Kadın Varsa Çözüm Var Derneği Başkanı Funda Çuvalcı: “Üretim sadece ekonomik kazanç değil, sosyalleşme ve isyan meselesi
Kadınların üretime katılması, ekonomik özgürlük kazanmaları ve toplumsal dayanışmayı güçlendirmeleri, sosyal kalkınmanın en önemli unsurlarından biri. Trabzon’un Yomra ilçesinde faaliyet gösteren Kadın Varsa Çözüm Var Derneği, tam da bu amaçla kurulmuş bir sivil toplum hareketi. 2022 yılında resmi kimliğine kavuşan dernek, aslında 2019’dan itibaren köylü kadınların el emeğini değerlendirdiği bir platform olarak varlığını sürdürüyor. Bugün, dernek üretimden sosyal sorumluluğa, kültürden eğitime kadar dört temel alanda aktif çalışmalar yürütüyor.
Ayrıca dernek kadınların ekonomik gücünü artırırken, köy okullarına destekten çocuklara yönelik sanatsal etkinliklere kadar geniş bir yelpazede faaliyet gösteriyor. Dernek Başkanı Funda Çuvalcı, bu sürecin nasıl başladığını, kadınların üretime nasıl katıldığını ve hedeflerini anlatırken, el emeği ürünlerin pazarlanmasından sosyal yardımlaşmaya kadar pek çok konuda önemli bilgiler veriyor. Çuvalcı ile gerçekleştirdiğimiz bu röportajda, kadın emeğinin nasıl değerlendirildiğini ve toplumsal dayanışmanın nasıl büyüdüğünü yakından dinliyoruz.

Derneğinizin kuruluş sürecinden bahseder misiniz?
Kadın Varsa Çözüm Var Derneği'ni 2022 yılında kurduk. Ancak öncesinde, 2019’da köylü kadınlarından oluşan bir başka derneğimiz vardı. O dönem resmi bir dernek statümüz yoktu ama çeşitli faaliyetler yürütüyorduk. Ben Yomralıyım ama Arsin’de de kadınlarla güçlü bir iletişimimiz var. Orada da örgütleniyoruz. Köyde, üreten kadınların el emeği ürünlerini satabileceği küçük bir pazarımız var.
Bu pazarın işleyişi nasıl? Kadınlar burada nasıl bir sistemle çalışıyor?
Pazarımız, Yomra Belediyesi’nin desteğiyle hayata geçti. Belediye Başkanımız Mustafa Bıyık, caminin altındaki dükkanları ücretsiz olarak kullanımımıza sundu. Burada 20-25 kadın faaliyet gösteriyor. İlk etapta günlere bölünerek çalışmaya başladık, ancak zamanla daha esnek bir yapıya geçtik. Çünkü biri gelirken diğeri gelemeyebiliyordu. Bu yüzden masalar sürekli açık olsun, herkes kendi üretimini sergileyebilsin diye bir sistem oturttuk.
Kadınlarımızın yetenekleri oldukça çeşitli. Kimi iğne oyası yapıyor, kimi örgü örüyor, çanta üretiyor. Gıda üretimi yapanlar da var; su böreği, sarma, mantı gibi geleneksel tatlar hazırlıyorlar. Bunun yanında sirke, elma kurusu, reçel yapanlar ve hatta bal üreticilerimiz bile var. Mesela Fatma ablamız Uzungöl’den, peteklerini kendi köyünde kuruyor. Saliha adlı bir arkadaşımız ise Yomra’nın yaylalarında arıcılık yapıyor. Üstelik bu üreticilerin hepsi sertifikalı.

Buraya katılan kadınlardan hayallerini gerçekleştirenler oldu mu?
Evet, en güzel örneklerden biri Feryan arkadaşımız. Bana geldiğinde, "Abla, ben nohutlu pilav yapmayı çok seviyorum, küçüklüğümden beri pilav hayranıyım. Bu hayalimi gerçekleştirmek istiyorum" dedi. Üç yıl önce Trabzon’da nohut pilav satışı yaygın değildi. O, Yomralı ama Araklı’da yaşıyor. Buradaki deneyiminden sonra Araklı’nın Perşembe pazarında el arabasıyla satış yapmaya başladı. İşini geliştirdi, ardından Trabzonspor’un maç akşamlarında stat çevresinde iki el arabasıyla 20-30 kilo pilav satmaya başladı. Şimdi onu bekleyen müşterileri var.
Buradaki kadınlarımızdan bazıları da Gazioğlu’na mantı veriyor. İki farklı numune sundular, beğenildi. Şimdi haftada 12-13 kilo mantı üretiyorlar. Yazlık villa sahipleri de buradan sipariş veriyor. Ramazan yaklaşıyor; üç yufkacımız var, onları fazla yoğunlaşmamaları için günlere böldük. Hem burada canlı satış yapıyorlar hem de siparişleri yetiştiriyorlar.
Derneğinize katılma şartları nelerdir?
Derneğimizin belli bir tüzüğü var ve bu tüzüğe göre aidat sistemi oluşturduk. Aidatı aylık değil, yıllık olarak belirledik ve şu an için 200 lira topluyoruz. Pazar alanımızı Yomra Belediyesi ücretsiz tahsis etti, dolayısıyla kira ödemiyoruz. Ancak çay, kahve, temizlik malzemeleri gibi ihtiyaçlarımızı kendimiz karşılıyoruz. Bunun için de pazarda masası olan üyelerimizden 100 lira masa ücreti alıyoruz. Bu fon, ortak giderler için kullanılıyor.
Dernek olarak sosyal sorumluluk projeleri de yürütüyorsunuz. Bunlardan bahseder misiniz?
Evet, topladığımız aidatın bir kısmını da sosyal projelerimiz için kullanıyoruz. En önemli projelerimizden biri "Mutlu Köy Çocukları". Köy okullarını ziyaret ederek öğrenciler için çeşitli destekler sağlıyoruz. Yerli Malı Haftası’nda ve 23 Nisan’da her çocuğa, durumuna bakılmaksızın, küçük bir hediye paketi hazırlıyoruz.

Derneği kurarken ulaşmak istediğiniz noktaya geldiniz mi, yoksa daha büyük hedefleriniz var mı?
Derneğimizin ambleminde dört yapraklı yonca bulunuyor. Bu yapraklar, üretim, sosyal sorumluluk, kültür-turizm ve eğitim olmak üzere dört temel faaliyet alanımızı simgeliyor. Bu alanlarda aktif olarak çalışıyoruz ve hedeflerimize adım adım ilerliyoruz.
Üretim alanında, meşhur Yomra elmasını yeniden canlandırmak için büyük bir çaba gösterdik. Eski ağaçların verimi azaldığı için 5 binin üzerinde yeni fidan diktik. Bu yıl yapılan lansmanda, misafirlere Yomra elmasından reçeller ikram edildi ve bu reçelleri biz ürettik. Bunun dışında, Tarım İlçe Müdürlüğü ve sağlık ocaklarıyla iş birliği yaparak kadınlarımıza budama, tarım ve sağlık eğitimleri veriyoruz.
Geçtiğimiz yıl, ilk kez Uçurtma Şenliği düzenledik. Dernek olarak 300 uçurtma temin ettik, palyaçolar getirttik, pamuk şeker dağıttık. Şenliği, ilçemizdeki Ligar Balık adlı alanda gerçekleştirdik. Nasıl bir katılım olacağını tahmin edememiştik ama beklentimizin çok üzerinde ilgi gördü. Şimdi bunu geleneksel hale getirmeyi hedefliyoruz. İnşallah bu yıl ikincisini düzenleyeceğiz.
Dernek olarak kadınların yanı sıra çocuklara yönelik projeleriniz de var mı?
Evet, biz her ne kadar kadın derneği olsak da çocukları da unutmuyoruz. Belediye başkanımızın desteğiyle her hafta sonu tiyatro etkinlikleri düzenleniyor. Ancak çocuklar adına yeterince sosyal etkinlik olmadığını düşündüğümüz için, kendi bünyemizde bir çocuk kulübü oluşturduk. Bu kulüple, özellikle ara tatillerde çocukların hem öğrenmesini hem de eğlenmesini sağlayacak etkinlikler düzenliyoruz.
İlk etkinliğimiz "Toprakla Buluşma" oldu. Çocukların doğayla iç içe olmalarını sağlamak amacıyla bir fidanlıkla iş birliği yaptık. Orada çadır kurduk, kestane pişirdik, meyve ve çiçek fidanlarını tanıttık. Çocuklarla birlikte tohum topları yapıp doğaya fırlattık, böylece çevre bilincini de kazandırmaya çalıştık. İkinci etkinliğimiz "Okuma Günü" oldu. İlçemizde bulunan Taka Kütüphanesine gittik. Çocukların kendi kitaplarını seçmelerine olanak tanıyarak okumayı teşvik ettik. Bu etkinliği Yerli Malı Haftası ile birleştirerek daha kapsamlı hale getirdik.
Bu derneği kurmaya sizi iten neydi?
Bu tamamen karakter meselesi. Çocukluğumdan beri sosyal etkinliklerin içinde oldum. Ortaokul ve lise yıllarında yıl sonu geceleri, okul organizasyonları gibi birçok etkinliğin başında yer aldım. Memur çocuğu olduğum için farklı şehirlerde okudum, dolayısıyla geniş bir sosyal çevrem oldu ve hâlâ bu insanlarla görüşüyorum. Dernekleşme fikri, daha büyük projeler yapabilmemiz için doğdu. Eğer bir şey organize edecekseniz, resmi izinler gerekiyor. Kaymakamlıktan onay alabilmek için kişisel olarak değil, dernek olarak başvurmak daha kolay ve güvenilir oluyor.
Ramazan yaklaşıyor, şimdiden ihtiyaç sahipleri için bir kumanya listesi oluşturduk. 20-25 aileye yardım ulaştırmayı planlıyoruz. Bunun gibi sosyal dayanışma faaliyetleri, derneğin sadece üretimle değil, toplumsal yardımlaşmayla da ilgili olduğunun bir göstergesi. Ben insanlarla iç içe olmayı seviyorum, bu yüzden buradayım.
Satışlar nasıl? İnsanlar el emeği ürünlere ilgi gösteriyor mu?
Satışlar her zaman öngörülebilir olmuyor. Bazen hiç satış olmazken, bazen bir anda büyük ilgi görebiliyoruz. Geçenlerde biri gelip bir şal aldı. Ama ne yazık ki bazı insanlar, el emeği ürünleri bedava almak istiyor. Oysa bu ürünlerin büyük bir emeği var. Bir kadın, ördüğü yumağı 200 liraya alıyor, bu ürünü tamamlaması iki üç gününü alıyor. Elbette üzerine bir kazanç eklemek zorunda. Ama fiyat söylediğinde, "Bu çok pahalı" gibi tepkiler alabiliyor. Gerçekten bu işin içine giren biri, o emeğin değerini anlar. Çünkü bu sadece bir mal satışı değil, zaman ve emek gerektiren bir süreç. Biz de insanlara bunu anlatmaya çalışıyoruz: Bir ürünü satın alırken, onu üreten kişinin emeğini de göz önünde bulundurmalılar.
Söyleşi: Bahar Akbuğa