MHP lideri Devlet Bahçeli’nin AKP’ye yakınlığıyla bilinen bir gazeteye verdiği röportajda kullandığı bazı ifadeler yeni bir tartışma cephesi açtı.
Bahçeli’nin yerine kayyum atanan Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk ile görevden uzaklaştırılan tutuklu Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer için sürece olabilecek muhtemel katkıları nedeniyle tahliye çağrısında bulunması ve açılım sürecinin başlangıcına ilişkin kullandığı “Atılması gereken bir adımın atılacağı inancıyla hareket ettik. Onun da temeli samimiyetle ifade etmek gerekirse Sayın Cumhurbaşkanımızın Meclis açılışındaki konuşmasıdır” ifadeleri ‘Cumhur İttifakı‘nda çatlak mı var?’ sorularını beraberinde getirdi.
Siyaset bilimciler ve araştırmacılar, “Cumhur İttifakı içinde bazı anlaşmazlık ya da çatlaklar varsa da bunların iki liderin görüşmeleriyle bünye içinde çözümlendiği, dışarıya bir çatışma olarak yansımasının hep engellendiği yönünde. Açılım sürecinde Cumhurbaşkanının da sorumlu olduğunu söylüyor. Açılım sürecinin aksadığı ve beklenen sonuçları vermediği açık. MHP’den kopmaların en büyük nedeni, AKP’nin her dediğine ‘evet’” yorumlarını yaptı.
Cumhuriyet'te yer alan habere göre, yeni açılım sürecinin tıkandığına ve Cumhur İttifakı’nda sürece yönelik zıt fikirler olduğuna ilişkin tartışmalar sürerken, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin AKP’ye yakınlığıyla bilinen bir gazeteye verdiği röportajda kullandığı bazı ifadeler, siyaseti hareketlendirdi.
Yerine kayyum atanan Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk ile görevden uzaklaştırılan tutuklu Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer için sürece olabilecek muhtemel katkıları nedeniyle tahliye çağrısında bulunan Bahçeli, yeni açılım sürecine ilişkin de “Hiçbir kaygı taşımadık, hiç böyle bir düşünceye de sahip olmadık. Atılması gereken bir adımın atılacağı inancıyla hareket ettik. Onun da temeli samimiyetle ifade etmek gerekirse Sayın Cumhurbaşkanımızın Meclis açılışındaki konuşmasıdır” dedi.
Söz konusu ifadeler Cumhur İttifakı’nın içerisinde yeni anlaşmazlıklar olduğuna yönelik iddiaları beraberinde getirdi.
Siyasal İletişim Danışmanı Suat Özçelebi “Cumhur İttifakı bileşenleri uzun zamandır hukuku kendi politik bakış açıları ve hedefleri açısından bir araç gibi görüyorlar. Kendi siyasi beklentilerine hizmet ediyorsa yargı kararları, hukuk devleti normu geçerli, değilse dış güçler dahil her türlü yanlışa hizmet eden ağır bir suçlama, eleştiri bombardımanı başlıyor. Bu tavırda ortak bir tutum içindeler. Ahmet Türk, Ahmet Özer davaları için de Bahçeli'nin sözleri bu kapsamda değerlendirilmeli” dedi.
‘BİR AN ÖNCE CEZALANDIRILMALARINI İSTİYOR’
Özçelebi, “Bir ayrışmayı değil, belki en fazla hukuksal süreçlerin uzamasının muhalefeti, halk nazarında mağdur ettiğini, bundan siyasal kazanç elde edebileceklerini düşündüğü için bazı kişi ve davaları sık sık vurguluyor. Yoksa AKP’den temelde ayrışmıyor olsa olsa daha farklı bir söylem olarak bakılabilir. Yoksa temelde İmamoğlu da dahil bütün davalardaki suçlamaların karşısında ya da onlara yönelik eleştirel bir tutum içinde değil. Bir an önce cezalandırılmalarını istiyor” ifadelerini kullandı. Açılım sürecini Erdoğan’ın Meclis konuşmasının başlattığına yönelik ifadeye değinen Özçelebi, “Bahçeli burada ortak bir biçimde hareket ettiklerini en az kendisi kadar Cumhurbaşkanının da bu işin sorumlusu olduğunu söylüyor. Hatta sürekli kendisine atfedilen çözüm süreci, terörsüz Türkiye sürecinin ‘başlatıcısı’ ünvanını paylaştırdığı, ilhamın ve itici gücün Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğunun altını çiziyor diyebiliriz” diye konuştu.
Özçelebi şunları da kaydetti:
-Bu röportajda en önemli genel değerlendirme, Cumhur İttifakı içinde bazı anlaşmazlık ya da çatlaklar varsa da bunların iki liderin görüşmeleriyle bünye içinde çözümlendiği, dışarıya bir çatışma olarak yansımasının hep engellendiği yönünde. Özellikle Cumhurbaşkanının ‘devam etmesi’ vurgusu...
-Parlamentonun erken seçim kararı dışında adaylaşamayacağı Anayasal olarak çok açık olan Erdoğan için Cumhur İttifakı’nın her formülü deneme kararlılığında olduğu anlaşılıyor. Koşulsuz tam destek sözü bu açıdan önemli.”
‘BİRBİRLERİNDEN BAŞKA DOSTLARI YOK’
Araştırmacı sosyolog Semih Turan ise “Dönem dönem Cumhur İttifakı içinde bu tür çıkışlar oluyor; ama genellikle devamı gelmiyor. İki siyasi partinin birbirlerinin dışında başka bir dostu yok; birbirlerine muhtaçlar. Kökten değişiklikler getirmeyecek şeyler olduklarını düşünüyorum. Öte yandan şu gerçek var: Şu anda çözüm sürecinin aksadığı ve beklenen sonuçları vermediği açık. Hem yurtiçinde hem toplumsal rıza açısından hem de uluslararası gelişmelerin etkisiyle siyasi partiler bu durumdan rahatsız. Bu anlamda MHP, bildiğiniz gibi risk aldı” dedi.
‘MHP KİTLESİ, AKP’YE BAĞIMLI GÖRÜNÜLMESİNDEN RAHATSIZ’
Turan, “MHP’nin yaptığı ilk çıkış, Abdullah Öcalan’ın ‘terörist başı’ sıfatıyla Meclis’te ya da genel meclis gündeminde konuşması önerisi gibi hiç kimsenin beklemediği bir tarzdaydı. O dönemde bazıları ‘Acaba Erdoğan’ın haberi var mı? AKP’nin haberi var mı?’ diye sormuştu. Benim görüşüm, bunun AKP tek başına yapacağı bir çıkış olmadığını, planlı bir hareket olduğunu gösteriyordu. Çünkü eğer AKP böyle bir çıkışı yapsaydı ve MHP ‘Biz de arkasındayız’ deseydi MHP seçmeninin çok daha büyük tepki vereceğini düşünürdüm. MHP seçmeninin ve partideki kopmaların en büyük nedeni, AKP’nin her dediğine ‘evet’ denmesi ve MHP’nin tamamen ona bağımlı görülmesi” ifadelerini kullandı.
‘CHP’NİN KOMİSYONDA KALMASINI ÖNEMSİYOR’
AREA Araştırma Firması üst yöneticisi Murat Karan, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin CHP’nin Meclis’teki açılım komisyonunda kalmasını önemsediğini dile getirdi. Karan, Bahçeli’nin açıklamalarını şöyle değerlendirdi:
-Parlamentoda İYİ Parti hariç komisyona katılım oranı yüzde 95. Terörsüz Türkiye sürecini desetkleyen partilerin anketlerdeki ortalama oy oranı yüzde 85. Sürece kamuoyu destek oranı yüzde 60.
-CHP seçmeninin sürece karşı çıkma oranı yüzde 45. Sürece vatandnaşın desteğini artırmak, sürecin sağlıklı yürümesi için çok önemli. Yüzde 30-35 bandında oy oranına sahip CHP’nin seçmen tabanının kalan yarısının desteğini kazanmak, belediye operasyonlarının bir an önce gündemden düşürülmesiyle mümkün. CHP’nin yarısı süreci desteklemiyor. Bahçeli de CHP’yi komisyonda tutmayı önemsiyor.
-Bu yüzden Ahmet Türk’le birlikte Ahmet Özer’in de göreve dönmesini istiyor. CHP’nin sürece desteği sayısal olmaktan öte nitelikseldir. CHP’nin siyasetteki Özgül ağırlığı daima göz önünde tutulur.”