Geçen hafta Porto ile berabere kalınca spor dünyasının ifadesi ile “Yeni bir tarih yazan” Beşiktaş’ın başarısına benim gibi önce Türkiye (Beşiktaş), sonra Trabzon (Şenol Güneş) adına sevinenleri, sapla-samanı karıştırmaktan başka maharetleri olmayan bazıları eleştirdiler. Hem de bunlar, kullandıkları kelimelerde hadlerini ve hudutlarını o derece aştırdılar ki, “insafsız avcıya hizmet edenler” diye tarif edesim bile geliyor! “Beyler” diye başlayıp, “Önce kendinize bakın” diye devam edip, bir işin içinde Türkiye ve Trabzon öyle veya böyle varsa, Volkan Konak’ın, “Trabzon, Türkiye’nin T’sidir” sözünü hatırlayın, hele hele Atatürk’ün, ‘Ne Mutlu Türküm Diyene’ vecizesinin gurur ve onurunu taşımayı da öğrenin” derim. Son bir uyarı daha; “Eleştiriyi yaptığınız yere ve kişiye fütursuzca saldırmadan önce kendinize gelin ve de aynaya da bakmayı unutmayın!”

***

SOSA’YI YOLLAYIN..

Taa, en başından beri doğru adına ısrar edip, “Sosa’yı soslayarak (geçmişine bakıp allayıp pullayarak) Trabzonspor’da tutmayın” diye yazıp duruyoruz. “Görünen köy kılavuz istemez” derler. Bu kadro yapısı için de Trabzonspor’un Sosa’ya zırnık kadar ihtiyacı yoktur. Onun için soslamayı bırakın, “hatanın neresinden dönülür ise kârdır” diyerek yollamaya bakın.

***

UZUN ÖMER...

Her ne kadar adı söz konusu olduğunda, umumun aklına “futbol dünyası” gelse de tersinden adlandırılan Uzun Ömer’in Trabzon’un geçmişteki sosyal hayatındaki yeri de az değildir. O ki Trabzon’un sosyal hayatından söz eyledik, geçmişin bugüne 5-10 kat fark attığını hatırlatarak “Nerede o eski günler” diye hayıflandığımızı da ifade edelim ki, geçmişin de hakkını teslim etmiş olalım. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya bile antrenörlük yapan, Trabzon futbolunun saha içinde ve dışındaki renkli siması ben diyeyim “Ömer abi”, siz söyleyin “Uzun Ömer” ne eskileri unutuyor, ne de eski dostlarını. Geçen hafta Ömer Abi’yi eski dostlarından Mustafa Civelek ile bir zamanlar düzenlediği konserlerde dinlediği şarkıları birlikte söylerken fotoğrafladık. Ne ilginçtir ki, tam da o sırada, görüntüye tezat, “Unutulmuş birer birer, eski dostlar, eski dostlar” şarkısını terennüm ediyorlardı.

***

İŞLER YOLUNDA GİDERKEN...

Rıza Çalımbay’ın gelişindeki doğruluktan önce, Ersun Yanal gibi “çok yanlış” biriyle nasıl birlikte olduğunu hatırlaması, yönetenlerin de bu açıdan kendilerini sıygaya çekmesi gereken bir noktadayız. Ortada Trabzonspor’un, Ersun Yanal ve avanesi ile içine sokulduğu, düşürüldüğü büyük bir felâket çukuru vardı. Rıza Çalımbay’ın gelişinden çok, Ersun Yanal’dan kurtuluş ile çıkılmaya başlanan çukur asla ve asla unutulmamalıdır. Ve de o çukurun hesabı mutlaka verilmelidir. Bunun için de futbolu olmasa bile saha sonuçları giderek düzelen Trabzonspor fırsat sayılmalıdır. Ve de yönetim bazında da Trabzonspor için gereken değişim mutlaka yapılmalıdır. Unutulmasın ki, en doğru kararlar felaketler anında değil, işler yolunda giderken geleceği görerek verilenlerdir. Onun içindir ki, “Yöneticinin iyisi işler yolunda giderken gelecekte nelerin kötü gidebileceğini tahmin edip,ona göre karar verendir” denmiştir.