi Dernek Başkanı Ayhan Arpacı Karadeniz Gazetesi’nin konuğu oldu. Sanayi bölgesindeki ziksel alan yetersizliğinden ulaşım kaosuna bir çok konu hakkında önemli açıklamalarda bulunan Arpacı, “Trabzon’un geleceği dere yataklarında değil, ortak akıldadır” diyerek yerel yönetimlere çağrı yaptı. Siyasete dair çarpıcı tespitlerde de bulunan Arpacı, “Milletvekili 2 yıl çalışıyor, 172 bin TL maaşla emekli oluyor; ben 32 yıl prim ödedim, 15.500 TL alıyorum” diyerek kamu vicdanındaki adaletsizliği vurguladı.
SANAYİDE YER KALMADI DÜZENSİZLİK DİZ BOYU
Trabzon Büyük Sanayi Sitesi'nde şu an en önemli sorun nedir? En temel sorun, fziksel alanın artık ihtiyaca cevap verememesi. Esnafın bir kısmı 1000 metrekarelik alanda çalışması gerekirken, 90 metrekarelik daracık dükkânlarda üretim yapmaya çalışıyor. Bu durum iş güvenliğini, trafik akışını ve hatta sanayinin genel görünümünü tehdit ediyor. Öyle ki viraj ağızlarına kadar araçlar park ediyor, kaldırımlar işgal ediliyor. Bu alanda sürekli kaza oluşu tesadüf değil, yapısal bir sorun.
Peki bu gibi olaylarda yetkililere ulaşabiliyor musunuz? Geri dönüş alıyor musunuz? Valiliğe, belediyeye, emniyete her yere gidiyoruz. Vali bey bizzat söz verdi, “Bu hafta olmasa önümüzdeki hafta kesin geleceğim” dedi. Aylar geçti, ortada kimse yok. Emniyet müdürüne durumu anlattım. "Bize bağlı değil," dedi. Peki kime bağlı? Herkes birbirine pas atıyor.
"ULAŞIMDA KARGAŞA VAR KARARLAR KEYFÎ DEĞİŞİYOR"
Sanayiye giriş-çıkışlar da sıkıntılı sanırım. Özellikle tarihi köprüyle ilgili şikâyetiniz vardı. Evet, tarihi köprü Erzurum yönünden gelenler için kritik bir geçiş noktasıydı. Biz orayı tek yönlü trafiğe açtık, geliş yönünü kapattık. Çünkü bazı uyanık sürücüler, ters yönden girip esnafın alanını gasp ediyordu. Bu uygulama traği rahatlattı. Ama ne oldu? İki yıl sonra biri çıktı, bu köprüyü çift yönlü açtı. Şimdi acil hastaneye gitmek isteyen vatandaş, alternatif yol bulamıyor. 80-90 yıllık bir köprüden söz ediyoruz ve kararlar bu kadar kolay değişmemeli. Aynı zamanda köprüde çökme tehlikesi de var. Yetkililer bu konuda ilgisiz davranıyor. Peki başka hangi giriş çıkışlarda benzer sıkıntılar var? Güneydoğu cephesindeki ana girişimiz büyük bi dernek binası var. Oradaki trafik de daraldı. Eskiden orası genişti, şimdi iki sıra park yapılıyor. Üçüncü sırada restoran, bankalar derken araç giremiyor. Kamyon, tır gibi büyük araçlar giremiyor. Esnaf diyor ki, “Başkanım, bugün tır gelemedi, iş yapamadık, KDV kaybına uğradık.” Bunun sorumlusu kim? Yerel yönetimler, kolluk kuvvetleri.
"SANAYİ BACASIZ FABRİKA BU YOL KAPANAMAZ"
Sahil yolu projesiyle ilgili ciddi bir uyarınız olmuştu. Nedir son durum? Eski Bakan Faruk Nafız Özak döneminden bu yana o yol sanayi için hayati önemde. Günde 5 bin araç o yoldan geçiyor. Sadece bizim esnaf değil, transit geçen vatandaşlar da kullanıyor. Sayın Bakan Adil Karaismailoğlu’na projede bu yolun kapanacağını söylediğimde, sağ olsun hemen o dönem genel müdür günümüzde bakan olan Abdulkadir Uraloğlu’na talimat vermişti. Ancak bugün baktığımızda Fore kazıkları çakılmış, çimento bu tarafa dökülüyor. Bu yol kapanırsa, biz bataklığa saplanırız. Alternatif üretilmeden böyle bir karar alınamaz. Sanayinin ekonomik etkisini biraz daha açabilir misiniz? Sanayide 550 iş yeri, 350 vergi mükellefi, 1200 çalışan var. Bu da 12 bin hane demek. Yani Trabzon’un merkezinde bacasız bir fabrika çalışıyor. Bu yolu biz yıllar süren mücadeleyle, Volkan Bey döneminde CHP belediyesiyle birlikte, Lütfi Türkkan ile istişare ederek aldık. Şimdi bir kalemde silinemez.
"1990’DAKİ SEL FELAKETİNİ HATIRLAYIN, BİR DAHA OLMASIN"
Altyapıyla ilgili başka riskler de var mı? 1990 yılında yaşanan seli hatırlatmak isterim. O dönem Karadeniz Sahil Yolu yoktu ama su, terminale kadar bastı. Şimdi kod farkı 4,5 metre. Eğer bir daha öyle bir felaket yaşanırsa, bu sanayi komple sular altında kalır. Bugün bile menfezler dolu, kaldırım üstü toprak içinde. TİSKİ sağ olsun, menfezleri temizledi ama çimento fabrikasından gelen toprak sorunu çözülmedi. Bu sadece bizim değil, Trabzon’un geleceğini ilgilendiriyor.
"SANAYİ SİTESİNİ TAŞIMAK YILLARDIR GÜNDEMDE, AMA..."
Sanayi sitesinin taşınması tekrar gündeme geldi. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, zamanında Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu’na “Bu sanayi sitelerini taşıyalım” dedi. Cevap olarak taş ocaklarına taşıyalım denildi ama burada İstanbul’daki gibi taş ocakları yok. 96 dönümlük bir yer vardı, sadece bizim sanayi 100 dönüm. Toplamda 5 sanayi var. Büyük Sanayi, İpekyolu, Bağ-Kur, Fatih, Demirkırlar. Taşınma için 650 dönüm yer gerekiyor. Sanayi sitesi yapılırsa bu esnaf için çözüm olur mu? Bugün bizim sanayideki dükkanların kiraları 20- 30 bin TL. Ama TOKİ’nin yapacağı yeni dükkanlar 15-20 milyon TL arasında olacak. Bugün bile başlasa, 3-5 yıl sonra teslim edilecek. O zamanki maliyet çok daha yüksek olacak. Peki bu parayı kim ödeyecek? Pazarcı mı alacak, oto tamircisi mi alacak? Kiralayacaklar tekrar. Bu iş yerleri el değiştirecek. Sanayi esnafı değil, yatırımcılar kazanacak. Kooperatif sürecinde neden yer almadınız? Kurucu üyesiydim ama istifa ettim. Çünkü bu kooperatifin bu işi yapamayacağını gördüm. İnsanlardan para topluyorlar, ama ortada ne net proje var ne de garanti. 7 yıl geçmiş, elle tutulur bir şey yok. İsmi de yanıltıcı:
"Tüm Sanayi Sitesi Yapı Kooperatifi" diyorlar ama böyle bir şey yok. Her sanayinin derneği ve başkanı var. Bu bireysel bir oluşumdur, bizim dernekle ilgisi yok.
SİYASET SAHNESİ REKLAMLA DEĞİL, HİZMETLE OLUR
Yerel siyasette de aktif oldunuz. İl başkanlığına adaylığınız nasıl karşılandı? İl başkanlığına aday olduk, kimseye sormadık. Bazıları rahatsız oldu. Yerel yöneticiler, “Bizim haberimiz yoktu” diyor. E peki siz genel merkez misiniz? Genel merkez aday açıklamadan ben aday oldum. Sayın Bakan Adil Karaismailoğlu beni aradı, tebrik etti. Bir hafta sonra tekrar aradı, “Genel Merkez Sezgin Mumcu ile devam edecek,” dedi. Saygı çerçevesinde adaylıktan çekildim. Siyaset budur. Kavga değil, nezaket gerekir.
"SÜPER EMEKLİLİK SÜPER ADALETSİZLİKTİR"
Türkiye gündeminde milletvekili emekliliği, sosyal adaletsizlik gibi konular da tartışılıyor. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz? Ben 32 yıl sigorta ödedim, 15.500 TL emekli maaşı alıyorum. Bir milletvekili 2 yıl görev yapıyor, 172.000 TL emekli maaşı alıyor. Bu adalet mi? 16 adet implant hakkı var, ailesine sınırsız sağlık var. Ben halk adamıyım. Bugün vatandaş emeklilik ikramiyesi alamıyor ama milletvekili her türlü haktan yararlanıyor. Bu konuların da konuşulması gerek. Her şey para değil ama adalet şart.
"TRABZON İÇİN KAVGA DEĞİL, ORTAK AKIL LAZIM"
Trabzon özelinde son mesajınızı alabilir miyim? Trabzon’da iki belediye var: Büyükşehir ve Ortahisar. İki Ahmet kafa kafaya verip çalışmalı. Rozeti çıkarıp Türk bayrağını takmalı. İmamoğlu’nun üzerinden değil, Trabzon’un ihtiyaçları üzerinden konuşmalıyız. Kavga değil, iş birliği zamanı. Belediyelerin elindeki iş gücünü paylaşması gerek. Bir projede 100 işçiye ihtiyaç varsa, Ortahisar versin. Diğerinde Büyükşehir desteklesin. Kamu kaynağı dışarıya değil, içeriye gitmeli. Çünkü bu şehir hepimizin.