Yaza yaza, “bıkkınlık getirdik”mi desem! Ya da; “Söyleye söyleye ağzımızda tüy bitti”mi! Kaç zamandır, “Böyle hareket ederseniz, asli görevinizi yerine getirme yerine, borsadaki brokerler gibi sadece fiyatla, para pul ile iştigalde bulunup, basında çıkmak için demeç vermekten başka bir şey yapmaz iseniz, yakında hakkında konuşacağınız fındık bile bulamayacaksınız” babından kim bilir kaç yazı yazdık? Uzatılan mikrofonlara, ya da ayak üstü yöneltilen suallere cevap verirken aynı ifadeleri nakarat gibi tekrarladık durduk.

Ama işe yaradığını görmeye başladık. Belki biraz, “Birine 40 gün deli derseniz, deli olur” misali ama, olsun. Ziraat Odaları cenahında da yanlış yapıldığı, anlaşılmaya, görülmeye başlandı! Giresun Ziraat Odası İl Koordinasyon Kurulu Başkanı Erim Yaman’ın; “Külleme hastalığına çare bulunmazsa 2 yıl sonra belki de fiyat konuşacak bir fındık bulamayacağız” açıklamasını bu manada milat sayıyorum. Gerçeği tüm çıplaklığı ile ifade ettiği için de, kendisine teşekkür ediyor ve Trabzon’da son yapılan Fındıkta Külleme Çalıştayı’nın hazırlanan raporunun Ankara’ya taşınması aşamasında da TZOB nezdinde kendisinden destek beklendiğini de hatırlatıyorum.

DEVLET BAHÇELİ; "BİTİRELİM" DEDİĞİ!

MHP’nin lideri Devlet Bahçeli’nin önceki günkü açıklamalarını; “Gelin bu işi bitirelim” başlığı ile manşetine taşıyan gazeteyi okuyunca; mevcut hareket tarzı ile “bitecek iş”i ne sandım bilir misiniz? MHP’nin, Türk siyasi hayatından bitirilmesi! Yanılmışım! Meğerse iş “idam konusunun bitirilmesi” imiş!

İDAMDAN ÖNCE ADALET...

O ki idamdan söz ettik, oradan devam edelim. Kuvvetler ayrılığı prensibinin, “yasama-yargıyürütme” ile birbirinden bağımsız üçlü sac ayağı olma yerine, birbiriyle bağlantılı üçgen haline dönüştüğü bir ülkede, hangi adaletle “gerçek suçlu bu” diyerek böyle bir hükmü verecek ve hakkaniyetle uygulayabileceksiniz? Geçen gün radyonun birinde, bir zamanlar idama karşıtlığı ile bildiğimiz, şimdi ise tam tersine, 180 derece çark ederek idam tamtamları çalan ve de kendini anlı şanlı yazar sayıp, “darbeciler ve teröristler idam edilmeli” diyen birisine öyle bir soru yöneltildi ki; “eeeee, bebeee, veeeee” şeklinde
geveleyerek ne diyeceğini şaşırdı! Soru şöyleydi: “İdam kararı bir zamanlar adeta en büyük suç canavarı ilan ettiğiniz, sonrasında da kumpas olduğunu söylediğiniz, Ergenekon, Balyoz davaları döneminde çıkmış ve yerine getirilmiş olsaydı, bugün ne söyleyecektiniz?” Onun için, idam kararı ile suçtan caydırıcılık hedeflenmiş ise önce adaletin terazisinin dengesini bozmayacaksınız, sağlayacaksınız. Çünkü, bozuk terazi ile doğru iş yapıldığı, adaletin tecelli ettirildiğine rastlanılmamıştır!

NE OLDU BİZİM ARSİN OSB KREŞİ!

He yaaa; sahi “Ne oldu bizim peşine düştüğümüz şu Arsin OSB’deki çocuk kreşi” işi? Ne OSB’den bir açıklama var ne de Bakan Süleyman Soylu’ya “Ben bu inşaatı yaparım” sözü veren işadamından! Anlaşılan o ki, kamu adına verilen sözlerin peşine düşen bana kalacak kreşi yaptırma işi!

SÖZÜN KISASI Görmüyoruz sanmayan iç yüzünü işlerin! O doğru duruşların, o eğri gidişlerin! Ne yolda olduğunu o yaldızlı fişlerin! Biliriz yenileni kuzu mudur, tavşan mı? Sizinki tatlı can da bizimki patlıcan mı?

ÖVÜNÜLECEK İSENİZ...

Göz ile değil, akıl ve ahlâk ile görebiliyorsanız, işte o zaman insanlığınızla övünebilirsiniz.