TBMM Grup Toplantısı'nda konuşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, önemli açıklamalar yaptı.
Gündeme dair gelişmeleri değerlendirerek sözlerine başlayan Devlet Bahçeli, geçtiğimiz hafta grup toplantısında yaptığı konuşmaya bir kez daha değindi.
Geçtiğimiz hafta, "Diyorlar ki, yeni anayasa hazırlık süreci için tahkimat yapıyormuşuz. Diyorlar ki, Sayın Cumhurbaşkanımızı bir kez daha seçtirmek için yol arıyormuşuz.
Bizim evvela hedefimiz, yeni yüzyılda terör kamburundan kurtulmaktır. Huzurlu ve mutlu bir millet varlığını temin etmektir. Aklında hala soru işareti olanlar varsa, son tahlilde diyeceğim de şudur:
Eğer terör hayatımızdan sökülüp atılırsa, eğer enflasyon canavarına kesif bir darbe indirilirse, Türkiye siyasi ve ekonomik istikrarın zirvesine çıkarsa, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın bir kez daha seçilmesi doğal ve doğru bir tercih değil midir?" diyen Bahçeli, bugün ise seçim derdinde olmadıklarını söyledi.
Bahçeli'nin devam eden açıklamaları şu şekilde:
"TÜRKİYE YÜZYILI HUZURUN YÜZYILI OLACAKTIR"
Türk ve Türkiye Yüzyılı, huzurun yüzyılı olacaktır. Buna inanıyoruz, bu hedefe ulaşmak için çalışıyor ve mücadele ediyoruz. Önümüzdeki süreçte ülkemizin terör kamburundan kurtulması muhtemel değil, muhakkak bir akıbettir. Terör ve bölücülük sorunuyla daha fazla yaşamamız, böylesi bir kanlı külfete daha çok katlanmamız imkansızdır. Bölücü terör örgütü PKK için son yaklaşmıştır.
Hiçbir terörist için emniyetli bir alan kalmamıştır. Terör örgütünü kaynağında imha etmek, bölücülüğün yuvalandığı siyasi ve sivil toplum kolonlarını kesmek milli beka meselesidir. Hem siyaset alanında boy gösterip hem de silahlı teröristlere sırt dayamak başı ezilmesi gereken gayrimeşru ve gayrihukuki menfur bir çelişkidir.
Bu vahim çelişkinin yörüngesine sabitlenip hıyaneti gerekçelendirmeye, hatta demokrasi ve milli irade kavramlarını silah gibi kullanmaya hiç kimsenin hakkı yoktur. Silah varsa siyaset yoktur. İhanet varsa demokrasi yoktur. Şiddet varsa sevgi ve barış dili kupkurudur.
Milliyetçi Hareket Partisi, siyasetteki tutarlılık ve ahlaki çizgisinden kopmadan, dün söylediklerini bugün tekzip edecek zaaf emaresi göstermeden milli birlik ve kardeşliğin müdafaasından yanadır.
"SÜPER GÜÇ TÜRKİYESİ'NİN HEDEFİNDEYİZ"
Bize akıldanelik yapanlar, ileri geri konuşanlar, har vurup harman savuranlar, tantanayla oyalananlar her şeyden önce fırsatçı kurnazlığıyla ve istismar yamyamlığıyla sonuç alamayacaklarını, sıtma ile ölüm arasında bir seçeneğe zorlamalarının beyhude bir çırpınış olduğunu idrak etmeleri bizatihi önerimdir.
Bizim ülkücülüğümüzü sorgulamaya, vatanseverliğimizi tartıya çıkarmaya cüret ve teşebbüs eden yeni yetme siyaset döneklerine, kalbimizdeki dava ve vatan aşkının bir günlük sadakasını versek alayına ömürleri boyunca yetecektir.
Yaptığımız ve söylediğimiz her şeyin arkasındayız. Utanacak, sıkılacak ve mahcubiyet duyulacak bir açığımız yoktur. Biz gelecek seçimlerin hesabını değil, gelecek nesillerin ve geleceğin süper güç Türkiye’sinin hedef ve hesabındayız.
Geçmişte çekilen acıların ve akan gözyaşlarının geleceği perdelemesine tahammül edemeyiz. Torunlarımızın, aynı felaketlere muhatap olmasını asla, kata, bihakkın istemiyoruz.
Günü kurtarmanın değil, geleceği kurmanın ve kurgulamanın istikametinde sağlam adımlarla ilerlemenin samimi düşüncesindeyiz. Ülkücü olmanın, ülkücü yaşamanın, hayata da ülkücü olarak gözlerimizi kapamanın sırrını ve esasını bu kapsamda tarif ve telakki ediyoruz.
"TERÖRÜN BİTMESİ MİLLİ ÜLKÜDÜR"
Ülküyle yanıp tutuşan dava neferlerinin konforlu alanlara tenezzülden ziyade, risk alarak, mihnetleri atlatarak, saldırıları aşarak Türk milletine ve Türkiye’ye fani hayatlarını bir siyaset ve düşünce mihverinde adamalarının şeref kadar değerli olduğunun farkındayız.
Oyumuz artıyormuş, oyumuz azalıyormuş. Arkadaşlar; aziz milletim, vatan tehdit altındayken, milli güvenlik duvarlarımız hain akınlarla sallanıyorken, oy ve seçim endişesiyle başımızı kuma gömmek bizim kitabımızda yazmayan alçalma ve aşağılanma halidir. Böyle bir şeyi de tamamen reddediyoruz. Terörün bitmesi milli ülküdür. Bu ülkü siyasi namus simgemizdir.
Kürt kardeşlerimizle kucaklaşarak milli birlik ve kardeşlik hukukunu Türkiye’nin düşmeyecek kudret ve kuvvet mevzii haline getirmek geleceğe ve geçmişe sadakat nişanemizdir.
"NEFRET, ŞİDDET VE İHANET İLE HASTALIKLI GÜRUHU ÖNÜMÜZDEN AYIKLAMALIYIZ"
Değerli dava arkadaşlarım, saygıdeğer misafirler, değerli basın mensupları, bu haftaki toplantımızın başında hepinizi hürmetle selamlıyorum. Toplantımızı takip eden vatandaşlarımıza yürekten selamlarımı iletiyorum.
Dünyayı Türkçe okuyuşumuzun, Türkçe bakışımızın dayanağı merhum Ziya Gökalp'in düşünce temelinde oluşmuş ve olgunlaşmıştır. Atatürk'ün söylediği gibi Türk demek aynı zamanda Türkçe demektir.
Başta bölgemiz olmak üzere yerkürenin her köşesine hızla kayan tehdidi yaygınlaşan anlaşmazlığı tedbirli şekilde takip etmeliyiz. Baş döndüren kaotik gelişmelerin ilerleyişini lehimize çeviremeyiz. Tarihe mühür vurmalıyız ve bunun için de gerilmiş yay gibi pozisyon almalıyız.
Nefret, şiddet ve ihanet ile hastalıklı güruhu önümüzden ve ömrümüzden cesaretle ayıklamalıyız. 6 Kasım 2024'te Kırgızistan'da toplanan Türk Devletleri Teşkilatları zirvesi heyecanlarımızı kamçıladı.
TÜRK DEVLETLERİ TEŞKİLATI'NA ÖVGÜ
Dünyaya Türkçe bakışımızın dayanağı, merhum Ziya Gökalp'in düşünce temelinde oluşmuştur. Geleceğin yol haritasını milli değerlerimizle çizmenin amaç ve arayışında olmalıyız. Başta bölgemizde olmak üzere yer kürenin her köşesine kayan risk ve tehdit kuşağını tedbirli bir hazırlık içinde takip etmeliyiz.
Kendimize özgü fazilet ve meziyetlerimizle elbette Türk coğrafyasından süzülüp gelen muazzam kardeşlik halinde tarihe mühür vurmalıyız. Gerilmiş yay gibi pozisyon almalıyız. Türk Devletleri Teşkilatı uzun sayılamayacak mazisine rağmen dilde, fikirde birlik ihtiyacının çok şükür kurumsal ve eylemsel çatısına dönüştü.
Bilinmesin, arzu ederim ki Türk dünyası vizyonu için MHP'nin üzerine ne düşüyorsa yapma arzusundayız. Türk Devletleri Teşkilatı dünya çapında huzur, güvenlik ve barış markası olmaya karanlığın ortasında güneş gibi parlamaya namzettir. 2022 yılında başlayan çalışmalar 2024 yılı eylül ayında tamamlanmış, 34 harften mürekkep olarak alfabe çerçevesinden mutabık sağlanmıştır.
"YOLUMUZ TÜRKİYE YÜZYILI'DIR"
Önümüzdeki dönemi Türk dünyası yüzyılı yapmak için çağrıda bulunan Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere Türk dünyasına teşekkürlerimi sunuyorum. Telaşla ülke gündemine döneceklerini açıklayan CHP genel Başkanı, dönsün dursunlar, dikkat etsinler yere de düşebilirler. Dönen dönsün, biz dönmeyiz yolumuzdan.
DEM'lenenlere, satanlara, kaçanlara, kaypaklara aldırmadan bizim yolumuz Türk devridir. Yolumuz Türkiye Yüzyılı'dır. Fırat'ın kenarında bir kuzuyu canavar kapsa dert bizim derdimiz, mesele bizim meselemizdir.
Türk Yüzyılı ve Türk devri beşeriyetin barış timsalidir. Ülküsü olmayanlar, sayısız iftiralarla bizi susturmaya çalışanlar başarılı olamamışlardır. İnanmış Türk milliyetçisi için zor diye bir şey yoktur, imkansız ise zaman alır. Kardeşlik bağrımızda, tarihi yeniden yazmak elimizde. Bu fırsat kaçmamalı.
ABD SEÇİMLERİ
Dünya çapında sıcak çatışmalar çıta yükseltiyor. İnsanlık dehşet sarmalına hapsedildi. Mazlum milyonlar can çekişmekte. İsrail kanlı saldırılarını bölgenin tamamına aşama aşama genişletme hevesindedir. İsrail'in durdurulması ateşkes rejiminin temini, iki devletli çözüm sükunet gereğidir. Barışa geçilmesi yalnızca savaşan tarafların değil başta Türkiye olmak üzere tüm ülkelerin çıkarınadır.
Dünya adeta bir ateş hattında, namlu ucundadır. Küresel statüko sarsılmaktadır. Avrupa'da artan siyasi belirsizlikler, ABD'deki seçimlerle gün yüzüne çıkan kaygılı bekleyişler dikkat çekicidir. ABD'de yapılan seçim, bu seçimde görevi devralacak Trump'ın ne yapacağı elbette günlerdir tartışmaların ağırlık merkezinde.
Türkiye'de bazı çevrelerin fil ile eşek arasına sıkışması Trump'ın seçilmesi ile karalar bağlaması akıl ve mantıkla izah edilemeyecek garabettir. Bu utanç duyulacak köksüzlüktür. Biden işbirlikçileri ile dayanışma halinde sayın cumhurbaşkanını devirme planları tuzla buz oldu. Düşmez kalkmaz bir Allah'tır düşüp de kalkamayan Biden ve Kamala'dır.
"ABD VE TÜRKİYE ARASINDA ÇÖZÜLEMEYECEK SORUN YOKTUR"
Trump'ın ilk döneminden farklı profil sergilemesi iki ülkenin de hayrınadır. Siyaset denkleminde ikili veya çoklu diyaloglarda köklü dostluk ve düşmanlıktan bahsetmek kabul edilemez. Asıl doğru milli çıkarlarımızdır.
Yoğun diyaloglarla yepyeni ve temiz sayfa açılmalıdır. Husumeti körükleyen, ekonomik engellemelerin aklı selim ve egemenlik hakları ile bağdaşmayacaktır. Güç gösterileri çözümsüzlüğe hizmettir. İki ülke arasında çözülemeyecek hiçbir sorun yoktur. Siyaset hem gönül hem görgü işidir. Akıl ve ahlakı hiçe sayan, gelgitli tutumlar stratejik hesaplaşmalar sinir harplerinin ilgi sahasına girecektir.
Trump'ın barışımı mı yoksa soykırımı mı destekleyeceği, Suriye'den askerlerini çekip çekmeyeceği, PKK PYD'ye nasıl bakacağı, eski politikalara bağlı kalıp kalamayacağı, Türkiye'nin egemenlik haklarını yok sayıp saymayacağı hiç kuşkunuz olmasın ki belli olacak ve bizim tavrımız tecelli edecektir. Türkiye, bir NATO ülkesidir. Her ülkenin bağımsızlığına saygımız tamdır ancak aynı saygıyı görmek en tabii hakkımızdır.
Bu aşamada da ABD'deki partilerin içimizdeki havarilerine diyorum ki; fil ile eşek arasında papatya falı açmayın, gelin Bozkurt ile yürüyün. Bozkurt ayaktayken fil ile eşeğin arkasına düşmeyin.
"CHP İLE DEM'İN KENT UZLAŞMASI..."
Kara kampanya mucitlerinin hepsi sorunlardan beslenmektedir. Kronik sorunları çözmek amacıyla dik duruşla ve delikanlıca er meydanına çıkacak Cumhur İttifakı’ndan başkası yoktur, olması da ham bir hayaldir.
Değil elimizi, gövdemizi dahi sıra dağların altına sere serpe yatırmaya hazırız, kararlıyız ve sonuna kadar da inançlıyız. Siyasi ganimet avına heveslenerek, rehavet anımızı ve yumuşak karnımızı kollayıp, bunun üzerinden siyaset yapan zübüklere ve ziyana düşmüş siyasetin zillet simalarına Türk milleti en etkili cevabı mutlaka verecektir.
Biz Ne Mutlu Türküm Diyene sözünü haykırırken, enternasyonal marşı söyleyen, orak-çekiçli gelecek tasarlayan, PKK’nın, DEM ve seleflerinin kayığına binen martaval siyasetçilerin, yakamızdan ve yarınlarımızdan tarla kongreleriyle düşen maskaraların mücadelemizi kundaklamasına, kararlılığımızı köreltmesine müsaade etmeyeceğiz. Akıl doğruyu gösterirken, iyi ve kötüyü ayıran gönüldür.
Aklımızla, imanımızla, irfanımızla, gönlümüzle Türklüğün, Türkiye’nin ve Türk milletinin yıkılmaz son kalesiyiz, teslim alınamaz son cephesiyiz. Terör bitecek, bölücülük tasfiye edilecektir. Gayemiz ve gayretimiz buna yöneliktir.
Özellikle Esenyurt, Mardin, Batman, Halfeti belediye başkanlarının geçici olarak görevden uzaklaştırılmalarından sonra CHP ile DEM’in kent uzlaşması çatısı altında nasıl da tek yumurta ikizine dönüştüğü belgelenmiştir. DEM’in otobüsüne binip fitne ve fesat çığırtkanlığı yapan CHP Genel Başkanı siyasi istikbalini PKK’nın hunhar emellerine ve mağara deliklerine devretmiştir.
DEM Eşbaşkanı’nın Seyh Said ve Seyyit Rıza güzellemesi, Kürt kardeşlerimiz adına malum rezilliğe sözcülük yaptığını iddia etmesi, kimin nerede durduğunu ve terörle nasıl bir ortaklık içinde olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir.
CHP'Lİ BELEDİYELERİN DÜZENLEDİĞİ KONSERLER
Kapanmış meselelerin açılması, kabuk bağlamış yaraların deşilmesi Türkiye’nin toplumsal barışını hazmedemeyenlerin sinsiliği ve art niyetliliğidir. Şeyh Said ve Seyyit Rıza, yaşadıkları dönemin hainleridir, bölücü teröristleridir; cumhur, Cumhuriyet ve devlet düşmanlarıdır, hak ettikleri gibi de cezalandırılmışlardır.
DEM’in silahtan ve terörden uzaklaşmaya yanaşmaması, azgın tahrik ve tacizlerini yaygınlaştırması, elbette Türk Ceza Kanunu gereğince ele alınmalıdır, konunun ise Kürt kardeşlerimle hiçbir ünsiyet, hususiyet ve illiyet yakınlığı yoktur. PKK’lı Bese Hozat’ın Kandil ve kent uzlaşması bahanesiyle CHP’nin ve DEM’in sokağa çıkmasını kışkırtması, bu hain siparişe CHP’den de herhangi bir itirazın gelmemesi ayıplı ve ahlaken yitik bir siyasetin içyüzünü deşifre etmiştir.
CHP’li belediyelerin müzikli eğlence ve konser şölenlerine Hazine kaynaklarını astronomik şekilde peşkeş çekmeleri, israfa gömülmeleri, sıra vatandaşlarımıza gelince bir tas çorba ile bir tabak pilavı reva görmeleri maskeleri düşüren kepazeliktir. Neymiş, bir sanatçıya ödenen para 69 milyon lira değil de 45 milyon liraymış. Bu kafa normal bir kafa değildir. Bu tevil hamulesini kaldırmaya kimsenin takati de yetmeyecektir.
Suçluların telaşıyla kıvrananların şifreli özrü kabahatlerinden büyüktür. Haydi halkımızdan utanmadınız, be hey densizler, be hey sonradan görmeler Allah’tan da mı korkmadınız? Belediye başkanlarının işi gücü bırakıp bugünden Cumhurbaşkanı adaylığına soyunmaları, anketlerin palavralarıyla caka satmaları en başta İstanbul ve Ankara’ya nankörlük, kendi adlarına da namertliktir.