Öksüz: “Dil ve konuşma bozukluklarına zamanında müdahale edilmeli”
Yayın Tarihi: 30.09.2024 - 14:46
Ortahisar Belediyesi İnsan Kaynakları Müdürlüğü tarafından ‘Dil ve Konuşma Gelişiminde Farkındalık’ konferansı düzenlendi.
Kaynak:HABER MERKEZİ
Ortahisar Belediyesi personeline yönelik eğitim konferanslarını sürdürüyor. Bu kapsamda Ortahisar Belediyesi Çok Amaçlı Salonu’nda İnsan Kaynakları Müdürlüğü tarafından ‘Dil ve Konuşma Gelişiminde Farkındalık’ konferansı düzenlendi. Dil ve konuşma terapisti Aybike Öksüz tarafından verilen konferansta dil ve konuşma becerilerinde yaşanan gelişmeler, konuşma ve ifade bozuklukları bilimsel veriler üzerinden anlatıldı.
“NORMAL OLMAYANI BULMAMIZ İÇİN; NORMAL OLANI BİLMEMİZ LAZIM”
Dil ve konuşma bozukluğu yaşayan çocukların erken yaşlarda aileler tarafından tespit edilmesinin çok önemli olduğunu ifade eden Aybike Öksüz, “Dil ve konuşma gelişiminin geri olması konuşma seslerinin eksik olması yönünde çocuklara dayalı bir süreç işleyeceğiz. Dil ve konuşma bozukluğu yaşayan çocuklarımızın tespiti çok önemli. İlk olarak biz normal olmayanı bulabilmemiz için normal gelişim düzeyini bilmemiz lazım. 0-6 aylık bebeklerde ihtiyaçlarını anlatmak için farklı ağlamalar gerçekleştiriyor. Anne çocuğun karnı acıktığında farklı ağladığını, bezinin değişmesini gerektiğinde farklı ağladığını veya uykusu geldiğinde farklı ağladığını bilir. Bu bizim çocukla iletişimimizin temellerini oluşturmaktadır. 7-12 aylık süreçte ise bazı sesleri bebekler taklit edebilir. İlk sözcükleri üretmeye başlar” dedi.
“BİR ŞEYİ ALGILAMAZSAK ÜRETMEMİZ MÜMKÜN DEĞİL”
Dili, alıcı dil becerileri ve ifadeci dil becerileri olmak üzere iki bileşende incelediklerine vurgu yapan Öksüz, “Biz dili iki bileşende inceliyoruz. Alıcı dil becerileri ve ifadeci dil becerileri… Algıladığımız dil her zaman ifade ettiğimiz dilden bir tık daha üste olur. Çünkü bir şeyi algılamazsak üretmemiz ne yazık ki mümkün değil. 3-4 yaşında ise anlaşılırlığı yüzde 80’i bulmaktadır. Sizinle birlikte sözel olarak iletişim kurmaya başlar. 4-5 yaşta ise sizin anlattığınız hikâyeleri dinler. Konuşması anlaşılırdır, sorularınıza cevap verir, kavramları anlamaya başlar” ifadelerini kullandı.
ÖKSÜZ, GECİKMİŞ KONUŞMAYI TANIMLADI
Birinci sınıfa başlayan çocuğun sesleri eksiksiz olarak çıkarabilmesi gerektiğinin altını çizen Öksüz, “Biz ne zaman gecikmiş konuşma diyebiliriz? Bununla ilgili yapılan araştırmalar diyor ki, 24 ayı geçmiş bir çocuğun 50’den az sözcüğü varsa ve ‘anne ye, baba iç’ gibi iki sözcüklü ifadeler kullanamıyorsa bizim için risk faktörüdür. Değerlendirilmesi ve buna yönelik olarak terapi ve tedavi edilmesi gerekir. Birinci sınıfa başlayan bir çocuğun hâlâ daha eksik sesi olması, okul sürecinde bunları tamamlayabileceğinin düşünülmesi gelişim aşaması olarak uygun değil. Çocuk sesleri okumakta, yazmakta, ifade etmekte ve ayırmakta da güçlük çekmektedir” dedi.
“BİZİM EN BÜYÜK DEĞERLENDİRİCİLERİMİZ ANNE VE BABALARIMIZ”
Konuşma ve fonolojik bozukluklarının yaş sınırının olmadığını dile getiren Aybike Öksüz, “Konuşma ve fonolojik bozukluk nedir? Seslerin doğru bir şekilde ifade edilmesindeki zorlukları ifade eder. Bireylerin konuşma seslerini ifade etmelerinde güçlükler görürüz. Bunun yaş sınırlaması yok. ‘Rı’ sesi en çok ifade edilmekte zorlanılan ses. Biz 5 ya da 7 yaşa geldiğimizde çocuklardan ‘Rı’ sesini üretmeyi bekliyoruz. Çocukların okula başlamadan önce tüm sesleri edinmesi ve üretebilmesi gerekiyor. Aileler çocukların erken gelişimlerine dair bilgileri iyi edinebilirse, bu doğru zamanda doğru yönlendirmeyi sağlayacaktır. Dil ve konuşma bozukluklarına zamanında müdahale edilmeli. Bizim en büyük değerlendiricilerimiz anne ve babalarımız. Onların değerlendirmeleri, bir eğitimcinin değerlendirmesine yakın bir süreçte işliyor. Onun için velilerin sürece aktif olarak katılması ve doğru bilgi edinmesi bizim için çok önemli. Çocuklarla etkili bir iletişim kurmak için onlarla göz hizasında konuşmalıyız. Çocuklar oyun oynayarak, taklit ederek öğrenir, onların oyunlarına katılmalıyız” şeklinde konuştu.