Karadeniz Gazetesi // Özel // Ebru TAVŞAN/
Seyyare Sungur. 1985 yılında Trabzon’da doğdu. KTÜ Peyzaj Mimarlığı bölümünden 2006 yılında mezun oldu. Kariyer yapmak için İstanbul’a gitmeyi düşündü ama babasına olan düşkünlüğü nedeniyle kararından vazgeçti. Mesleğine başlamadan babasının gel benimle çalış teklifiyle onu kırmamak için bambaşka bir yolculuğa çıkarken, adeta bugünün temellerini attı. Klasik patron kızlarının aksine babasının ortak olduğu fındık fabrikasında çaycı olarak işe başladı. 6 ay bu görevi yaptıktan sonra fındık seçme elemanı oldu. 6 ay da bu görevi sürdürdükten sonra muhasebede çalışmaya başladı. Bir anlamda genç yaşta hayatı ve insanları tanıdı…
10 yıl sonra kendine yeni bir yol çizmek istedi. Kardeşleri Sinem Sungur, Demet Gedikli ve Kübra Sungur ile el ele vererek Trabzon’da bir ilke imza attılar. Dededen, babadan fındıkçı olan dört kız kardeş, Trabzon fındığı ile dünyanın en iyi çikolatasını bu şehirden çıkaracağız dediler ve Fındık Ocağı’nı kurdular. Bir anlamda bu işi bırakmayın diyen dedelerinin vasiyetini de yerine getirdiler... İlk dönemler zorluklar yaşasalar da pes etmediler, işler istedikleri gibi gitmediğinde ümitsizliğe kapılmadılar ve 3 yılın sonunda işleri tamamen rayına oturttular.
Seyyare Sungur ve kardeşleri Trabzon’dan başlayan bu başarı hikayesini dünyaya duyurmak için gece gündüz çalışıyor. Trabzon’un emekçi kadınlarının ürettiği ürünleri Amerika ve Avrupa’da raflarda görmek ise en büyük dilekleri. Seyyare Sungur’un bir şeyi gerçekleştirmesi için kafasına koyması yeterli. Bu özelliği ve risk almayı seven yapısı nedeniyle çevresi tarafından “Seyyare delidir” diye adlandırılıyor. Her sabah işe gittiğinde dükkanının merdivenlerini kendi silerken, çalışanlarına patron gibi değil arkadaş gibi yaklaşıyor. Kısa sürede yakalanan başarının sırlarından biri de bu bence…
4 kız kardeşin hikayesinin diğer kadınlara örnek olması için Seyyare Sungur ile bir araya geldik. Biz sorduk kendisi içtenlikle cevapladı…
FABRİKADA ÇAYCI OLARAK İŞE BAŞLADIM
Mimarsınız fakat mesleğinizi yapmadan başka bir alana yöneldiniz? Nasıl oldu?
Peyzaj Mimarlığı bölümünden mezun oldum. Birbirine çok düşkün bir aileyiz. Babam kendisiyle çalışmamı istedi. Onu kırmamak için babamın ortak olduğu fındık fabrikasında çaycı olarak işe başladım. Hiçbir zaman patron kızı gibi davranmadım. İlk altı ay çaycılıktan sonra fındık seçme elemanı oldum. İkinci yıl muhasebeye terfi edebildim. Baktım on yıl geçmiş. Ben sabah 7.30’da işe gidip gece 00.00’da çıkardım. Bu süreçte TIR da taksi de kullandım. Bu 10 yılda öğrendiğim her şey yapbozları bir araya getirip şu anı oluşturduğum bir süreç.
MUTSUZ OLMAYA BAŞLADIĞIMDA YENİ BİR YOLCULUĞA ÇIKTIM
Oradaki sürecin tamamlandığını nasıl hissettiniz?
Fabrikada beni besleyecek bir şey kalmadı. Mutsuz olmaya başladım. Evlendim. Doğum yapıp geri döndüğümde çocuğumu bırakarak fedakarlık yaptığım iş bu olmamalı dedim. Diğer üç kız kardeşim de bu süreçte KPSS’ye girmeyi düşünüyorlardı. Birlikte hayal kurduk. Benim en iyi bildiğim iş fındık. Bununla ilgili bir iş yapmam gerekiyor dedim. Ve yapacaksak da Trabzon’da fındık satan yerlerden farklı olması lazımdı. Çikolata aklıma geldi. Çikolata ile fındığı ben hep Leyla ile Mecnun diye adlandırırım. Bu ikisini birleştirdim. İstanbul’a eğitim almaya gittim kız kardeşimle. Ve ardından serüvenimiz başladı.

4 KIZ KARDEŞ FINDIK OCAĞINI OLUŞTURAN DALLAR GİBİYİZ
Fındık Ocağı ismi nereden geliyor?
Biz dededen beri fındıkçılık yapıyoruz. Fındık ocağı, birkaç dalın bir araya gelmesiyle oluşan topluluğa denir. Biz de o ocaktaki 4 daldık. Burası da kendi ocağımız. Bu ocak sürekli tütecek ve başkalarına da ocak olacak dedik. Ve bu şekilde büyük bir marka olacağız diyerek dükkanı açtık ve bu yolda da ilerliyoruz. Belçika’daki el yapımı çikolataların aynısını Trabzon fındığı ile yapıyoruz. 3 yılımızı bitirdik ve e-ticaret sitemizle Türkiye’nin ve dünyanın her yerine ürünlerimizi gönderiyoruz.
İLK GÜNLERDE ÇİKOLATALARI ÇÖPE ATTIK AMA PES ETMEDİK
Ne zaman iyi yapmışım dediniz?
Ben bu sene iyi yapmışım dedim. Kaşüstü yeni oluşan bir yer. İlk etapta yaptığımız tüm çikolataları çöpe attık. Çünkü katkısız olduğu için 3 gün sonra çürüdüler. Instagram sayfası kurduk. 6 ayımız zor geçti ama pes etmedik. 1 yıl içinde insanlar bizi tanımaya başladı. Kız kardeş olmamız herkesin dikkatini çekti. Aramızda iş bölümü yaptık. Demet ve ben mutfaktayız. Ayrıca tüm dış ilişkileri ben sağlarım. Sinem mali işlerden, Kübra ise müşteri ilişkilerinden sorumludur.
YOLUMUZ KAPANINCA İŞ YERİMİN ÖNÜNDE OTURUP AĞLADIM
Çalışanlarınızla iletişiminiz nasıl?
Fabrikada yıllarca çalıştığım kadınları buraya usta olarak getirdim ve onlara eğitim verdim. Şimdi her biri pasta ve yemek şefi oldu. Kadınların hayatlarına dokunmak bana mutluluk veriyor. Her sabah dükkanımın merdivenlerini kendim silerim. Elemanlarımın sıkıntıları ile birebir ilgilenirim. Geçen yıl çok zor bir dönem geçirdik ve buradaki birçok işyeri kapandı. Dalçık yapımı nedeniyle yolumuz kapandığında bir sabah dükkanın önünde oturup ağladım. Çalışanlarım maaşımızı ödeme, önce borçları ödeyelim dediler. Bunu duymak, onlara o aidiyet duygusunu yaşatmak beni çok mutlu etti.
BABANIZIN PARASI VARSA BAŞARIR GÖZÜYLE BAKMIYORLAR
Her sektörde başarı sağlayanı eleştirenler olur. Yaşadınız mı bu tür süreçler?
İlk açılırken çevreden de duydum. 6 ay sonra kapatırlar, neden masraf ettiler ki. Babasının parası var ne olacak denildi. Kapattı kapatacaklar diye bekleyip bizi ciddiye almıyorlardı. Eğer kadınsanız ve babanızın parası varsa zaten başaracak gözüyle değil, şanslı gözüyle bakıyorlar. Babam bize güvenmeseydi asla destek olmazdı. Kurumlar yapamayacağımızı düşünerek bizden çikolata almıyordu. Kime çikolata vermişler, rezil oluruz diyorlardı. Şimdi o süreç çok değişti ve tersine döndü.
EKREM İMAMOĞLU HİKAYEMİZDEN ETKİLENDİ
Siyasette ve iş dünyasındaki Trabzonlu isimlerden destek gördünüz mü?
Ekrem İmamoğlu, Beylikdüzü Belediye Başkanı olduğu dönemde hikayemizi duymuş ve bize bir mektup yazdı. Sizi Beylikdüzü’nde ağırlamak istiyorum dedi. Kendisini ziyaret ettik. O kadar güzel karşılandık ve ağırlandık ki mahcup olduk. Ben sizin için ne yapabilirim diye sordu. Siz bizi fark ettiniz, davet ettiniz daha ne yapacaksınız dedim. Yine TEB Genel Müdürü bizi davet etti. Bunlar bizim motivemizi artıran unsurlar. Benim için siyasette insana kim değer veriyorsa, hangi partiden olduğu önemli değil. Devletine milletine değer veren herkes, benim için de iyidir. İnsanları bir fırsat olarak değil bir değer olarak görmek ve o amaçla iletişim kurmak gerektiğine inanıyorum.
1 MiLYON DOLAR KAZANSAM AYNI HAZZI YAŞAYAMAZDIM
Workshoplar yapıyorsunuz. Tonya’da yaşayan Gizem’e piyano alma fikri nasıl doğdu?
İşçilerin maaşını nasıl vereceğimizi düşündüğüm bir dönemdi. Ayrıca insanlar nasıl el yapımı, neden bu kadar pahalı diyordu. Bu düşünceleri yıkmak için Trabzon’da ilk defa workshop yaptık. Workshop öğrencilerimden öğretmen bir çift, kahvaltıya geldi. Düşüncemi anlattım. Tonya’da yaşayan Gizem’in yeteneğinden bahsettiler. Workshopa katılanlar belirli bir para ödedi ve piyano aldık. Anne kız teşekkür etmek için gelmek istediler. Daha anne ile konuşmadan yaşlar akmaya başladı gözümden. Enteresan duygular yaşadım. 1 milyon dolar kazansam, o hazzı yaşayamazdım. Bu proje benim için tek olmayacak ve devam edecek.
KENDİLERİNE GÜVENİP, EN İYİ BİLDİKLERİ İŞİ FARKLI YAPSINLAR
Girişimci olmak isteyip cesaret edemeyen kadınlara neler söylemek istersiniz?
Halk eğitimde bir toplantıya katıldım. Kadınlara hikayemi anlattım. Para bir şekilde bulunur, yapacağınız işi çok iyi bilmeniz ve farklı yapmanız gerekiyor dedim. Etrafınızda şunları duyacaksınız bir yıl oldu ne kazandın, bu iş böyle gitmeyecek, kızım daha çok zarar etmeden bu dükkanı kapat. Bunları size biri söylüyorsa onunla iletişimi kesin. Olumsuz her şeye kendinizi kapatın ve kendinize güvenerek bu işe girin. Girişimcilik şu çok iyi yapıyor, iyi de kazanıyor ben de bu işi yapıyım demek değildir. İşinizi doğru yapıyorsanız başarı sizi bulacaktır.

EN ÖNEMLİ ÜRÜNÜMÜZ FINDIĞIN FESTİVALİ YOK
İnsanlara fındık toplatmak için hasat şenliği düzenlediniz. Buradaki amacınız neydi?
Turizm dışında en önemli geçim kaynağımız fındık. Trabzon’da karayemiş, tereyağı festivali var ama bir fındık festivali yok. Ben kendimce bir festival yapmak istiyorum dedim. Fındık hasat şenliğimizle ilgili duyuru yaptık. Şenliğimiz 3 gün sürdü. Köy kahvaltısı sonunda üniversiteden bir hocamız fındığın tarihini anlattı. Sepet örme workshopu yaptık. Yöresel kıyafetlerle bahçeye indik. Akşam da bir hasat eğlencesi düzenledik. Amacım fındığı turizme katmak. Bu sene için 3 grup doldu. Tarım sadece üretmek değil. Turizme katarsanız getirisi olan bir şey.