A+ A-
Yorum
10

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Darbe anayasasından kurtulmalıyız

Yayın Tarihi: 02.09.2024 - 15:34
Adalet kavramınının önemini vurgulayan Erdoğan, "Toplumun iç barışı için adalet vazgeçilmezdir." dedi. Yeni anayasa çalışmalarına ilişkin de önemli mesajlar veren Erdoğan, Türkiye'nin darbbe mahsulu olan mevcut anayasadan kurtulma vaktinin geldiğini dile getirip samimi ve kararlı olduklarını belirtti. "Türkiye yeni anayasaya hazırdır." ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "En büyük engel önyargılar." dedi.
Kaynak:HABER MERKEZİ

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yargıtay Başkanlığında 2024-2025 Adli Yıl Açılış Töreni'ne konuşuyor. Erdoğan, "Toplumun huzuru, refahı ve güvenliği için vazgeçilmez kavramlar vardır. Bunların en başında adalet yer alır. Mahkeme salonlarımızın duvarında yazan "Adalet mülkün temelidir" sözü devletin adaletle ayakta durduğunun delilidir." ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle:

Adliyenin kapısını sonuna kadar adalete açmak için iş başı yaptığınız bu günde sizlerle beraber olmaktan memnuniyet duyuyorum. Yeni adli yıl, ülkemiz, milletimiz, avukatlarımız, hakimlerimize hayırlı olmasını diliyorum. Asrın felaketini yaşadığımız 6 Şubat Depremlerinde hayatını kaybeden 206 yargı çalışanını buradan rahmetle anıyorum. Malumunuz bu sene Yargıtay'ın bu sene seçim yılıydı. Seçimlerde Ömer Kerkez beyefendi Yargıtay başkanı olarak seçildi. Kerkez'i canı gönülden tebrik ediyorum. Görevi devreden Mehmet Akarca'ya gayretleri için teşekkür ediyorum.

Seçim atmosferinin geride bırakılmasını, yargımızın etkin işleyişi bakımından önemsiyoruz. Önümüzdeki dönemde tüm yargı organların milletimizin adalet arayışına daha hızlı cevap verebilecek. Uyumun güçlendirilmesi için atılması gereken hukuki adımlar varsa Meclisimizle birlikte bunları yerine getireceğiz.

Toplumun huzuru, refahı ve güvenliği için vazgeçilmez kavramlar vardır. Bunların en başında adalet yer alır. Mahkeme salonlarımızın duvarında yazan "Adalet mülkün temelidir" sözü devletin adaletle ayakta durduğunun delilidir. Bizim milletimizin ayırıcı vasfı adalettir.

Farabi ise insanın biyolojik varlığının denge içierisinde yaratıldığını ifade etmektedir. Devlet ve toplum hayatında adaletin yerine dair benzer tespitlere rastlıyoruz. Özeti şudur; Devletin temel direği, varlık sebebi adalettir. Toplumda huzuru sağlamanın, insanı barış içinde yaşatmanın yolu yine adaletten geçer. Kanun, hukuk ve adalet birbiri ile bağlantılı kavramlar olamkla birlikte aynı manaya gelmez. Hukuk toplumun değerlerini koruyan klavuzken adalet ise toplumun doğru tatbikinin ödülüdür.

Aziz milletimizin takdiriyle ülkeyi yönetme sorumluluğunu üstlenirken 4 sütundan birini adalet olarak belirledik. Bir yandan milletin sofrasındaki ekmeği büyütüp refahı artırırken diğer yandan devlet ile vatandaş arasındaki bağı güçlendirdik. Adalet sistemimizin etkin, güvenilir, tarafsız ve bağımsız olması için her alanda tarihi nitelikte adımlar attık. Son 22 yılda attığımız yatırımlara, reformlara sizler yakinen biliyorsunuz.

Hukuk ve yargı sistemimizi insana hizmet eder hale getirmek için akla gelen her başlıkta çok önemli alanlarda çalıştık. Bölge adliye ve idare mahkemeleri sayesinde Yargıtay ve Danıştay'ın iş yükünü azalttık.

Şunu bir defa çok net ifade etmek isterrim; Toplumda adaleti artıracak her çaba önemlidir. Modern adalet sarayları önemlidir, teknolojik yeniliklerden yararlanmak önemlidir. Kabul edelim bunların hiçbiri adaletin garantisi değildir. Asıl olan vicdanların huzur bulmasıdır. Hayata dair her husus gibi adalette insan içindir. Yeni teknolojilerin etkisiyle toplum hızal değişiyor, talep ve istekleri farklılaşıyor.

Bu yıl 2 yeni uygulamayı hayata geçiriyoruz. Hukuk mesleklerine giriş sınavıdır. Hakim, savcı noter olacak kişilerin meslek ve niteliklerinin artırılmasını hedefliyoruz. Diğer uygulama ise hakim ve savcı yardımcılığı kurumudur. 3 yıllık bir modeli devreye alıyoruz. 1 yılı adalet akademisinde, diğer 2 yılı deneyimli hakim ve savcıların yanında olmak üzere hakim ve savcılarımız çok daha deneyimli olarak yetişecek. Müspet etkilerini pratikte de göreceğine inandığım sisteminin şimdiden hayırlı olmasını diliyorum.

2024-2028 yıllarını kapsayan Türkiye Yargı Reformu belgemizi önümüzdeki süreçte milletimizle paylaşacağız. Her iki belgenin hazırlığında milletimizin insan hakları, adaletini göz önüne aldık. Makul süre öngörülebilir ve çözüm merkezli adalet olacak. Gerek kanun değişikiliiği, kolaylaştırılmış, verimliliği esas alan süreçler oluşturacağız.

Hukuk eğitimini daha da geliştirecek, buna yönelik adımları atacağız. Yeni bir sivil anayasa. Türk demokrasisinini bunu yapabilecek imkan ve olgunluğa sahip olduğunu görüyoruz. Toplumumuzun farklı kesimlerinin bilgisini alarak ortak akılla süreci yürütme gayreti içindeyiz. Türkiye yeni bir anayasaya hazırdır. Yeni anayasa meselesinin önündeki en büyük engel ise önyargılardır.

Biz yeni anayasaya sadece kuru bir hukuki belge olarak değil, haklarımızı, sorumluluklarımızı yer aldığı bir toplu sözleşme olarak bakıyoruz. Bu sürecin her adımında milletimizin iradesi yegane rehberimiz olacaktır. Ortak değerlerimiz etrafında kenetlenerek ülkemizi ileriye taşıyacak bir anayasa hazırlıyız. Bu konuda samimiyiz, kararlıyız. Diğer siyasi partilerin de aynı niyeti sergilemesini umuyoruz. Sorunlarımızı tartışarak değil konuşarak çözebiliriz.

Son günlerde altı harlanan nefret ve kavga siyasetinin ne demokrasimize ne de milletimize fayda sağlamadığını herkesin görmesi gerekiyor. Millete hakaret edenleri kahramanlaştıranlarını millet asla affetmez. Türkiye ile ilgili karanlık senaryolara figüranlık yapanları millet affetmez.

Mahkeme kararları elbette herkes için bağlayıcıdır. Hukuk devleti olmak bunu gerektirir. Demokrasilerde hukukun çizdiği çerçevede, yargı kararları hakkında düşünceler söylenebilir, kararlar tartışılabilir. Geçtiğimiz dönem mahkemelerde 12 milyon dosyayla ilgili karar verildi. İnsanın olduğu her yerde hata olur yanlış olur. Önemli olan telafisi imkansız hasarlar oluşmadan bunun giderilmesidir. Ancak adalete karşı olan husumet kabul edilemez bir durumdur. Çoğu zaman hukuk bilgisi olmayan, ya da sınırlı kişiler tarafından koskoca bir camia örseleniyor. Hemen her gün bir kişi linç ediliyor ya da itibar suikastına uğruyor. Kimi zaman vergi rekortmeni şirketlerimiz, kimi zaman hakim savcılarımız oluyor.

Hukuki yollar tüketilmeden, karar kesinleşmeden yapılan haksız eleştiriler adalet toplumuna zarar vermektedir. Eksiklerimizi tabii ki söyleyeceğiz ama bunları yaparken adaletin tecellisi için yıpratmamaya dikkat edeceğiz. Bundan sonra da görevini bu yüksek şuurla sürdüreceğinden şüphemiz yoktur. Yargı mensuplarına da önemli sorumluluklar düşüyor. Yargımızın verdiği kararlarla yeni tartışmaları alevlendirmek yerine bunları söndürmesi gerektiğine inanıyoruz.

Yargıyı tahakküm amacıyla kullananların gerçek yüzünü 15 Temmuz'da gördük. Türkiye'yi asla bu sınamalarla bırakmamakta kararlıyız.