A+ A-
Yorum
10

Sağlıkla kumar oynanmaz!

Yayın Tarihi: 08.03.2025 - 12:43
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Hasan Akyüz’den kadın sağlığı konusunda Karadeniz’e özel açıklamalar
Kaynak:KARADENİZ ÖZEL HABER

Trabzon Kanuni Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Hasan Akyüz, Kadın sağlığında artan riskler, erken teşhisin önemi ve toplumsal bilinç eksikliği üzerine çarpıcı açıklamalarda bulundu. Polikistik Over Sendromu, Çikolata Kisti, Menopoz, Doğum Öncesi Genetik Testler ve Yeni Doğan Topuk Kanı Testi gibi kritik konulara değinen Akyüz, kadınların sağlığı konusunda ihmalkâr olmaması gerektiğini vurguladı.

Whats-App-Image-2025-03-06-at-11-15-19

*Yenidoğan bebeklerden alınan Topuk Kanı son dönemlerde tartışılır oldu. Siz bu konu hakkında neler söylemek istersiniz?

Topuk kanı testi, yeni doğan bebeklerin sağlığı için hayati bir öneme sahip. Ancak bazı kesimlerin bilim dışı, tıp dışı eleştirileri nedeniyle bu konuda gereksiz bir tartışma yaşanıyor. Topuk kanının bilimsel olarak çocuğun sağlığı açısından ne kadar önemli olduğunun farkında değiller. Bu test, yeni doğanın yaşayabileceği rahatsızlıkların erken teşhis edilmesini sağlar. Özellikle fenilketonüri gibi hastalıkların zamanında tespit edilmesi, tedavi süreçlerinin başarıya ulaşması için kritik önemdedir.

Eğer bu test yapılmazsa, bazı hastalıklar ancak belirti gösterdikten sonra fark edilir ve bu durumda çocuk ciddi şekilde zaman kaybetmiş, hatta tedavi şansını yitirmiş olabilir. Bazı aileler, topuk kanı testiyle ilgili asılsız komplo teorilerine inanıyor. Sanki çocuklar üzerinden bir araştırma yapıldığını düşünüyorlar ve bu yüzden ısrarla testin yapılmasını istemiyorlar. Oysa bu test insani bir zorunluluktur. Çocuklarını bile bile büyük bir riske atıyorlar. Açıkça söylemek gerekirse, bu durumun vebali çok büyük.

 

*Kadın sağlığında erken tanı için düzenli jinekolojik muayene şart mı?

Uzman doktor kontrolleri ve rutin testler, yaşam kalitesini artıran temel unsurlardır. Düzenli muayene, aslında her branş için gereklidir ancak kadın sağlığı açısından koruyucu hekimlik çok daha büyük bir öneme sahiptir. Hastalıklar oluşmadan önce belirtilerini tespit etmek, kişiyi bilinçlendirmek ve önlem almak hayati önem taşır. Kadın hastalıkları alanında yalnızca kadın doğum uzmanlarının yapabileceği özel testler ve değerlendirmeler vardır. Doktorun fiziksel olarak incelemesi gereken durumlar olabilir, bu nedenle kadınların belli periyotlarla bir kadın doğum uzmanına muayene olması gerekir. Örneğin, Pap smear testi (simir testi) için genel kural 21 yaşından sonra yapılmasıdır. Ancak cinsel aktif hale gelen kadınlar için bu yaş sınırının öncesinde de önerilebilir. Eğer testte herhangi bir sorun tespit edilmezse, 3 yılda bir düzenli olarak tekrar edilmesi gerekir. Bu tür kontroller, erken tanı koyarak hastalıkların ilerlemesini engellemek açısından büyük önem taşır.

*Kadın sağlığında sessiz tehdit olarak görülen Endometriozis nedir? Neden oluşur?

Endometriozis, rahim içinde her ay yenilenen ve adet döneminde dökülen endometrium tabakasının, rahim dışında bir bölgeye yerleşmesi ve burada yaşamını sürdürmesi durumudur. Normalde, adet döneminde bu tabaka rahim içinde dökülür ve tekrar oluşur. Ancak bazı kadınlarda, çeşitli nedenlerle bu doku karın içinde farklı bölgelere yerleşebilir. Overlerin (yumurtalıkların) üzerine, bağırsaklara ya da başka bir organa tutunabilir ve burada büyümeye devam edebilir.

Bu durum, adet dönemlerinde rahim içinde yaşanan fizyolojik sürecin, rahim dışındaki bölgelerde de gerçekleşmesine yol açar. Endometrium dokusunun farklı bir bölgede varlığını sürdürmesi, şiddetli ağrılara, adet düzensizliklerine ve hatta kısırlığa neden olabilir. Endometriozisin birinci seviyede daha hafif belirtiler görülür ve ağrı kesicilerle kontrol altına alınabilir. İkinci ve üçüncü seviyeler tedavide doğum kontrol hapları ve ağrı kesiciler kullanılabilir. Bu hastalık bazen uzun süre belirti vermediği için "sessiz tehdit" olarak adlandırılır. Ancak erken teşhisle, hastalığın ilerlemesini durdurmak ve yaşam kalitesini artırmak mümkündür.

Tehlikeli kadın hastalıkları nelerdir?

*Son yıllarda kadınlarda menopoz yaşının düştüğüne dair bir algı oluştu. Bu gerçekten doğru mu? Eğer menopoz yaşı düştüyse belirtileri nelerdir ve kadınlar bu süreçte nelere dikkat etmelidir? Ayrıca menopoz, bir kadının üreme dönemini kısaltır mı?

Menopoz yaşının düştüğü algısı aslında doğru değil. Menopoz yaşı değişmedi, ancak menopoz sonrası yaşam süresi uzadı. Dünya genelinde menopoz yaşı 45-55 yaş arasıdır ve Türkiye’de ortalama 48 yaş olarak kabul edilir. Bu yaş ortalaması yıllardır pek değişmedi. Ancak geçmişte bir kadın 45 yaşında menopoza girerken, ortalama ömrü 60 yıl civarındaydı ve menopozda yaklaşık 15 yıl geçiriyordu. Günümüzde ise yaşam süresi uzadığı için kadınlar 20-25 yıl menopozda kalabiliyor. Ancak 45 yaşın altındaki menopoz vakaları "erken menopoz" olarak kabul edilir ve bu durum normal değildir. Hatta 30’lu ve 40’lı yaşlarda menopoza giren vakalar da görülebilir. Bu noktada en önemli faktörlerden biri genetiktir. Ayrıca endokrin hastalıklar, kanser tedavileri gibi bazı sağlık sorunları da erken menopoza yol açabilir. Örneğin, bazı kanser tedavilerinde yumurtalıkların östrojen salgılaması durdurularak menopoz süreci tetiklenebilir. Menopoz sürecinde kadınların dikkat etmesi gereken noktalar vardır. Kemik yoğunluğunu takip ettirmeleri gerekir, çünkü menopoz sonrası kemik erimesi riski artar. Kalp ve damar sistemlerini düzenli olarak kontrol ettirmeleri önemlidir. Belli aralıklarla mamografi çektirmeleri gerekir. Sağlıklı bir diyet ve düzenli egzersiz ile menopoz sürecini daha rahat geçirebilirler. Menopoz, kadınların doğal bir biyolojik sürecidir. Üreme dönemi sona erse de, doğru sağlık kontrolleri ve bilinçli bir yaşam tarzı ile bu süreci sağlıklı bir şekilde geçirmek mümkündür.

Kadın Hastalıkları ve Doğum | Özel Bilgi Hastanesi Bilgi Sağlıktır

*Günümüzde genç nesil, Polikistik Over Sendromu (PCOS) ile sıkça karşı karşıya kalıyor. Bu sendrom adet düzensizliklerine yol açıyor. PCOS hakkında ne söylemek istersiniz?

Polikistik Over Sendromu, isminden de anlaşılacağı gibi bir sendromdur ve sadece yumurtalıklarla sınırlı bir sorun değildir. Farklı bileşenleri olan kompleks bir durumdur. Son yıllarda daha fazla teşhis edilmesi, bu sendromun daha sık görülmesinden ziyade, teşhis yöntemlerinin gelişmesi ve farkındalığın artmasıyla da ilgilidir. Bu sendromun en önemli nedenlerinden biri genetik yatkınlıktır. Ailede PCOS öyküsü varsa, sonraki nesillerde de görülme riski artar.PCOS’un temel mekanizması, yumurtalıkların ürettiği yumurtaların düzenli olarak atılamaması ve yumurtalıklarda küçük kistler şeklinde birikmesidir. Bu da hormonal dengenin bozulmasına yol açar. Son yıllarda beslenme alışkanlıklarının değişmesi ve hareketsiz yaşam tarzı, bu sendromun etkilerini artıran faktörler arasında yer alıyor. Özellikle insülin direnci olan bireylerde PCOS daha sık görülmektedir. Bu nedenle, şeker tüketiminin sınırlandırılması, insülin seviyelerinin dengelenmesi, düzenli egzersiz ve sağlıklı beslenme büyük önem taşır.

PCOS’un tamamen iyileşmesi mümkün değildir. Ancak belirtileri kontrol altına almak ve hafifletmek mümkündür. Düzenli diyet, fiziksel aktivite ve kilo kontrolü, bu sendromun etkilerini azaltmada en önemli faktörlerdir. PCOS’un belirtileri arasında adet düzensizliği, aşırı tüylenme, ciltte yağlanma, kilo alımı ve ilerleyen dönemlerde kısırlık riski bulunmaktadır. Özellikle çocuk sahibi olmak isteyen kadınlar için PCOS ciddi bir engel olabilir ve bu nedenle erken teşhis ve kontrol altında tutulması önemlidir.

*Doğum öncesi genetik tanı testi (prenatal tanı testi) nedir? Hangi amaçla yapılır ve ne zaman uygulanmalıdır?

Doğum öncesi genetik tanı testleri, bebeğin sağlığını değerlendirmek için yapılan özel tarama testleridir. İkili, üçlü ve dörtlü testler olarak adlandırılan bu testler, gebeliğin belirli haftalarında uygulanır ve bebekte olası genetik hastalıkların tespit edilmesini sağlar. Bu testlerin zamanlaması da vardır. İkili test: 11-14. gebelik haftalarında yapılır. Üçlü test: 16-18. gebelik haftalarında yapılır.Bu testlerde, anne kanındaki belirli parametreler ve ultrason sonuçları birleştirilerek bir risk haritası oluşturulur. Aynı zamanda, anne kanındaki bebeğe ait DNA’lar analiz edilerek genetik hastalık riski değerlendirilir. Prenatal testler, özellikle de Down Sendromu (Trizomi 21) ve Trizomi 18 ve diğer kromozomal anomaliler gibi hastalıkların erken teşhisi için önemlidir.

Bu testlerin doğruluk oranı oldukça yüksektir ve %100’e yakın bir prediktif (öngörücü) değere sahiptir. Test sonuçları, doğumdan sonra uygulanacak tıbbi müdahalelerin önceden planlanmasını ve ailelerin bilgilendirilmesini sağlar. Prenatal tanı testleri, genetik hastalık taşıyan aileler veya risk grubundaki anne adayları için özellikle önemlidir. Ancak, her anne adayı için gebelik sürecinde belirli haftalarda uygulanması önerilir.

 

*Çikolata kisti (Endometrioma) neden oluşur? Endişe edilmesi gereken bir durum mudur? Ayrıca, polipler neden kadınlarda daha sık görülmeye başladı?

Çikolata kisti, yani Endometrioma, Endometriozis hastalığının yumurtalıklarda görülen bir türüdür. Bu durumda, yumurtalık içinde kan birikerek kist oluşumu gerçekleşir. Bu kistler genellikle büyük boyutlara ulaştığında ağrıya neden olur ve en büyük sorunlardan biri, kadında kısırlık (infertilite) riskini artırmasıdır.Çikolata kistleri tedaviye çok iyi yanıt vermez. Diğer yumurtalık kistlerine kıyasla, ilaç tedavisiyle küçültülmesi zordur. Ancak kötü huylu olmamakla birlikte, bazı vakalarda cerrahi müdahale gerekebilir. Gebelik planlayan kadınlar için çikolata kistleri ciddi bir sorun teşkil edebilir, çünkü hamile kalma ihtimalini düşürebilir.

 

*Polipler neden sık görülmeye başladı?

Polipler, rahim iç tabakasında (endometriumda) östrojen hormonunun etkisiyle oluşan anormal doku büyümeleridir. Normalde bu bölgede olmaması gereken dokular, hormonal değişimler nedeniyle büyüyerek polip haline gelir. Son yıllarda kadınlarda poliplerin daha sık görülme nedeni, Hormonal dengesizlikler olabilir, Östrojen seviyelerindeki değişimler, Beslenme alışkanlıkları ve çevresel faktörler olabilir.Poliplerin çoğu tehlikeli değildir, ancak rahim içinde büyüyerek adet düzensizliklerine, aşırı kanamalara ve nadiren de olsa kansere dönüşme riskine neden olabilir. Bu nedenle, teşhis edildiğinde histeroskopi veya küretaj yöntemiyle alınarak incelenmesi önerilir. Polip tedavisi mümkündür ve genellikle basit cerrahi müdahalelerle çözülebilir.

*Hamilelik döneminde eşler kadınlara yeterince destek oluyor mu? Bölgede gebe okulu var mı? 

Karadeniz kadını gerçekten çok cefakâr ve çalışkan bir yapıya sahiptir. Hamile kaldıklarında bile bu çalışkanlıklarından vazgeçmezler. Sorumluluklarını başkalarına devretmez, aynı tempoda devam ederler. Bu noktada eşleri suçlamak doğru olmaz, çünkü eşler de destek olmaya çalışıyor. Ancak Karadeniz kadını alıştığı ritmi bırakmadığı için, hamilelik sürecinde de aynı tempoda devam ediyor.

Bölgedeki hastanelerde gebe okulları mevcut. Kadın doğum bölümleri, anne adaylarını bu okullara yönlendirerek bilinçli bir hamilelik süreci geçirmelerine destek oluyor. Özellikle Numune Hastanesi’nin kadın doğum bölümü bu alanda çok iyi organize olmuş bir şekilde çalışıyor. Hem anne adayları için rehberlik sağlıyor hem de sağlık hizmetlerinde önemli bir rol üstleniyor. Bölgemiz için çok önemli bir hizmet sunuyorlar ve bu çalışmalardan gurur duyuyorum.

RÖPORTAJ: MELİSA AYTİN