İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, TBMM'de gerçekleşen grup toplantısında gündemi değerlendirdi.
Pençe Kilit operasyonu bölgesinde Türk askerine terör saldırısı yapıldığı iddiasını gündeme getiren Dervişoğlu, "Bir haftadır ne Milli Savunma Bakanlığından ne de Genelkurmaydan Ne de vazifesi kendinden menkul iletişim başkanlığından bir açıklama yapılmamıştır. Bu sessizliğin sebebi sözde çözüm, özde ihanet süreci midir?" ifadelerini kullandı.
"CESARETİNİZ VARSA MİLLETE SORUN"
İYİ Parti lideri Dervişoğlu, "çözüm süreci"nde yaşananlara dikkat çekerek "referandum" çağrısında bulundu. Dervişoğlu, "Canibaşı Apo’nun çözüm süreci projesini, iktidara ortaklığını, PKK ile devletin eşitlenmesini, onaylıyor musunuz? Türkiye’nin çok kimlikli ve çok bölgeli bir federasyona dönüşmesini onaylıyor musunuz? Hodri meydan, cesaretiniz varsa, millete sorun!" dedi.
"Çözüm süreci"nde MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin sözlerine dikkat çeken Dervişoğlu, "İktidar ortağı partinin genel başkanı teşkilatlarına talimat vermiş. Demiş ki, 81 ili gezeceksiniz, terörsüz Türkiye projesini millete anlatacaksınız. Buyur burdan yak. Bu süreci ilk denedikleri yıllarda ortalığa saçılan akil adamlar gibi gidip bu zehirli aşın reklamını yapacaklar öyle mi?" ifadelerini kullandı.
"İKİ MUSTAFA’YA DOKUNDURTMAYIZ"
Dervişoğlu, grup toplantısı çıkışında gazetecilerin Leman karikatürü ve İstiklal'deki protestolara ilişkin sorusuna "İki Mustafa’ya dokundurtmayız bu topraklarda; biri Şanlı Peygamberimiz Muhammed Mustafa, diğeri de Cumhuriyetin kurucusu ve banisi Mustafa Kemal Atatürk" yanıtını verdi.

Dervişoğlu'nun grup toplantısındaki konuşmasından satır başları şöyle:
"Sözlerime başlamadan evvel,
Milletim adına, devletime bir soru sormak istiyorum.
Bundan tam bir hafta önce, 26 Haziran’da
Pençe Kilit operasyonu bölgesinde,
Komando Mehmetçiklerimize
Dronelar ile bir saldırının gerçekleştiği haberleri düşmüştür.
Bu haberlere göre yaralılarımız olduğu söylenmektedir.
Ancak bir haftadır ne Milli Savunma Bakanlığından ne de Genelkurmaydan
Ne de vazifesi kendinden menkul iletişim başkanlığından bir açıklama yapılmamıştır.
"SESSİZLİĞİN SEBEBİ İHANET SÜRECİ Mİ?"
Soruyorum:
Milletim adına, devletime soruyorum!
Bölücü Terör örgütünün, askerimize saldırdığı doğru mudur?
Doğru ise neden gizlenmektedir?
Bu sessizliğin sebebi sözde çözüm, özde ihanet süreci midir?
Terörsüz Türkiye ambalajıyla,
Vatan görevindeki Mehmetlerimizi de mi yalnız bıraktınız?
Günlerdir bu konuda hassas davrandık.
Bir resmi açıklama bekledik.
Açıklama gelmeyince,
Grup Başkanvekillerimiz GATA’ya gittiler yaralı askerlerimizle görüştürler.
"100 YILIN EN BÜYÜK YAĞMASIYLA KARŞI KARŞIYAYIZ"
Bundan sonra da bu hadisenin takipçisi olacağız.
Bugün “artık” son 100 yılın en büyük yağmasıyla karşı karşıyayız.
Sadece cüzdanımızdaki kuruşlar değil,
Artık kimliğimiz yağmalanıyor.
Türk ve Cumhuriyet kimliklerimizi bizden çalıyorlar.
Bahsettiğim bu kimlik hırsızlığının adımlarından biri,
TBMM’de kurulması için acele edilen,
Ve adı da tıpkı ihanet sürecinin başında olduğu gibi henüz verilmeyen, komisyondur.
Evet, Ana muhalefet partisine karşı girişilen yargı operasyonları,
Tüm muhalif siyasilerin, belediye başkanlarının, gençlerin ve gazetecilerin
Bir saray talimatıyla tutuklandığı bu süreçte,
En büyük cambazlık operasyonu başlamak üzeredir.
Yaşadığımız çağ,
Ahlakın, benliğin, aklın ve vicdanın
Dört bir yandan kuşatıldığı bir çağdır.
Bu kuşatmanın işgal orduları ise,
Her zaman, bu dört meselenin maskesiyle konuşurlar,
Ahlak deyip, ahlakı yıkarlar.
İnsan deyip, insanlığı öldürürler.
Akıl dediklerinde, aklımızla alay ederler.
Vicdandan bahsettiklerinde ise,
Ortada acı ve gözyaşından başka bir şey bırakmazlar.
"KAPALI KAPILAR ARDINDA PAZARLIKTA GÖRÜRSÜNÜZ"
İşte bunlar,
Günümüzün iktidarlarıdır.
Bir kısmını Dünya lideri olarak biliyorsunuz.
Siz onları bazen kapalı kapılar ardında pazarlıkta görürsünüz,
Bazen de en azılı düşman pozlarında izlersiniz.
Ey Netanyahu der bazen,
Heyt be, yiğide bak dersiniz.
Oysa, milyarlarca dolar ticaret anlaşmaları tıkır tıkır işlemektedir.
Sonra bir bakmışsınız “EEEeyyyy Trump” demiş,
Daha dediği lafın yankısı bitmeden,
Sarmaş dolaş olmuşlar bile.
Gazze’li çocukların cesetleri üzerinde,
Amirle memur kucaklaşıyorlar.
15 Temmuz’dan Darbeyi manivela yaparak,
Türkiye idaresine el koyan Cumhur ittifakının aşk hikayesi de böyledir.
Alanlar olarak razılar, satanlar olarak razılar.
Açtıkları vatan ihalesinin boyutu büyümüştür.
Zeytinlik, sahil, kıyı, orman tesadüf müdür?
İhale büyüdükçe, ihanetlerinin ittifakı da büyümüştür.
Baştepe’ye Balgat, Balgat’a İmralı, İmralı’ya Kandilin katılmasının buna da iç cephe denmesinin sebebi budur.
Evet, bunlar bir cephedir.
Barış getireceklermiş…
Hukuk devletini tesis edeceklermiş…
Eşitlik ve adalet gelecekmiş…
Duyduk-duymadık demeyin!
Kendi vatan toprağına,
Rant için savaş açanlar,
Türk vatandaşının hayatını cehenneme çevirenler,
Bize barış getirecekmiş.
50 bin insanın katilini İttifak ortağı olarak devlet masasına oturtan,
Onun katil sürülerini “topluma kazandırmak” isteyenler,
Türkiye’de adalet tesis edeceklermiş.
"PKK İLE PAZARLIK KOMİSYONUNU"
Geçtiğimiz hafta,
Grubu olan siyasi partilere
TBMM başkanlığından bir davet ulaştı.
Davetin konusu ise, “Meclis iç tüzük toplantısı” idi.

İçeriğinde ise karşımıza bambaşka bir şey çıktı.
Gördük ki,
TBMM’nin içerisinde paralel bir yapılanma oluşturularak,
Gazi Meclisimizin, Bu büyük küresel ihanet projesine ortak edilmesi amaçlanıyor.
Kısaca PKK ile pazarlık komisyonunu harekete geçiriyorlar.
Burada yapılmak istenenleri paylaşacağım.
Her şeyden önce evelemeden, gevelemeden söyleyeyim.
Ama’lı, fakat’lı, lakin’li bir çerçeve çizmeden söyleyeyim.
Türkiye’nin her kesiminin bir şekilde rehin alınarak,
Birtakım şantajlarla boyun eğdirilerek,
Bir şekilde bu ihanet masasına oturtulmak istendiği bu orta oyununa biz meze olmayacağız.
"KONFEDERASYON TEKLİFİ VE PROJESİ"
Türkiye’yi Türksüzleştirmeyecek,
Türk Vatanını Böldürtmeyecek,
Türk’ün ismini de cismini de,
İradesi ipotekli, zehirlenmiş ve sefil olmuş maşaların planlarına Asla Kurban ettirmeyeceğiz!
Şimdi Mecliste bir komisyon kurup,
Telifi Öcalan’a ait 2013 yılındaki ihanet sürecinden kalma,
Konfederasyon teklifini ve projesini meşrulaştırmak ve uygulamak peşindeler.
Başlıklar, süreçler, içerik ve aktörler birebir aynıdır.
Normalleşme, yeni anayasa, af, Suriye, Irak ve İran…
Şimdi soruyorum;
Bu projeyi bugüne kadar kiminle yürüttünüz?
Terör örgütünün elebaşıyla.
"CUMHURİYETE KARŞI SUÇ İŞLİYORSUNUZ"
Suç işliyorsunuz, Suç!
Cumhuriyete karşı,
Millete karşı, devlete karşı, üniter yapımıza karşı,
Devlet geleneklerimize karşı suç üzerine suç işliyorsunuz.
Türk Milleti’nin Büyük Meclisi’ni de bu suça ortak etmeye kalkıyorsunuz.
Çünkü sizin ortaklık senedinizin özünde, Cumhuriyete ortaklık yok!
Orada bir suç ortaklığı var!
Şimdi bir komisyon daha seçiyorlar.
Kimisi sayısının 100 olmasını istiyor, kimisi 35 yada 40.
Meclis içinde paralel meclis kuruyorlar.
Komisyon üyelerini de TBMM’deki mevcut sandalye sayılarına göre belirleyip,
Cumhur koalisyonunun salt çoğunluğunda bir komisyon kurmak istiyorlar.
"CESARETİNİZ VARSA, MİLLETE SORUN"
Yapımcısı ve Yönetmeni Okyanus ötesinde olan,
Ortadoğuyu kan gölüne çeviren İsrail’in genişlemesine hizmet eden,
Senaryosu ve telif hakkı İmralı Canisine ait olan bu ihanet sürecinin,
Sadece figüranlığını yapanlar;
Ne istediklerini bilmedikleri gibi,
Ne sonuçlar doğuracağını da bilmiyorlar.
Bu konu,
İktidar ortaklarının oylamada kaldırmak
Ve millete sallamak dışında kullanmadıkları parmakların sayısına indirgenecek
Basit bir konu değildir.
Bu konu,
Büyük Türk Milleti’nin onayını gerektiren bir konudur.
Türk’ün rızasını gerektiren bir konudur.
Onun ne düşündüğünü merak ediyorsanız da,
Sandığı getirin ve sorun!
Bu ihanet projesini onaylıyor musunuz?
Canibaşı Apo’nun çözüm süreci projesini, iktidara ortaklığını, PKK ile devletin eşitlenmesini, onaylıyor musunuz?
Türkiye’nin çok kimlikli ve çok bölgeli bir federasyona dönüşmesini onaylıyor musunuz?
Hodri Meydan, Cesaretiniz varsa, millete sorun!
DERVİŞOĞLU'NDAN BAHÇELİ'YE TEPKİ
İktidar ortağı partinin genel başkanı teşkilatlarına talimat vermiş.
Demiş ki,
81 ili gezeceksiniz, terörsüz Türkiye projesini millete anlatacaksınız.
Buyur burdan yak.
Bu süreci ilk denedikleri yıllarda ortalığa saçılan akil adamlar gibi,
gidip bu zehirli aşın reklamını yapacaklar öyle mi?
Bakın size hatırlatayım.

O partinin genel başkanı 2013 yılında akil adamlar için ne demişti;
“"Başbakan Erdoğan, aziz milletimizin tümüyle karşı çıktığı ve reddettiği ihanet sürecini kabullendirebilmek için artistleri, dönekleri, bölücüleri, terörist stepnelerini, yandaşları, menfaatperestleri, fikirsizleri, vicdansızları ve batı beslemelerini aceleyle seferber etmiştir. 63 karanlık yüz, Türkiye'nin nasıl bölüneceğini, Türk milletinin etnik kamplara nasıl ayrılması gerektiğini, PKK'nın ne şekilde meşrulaştırılacağını ve milli devlet yapısının hangi yollarla çökertileceğini Türkiye genelinde hevesle anlatacaktır"
Ben demiyorum.
Öcalan meclise gelsin konuşsun diye yola çıkan diyor.
Süreç aynı süreç.
İhanet aynı ihanet.
Değişen nedir bilen var mı?
Dün yaşananlara ihanet diyenlerin,
Bugün bu ihanete ortak olacak kadar,
Fikri bir savrulmanın, zihni bir kırılmanın içine düşürülmesinin sebebi nedir?
"BUYUR ELİNİ TUTAN MI VAR?"
Buradan sayın Erdoğan’a da sesleniyorum;
Daha demokratik bir Türkiye, daha özgür bir Türkiye mi istiyorsunuz?
Buyur elini tutan mı var?
Bir parti genel başkanı olarak yaptığınız konuşmalara yapılan eleştirileri, Cumhurbaşkanı’na hakaret sayıp gazetecileri cezaevine gönderiyorsun.
Sudan sebeplerle açılmış bütün davaları geri çek.
Gazetecileri serbest bırak. Özgür medyanın önünü aç.
Elini tutan mı var?
Siyasi partilere operasyon çekiyorsun.
Genel Başkanları sırf sana karşı oldukları için cezaevine gönderiyorsun.
Oysa mevcut anayasa siyaset yapma hakkını güvence altına alıyor.
Ona riayet et, bu oyunlara bu zulme son ver. Siyasileri özgür bırak.
Elini tutan mı var?
Gençler itiraz ediyorlar, geleceklerinin hesabını soruyorlar.
Ülkelerinde gelecek hayalleri kurmak istiyorlar.
Gençleri azarlıyorsun, cezaevlerine gönderiyorsun.
Gösteri ve protesto da anayasal bir haktır.
Gençleri özgür bırak,
Elini tutan mı var?
Basın özgürlüğü, siyaset yapma hakkı, protesto hakkı anayasal güvence altındadır.
Sizin çiğnediğiniz Anayasa’nın güvencesi altındadır.
Sen olanı dahi uygulamıyorsun ama yeni anayasadan bahsediyorsun.
"PARLAMENTER DEMOKRATİK SİSTEME VAR MISIN?"
Biz koltuk hesabıyla konuşmuyoruz.
Bizim bütün hesabımız millet menfaatidir!
Türkiye bu cendereden, algı operasyonlarıyla değil,
Üretilen sahte gündemlerle değil, ben dedim oldu diyerek değil,
Adaletle çıkar, demokrasiyle çıkar, liyakatle çıkar.
Gel bu gerçeği kabul et.
Seni o makamlara taşıyan Cumhuriyetle kavga etmekten vazgeç.
Gel, “Türkiye’nin çıkışı parlamenter sistemdedir” de, ondan sonra bakarız.
Bunun dışında atılacak her adım beyhudedir.
Yaşadığımız bütün sorunların kaynağı olan bir akılla,
o sorunlardan kurtulmamız mümkün değildir.
Gel 'Bu sistem olmadı, parlementer sisteme dönüyoruz' de, yarın komisyon kurup üzerinde çalışmaya başlayalım.
Var mısın Recep Tayyip Erdoğan? Parlamenter demokratik sisteme var mısın? Yargının bağımsızlığını tesis etmeye varsan, hemen yarın çalışmaya başlayalım.
"MUHALEFET PARTİLERİNE SESLENİYORUM"
Buradan bütün muhalefet partilerine de sesleniyorum.
Bu işin ismine ambalajına aldanıp o komisyona katılmayın.
Tarih karşısında vebal altında kalırsınız.
Bu iktidarın, siyaseti istediği gibi dizayn etme hevesine alet olmayın.
Yaşadığımız sorunların sebebi olan bu oyunların figüranı olmayın.
Bu iktidarın samimiyetsizliğine defalarca tanıklık ettiniz.
Koltuk hesaplarına alet olmayın.
Türk milleti sizden, dertlerine derman olmanızı bekliyor.
Bu iktidarın oyununa gelerek, milletin derdine dert katmayın.
Daha önce de bu kürsüden
“Erken seçim diyerek, bunun iştahını kabartmayın” demiştim.
O iştahın memleketi nereye taşıyacağını görmüştüm.
Şimdi tekrar uyarıyorum,
Bu yalancı çobanların Türkiye’yi her seferinde götürdüğü yer bellidir.
O yer her seferinde cehennemin bir alt katıdır.
En son kata doğru bizi sürüklüyorlar.
Bu memleketin mahvına ortak olmayın.
Bu suça ortak olmayın!"