SON DAKİKA



Haber > Köşe Yazıları > Gel de yazma bakayım!

Gel de yazma bakayım!

13 Aralık 2018 Perşembe - 09:12








Şu işimize gelmediği için “dünü unutmak”, geldiği için ise “Bir asır öncesini hatırlamak” ben diyeyim “riyakârlığı”, siz söyleyin “hastalığı” yok mu?

İster ister istemez, “dünden bugüne, eskilerden yeniye” diyerek “Gel de yazma” bakayım!

*

AL BENDEN ESKİ TÜRKİYE…

Bugüne hak etmediği payeyi vermek için bizim gibi yaşı yarım asrı aşmış olanlara da güya “kötü günler” imiş gibi anlatılması için yapılan “Emekliler eski Türkiye’yi anlatsın” çağrısına ben hemen katılıyorum.


Ve de tek cümle ile; “Eskinin yokluğu, bugünün varlığından bin kat daha yeğdir” diyorum!

Yarattıklarından iki ayaklılara “İnsan” diyerek, “kul” sayan Cenab-ı Allah ile, O’nun; “Ben güzel ahlâkı tamamlamak üzere gönderildim” diyen Peygamberinin emirlerinden baktığımızda “bugünkü tablonun eskiye rahmet okuttuğunu” da üzerine basa basa tekrarlıyorum!

Ve de tek bir şey söylüyorum:

“Eski Türkiye’de bu kadar riyakârlık yoktu.”

Ya da, 40 yıl önce emekli olmuş vatandaş Temel’in dediği gibi:


“Benim babam 10 çocuğa bakardı. Ben 3 çocuğa bakamıyorum!”

*

FINDIK HERBOLOGLARI!

UFK Başkanı da olan fındık sanayici ve ihracatçısı Sebahattin Arslantürk, araştırmacı gazeteciliğin öncülerinden rahmetli Uğur Mumcu’nun, “Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanlar” sözüne örnek teşkil edenlerin çokluğunu hatırlattıktan sonra, söz konusu fındık olunca konuşmaktan başka bir şey yapmayanlar için şu öneride bulundu:

“Bu gibiler için üniversitelerde HERBOKOLOJİ Anabilim Dalı kurulmalı. Bunlara da HERBOLOG diploması verilmelidir.”


*

KAZ KAZANAN, TAVUK VERMELİ!

Genel olarak; “İnsanoğlu çıkarlarına düşkündür. Büyük çıkar beklenen yer için küçük fedakârlıklar yapılmalı, kimi sıkıntılara girilmeli ve bundan kaçınmamalıdır” mealinde kullanılır; “Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez” sözü!

Ama bana göre, öyle değildir! Ya da öyle kullanılmamalı.

Ya nasıl kullanılmalı? Ya da “Ne demek olmalı?”


Aynı kümesin hayvanları olan kaz ile tavuk arasındaki cüsse kıyaslaması 1’e 3 gibidir. Daha net ifadesi tavuk, kazın üçte biri kadardır.

İşte bu gerçekten hareketle, yaptığı iş ile kaz kazananlar, kazançlarının en az üçte birini (tavuk kadar) ihtiyaç sahiplerine vermelidirler!

Aslında vermek zorundadırlar! Çünkü, İslâm’ın Zekât emrinde bu hesap vardır. Hz. Muhammed’in (SAV) “Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir” hadisinde de!

Peki sorarım size:

Kazı hamuduyla götüren kaç kişi tavuğu, ben diyeyim “hak”, siz söyleyin “ihtiyaç” sahibine veriyor?


*

YEREL GAZETE ALIN…

“Suya atılan bir taş önce kendi etrafında halka yapar” gerçeğini hatırlayıp, hayatın “yerelden genele yapılan bir koşu” olduğundan hareketle önce kendimize, çevremize sahip çıkalım.

Onun için, direk olarak, ya da dolaylı uygulama ve baskılarla yok edilmek istenen yerel basına, gazetelere sahip çıkalım.

Tek “fırttta” içilebilen, bir bardak çaydan bile ucuz olan yerel ve bölgesel gazetelere sahip çıkalım.

“Bir gazetede biz alalım” kampanyasına katılalım.

Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap