Eski Asbaşkan Hacısalihoğlu, Spor Müdürümüz Gökmen Özağcı ve muhabirimiz Özer Çalık'a konuştu.
Trabzonsporun eski asbaşkanı Hayrettin Hacısalihoğlu ile dünü, bugünü ve yarını konuştuk. Hacısalihoğlu, kulübün yönetim şekli, başkanın icraatları, transferler, takımın aldığı sonuçlar, hedefler, borçlar, kongre ve en önemlisi şike davası hakkında çarpıcı açıklamalar yaptı. Kendi döneminde yapmak istediği fakat yapamadığı projelerden bahseden Hacısalihoğlu yönetime de önemli uyarılarda bulundu. İşte Hacısalihoğlunun çarpıcı tespitleri ve açıklamaları:
Maloudanın olduğu yerde gençlerin esamesi okunmaz
Mustafa hoca Trabzonspor camiasının içinden gelen, Trabzonsporu tanıyan, Trabzonspor taraftarının, sevenlerinin de arzu ettiği, benimsediği bir hoca. Ancak burada önemli ayrım var. Ya takıma göre hoca bulunur ya hedefine ya da hocaya göre takım kurulur. Biz tersini yaptık. Önce hocayı aldık, sonra kendi kafamıza göre bir takım yaptık. Şayet Maloudalar, Bosingwalar alınarak bir takım oluşacaksa o zaman Mustafa hocayı zorda bırakmamak gerekirdi.
Mustafa hocayı şu an biz zorda bıraktık. Mustafa Akçay, oyuncu yetiştirmekle tanınan, bunda meziyeti ve başarısı olan bir hoca. Siz oraya Maloudayı getirince Abdulkadiri oynatamazsınız. Şimdi gençlere yer vermiyor diye suçlanıyor. Kusura bakmayın ama bu kadro varken ben de olsam, başka bir hoca da olsa, dünyanın en başarılı hocası da olsa tercihleri mutlaka ismi olan, kulübe maliyeti yüksek olan oyunculardan yana olur.
Transferin doğrusu, kulübün o günkü ekonomik şartları ve hedeflerine göre yapılan uygun oyuncu alımıdır. Bir dönem başarılı kabul edilen transfere başka dönem başarısız denilebilir. Doğru transfer nedir önce onu bilmek gerekir. Yönetim göreve gelmeden önce herkes biliyordu ki kulübün çok büyük bir borcu var, bu borçtan kurtulması lazım. Harcama yapmayacak, gelirleri ve yetiştireceği oyunculara katacağı değerle borçlarını kapatacaktı. Herkesin beklentisi bu şekildeydi.
Taraftarlar da başarıyı bu kadroda yetişecek oyuncuda arayacaktı. Buna göre hoca alınmışken birdenbire Malouda, sonra da Bosingwa alındı. Ve büyük sansasyonla Aykut transferi... Böyle olunca da hedef değişti, taraftarın da beklentisi değişti. Bir de santrafor alınırsa şampiyonluğun kesin adayı oluruz düşüncesi oluştu. Üç ay önce düşmesek diye bir durum vardı ortada. İki oyuncu alınmasıyla şampiyon olunsaydı Galatasaray, Fenerbahçe her zaman şampiyon olurlar. Büyük umutlar büyük hayal kırıklıkları yaratır.
Trabzonspor siyaset üstü bir kimliktir
Bazı sivri söylemleri var başkanın. Bunlara gerek yok. Ondan sonra bu sözlerin altında kalınıyor. Siyaseti sokmam diyor, ondan sonra siyaseti iliklerine kadar sokarım diyor. Kendi hayatınızda bunu yaparsınız ama bu kulübün faaliyetlerinde kendi düşüncelerinize göre karar verme hakkınız yok. Trabzonspor siyaset üstüdür, bu tespit edilmiştir. Trabzonda herkesin ortak değeridir. Her partiyi bünyesinde barındırır. Hiçbir partiliyi darıltmak lüksüne sahip değildir. Trabzonspor başkanı Trabzonsporun menfaatine de olsa hiçbir partiye açık beyanat ve destek veremez.
Yalnız kalırsın
Bu kulübün başkanı oluyorsanız geçmişiyle de geleceğiyle de bugünüyle de ilgili sorumluluğunuz, mesuliyetiniz, sahiplenme duygunuz olması gerekir. Gelecekle de sizle ilgili mutlaka bir şeyler söylenir. Hele bu tarz davranışlarla da mutlaka gelecekte bir şeyler söylenecektir. O zaman yalnız kalırsınız, o zaman şikayetçi olursunuz. Ben ne bu yönetime karşıyım ne de bu yönetimi savunuyorum. Yanlışına yanlış, doğrusuna doğru... Bu, tüm yönetimler için geçerli. Kim kulübe doğru bir şey yapıyorsa onları savunuyoruz. Haksızlık yapılıyorsa onlara karşı çıkıyoruz. Kim zararına bir iş yapıyorsa, şahsi egosuyla insanları kırıyorsa ona da karşı oluyoruz.
Bu yönetimi destekledim
Bana hep denen şudur: İşte bu yönetimi sen destekledin. Evet destekledim. İyi yapsın diye destekledim. İyi yaptıklarında yine destekliyorum. Kötü yaptıklarında tenkit ediyorum. Ben bırakın böyle desteklediğim yönetimin yanlışını üstlenmeyi, kendi içinde olduğum yönetimin yanlışını üstlenmedim ki başkasınınkini üstleneyim. Böyle saçma bir şey olur mu? Kendi içinde olduğum yönetimin yanlışında ayrıldım, sonra da istifa ettim. Kaldı ki o yönetimi de ben oluşturdum.
Beş başkan adayının birbirinden farkı yoktu
Ben aday olan 5 kişiyle kongreden önce birkaç kez konuştum. Bu kulübün borcu şu kadar, hedefleriniz neler, takımla ilgili ne düşünüyorsunuz diye sordum. Hepsi bakacağız, halledeceğiz gibi yuvarlak laflarla geçiştirdi. Bugünkü tablo kötüyse bu sürpriz değil ki. Zaten öyle olmasa görevde olan yönetim devam ederdi. Kimse de onlardan kongre yapmasını istemezdi. Göreve talip olan hiçbir başkan adayı bu işin üstesinden gelecek bir hazırlıkta ve güçte değildi. Bunlar arasından bir tanesi kazandı. Öbürü gelse de hiçbir şey fark etmezdi.
Borç iyi bir yönetimin önünü kesmiştir
Bu işi daha iyi yapacak insanlara cesaret vermeyecek bir ortam hazırlandı. Bu, geçmiş yönetimin kabahatidir. Geçmiş yönetim öyle bir tablo ortaya çıkardı ki bu işi daha iyi yapabilecek, daha iyi ekip oluşturabilecek kişiler bu borç karşısında cesaret etmedi. Talip olanlar da durumu iyi değerlendirmedi ve incelemedi. Bir bakalım girelim dendi ve bugünkü duruma gelindi.
Yardımlar borç hanesine mi yoksa bağış hanesine mi yazılıyor?
Yapılan transferler planlanan hadiseler değildi. Ancak bunlarla bu döneme kadar geçiştirildi. Şimdi ne olacak, bundan sonrası çok daha önemli. Yapılan yardımlar ilelebet sürecek mi? Yapılan yardımlar oyuncuların bedelinin bir kısmı mıdır? Bu yapılan yardımlar kulüpte borç hanesine yazılarak mı borç artırılıyor yoksa bağış hanesine karşılıksız mı veriliyor? Bunlar açıklanmalıdır.
Değerleri yok sayamazsınız
Geçmişteki değerler bir defa hiçbir şekilde küçültülmemeli, kırılmamalı. Trabzonsporda görev yapan insanları dargın ayırmamalı. Bunlar temel kural. Trabzonsporun herkesle çalışma mecburiyeti yok ama hiç kimseyi kırmamak mecburiyeti var. Çünkü bu ortak bir değerdir. Ünal hoca ile çalışmayabilirsiniz. Ama Ünal hocayı küstürecek, kıracak, bundan sonra Trabzonspora darıltacak bir beyanat ve davranışınız olamaz. Bunu yaparsan yarın da senin için yaparlar.
Ünal Karaman yönetim tarafından gönderilmiş veya istifa ettirilmiş olsa da bunu kamuoyu ile paylaşmak kulübe yalnızca zarar verir, insanları kırar, Ünalı sevenleri kulübe küstürür, birlikteliği baltalar. Sonuç olarak hiçbir faydası olmaz. O koltukta oturanların sorumlulukları, mesuliyetleri vardır. Camiayı toparlamak gibi zorunlulukları vardır.
Maloudanın görevi geri hizmet
Malouda yanlış transfer mi hayır, iyi bir oyuncu ancak birtakım eksiklikleri var. Uzun süre oynamamış, maç performansı düşük. Çok büyük takımlarda görev yapmış, bedeller almış, dünya yıldızı olmuş. Trabzonspordaki görev onun için bir nevi geri hizmet. Eski heyecanını yakalaması, sağlığına tekrar kavuşması lazım. Bunu takımdaki bir uyum sorunu yaşamadan, denge sorunu yaşatmadan geçiştirmek lazım. Maloudayı mutlu ederken takımdaki diğer oyuncular mutsuz oluyorsa onun yapacağı katkıdan daha çok zararı olur.
Bitmedi
Devamı haftaya
■ Kupa Başbakanda...
■ Beni hainlikle suçladılar
■ Projelerim yarım kaldı
■ Tff yönetimi talimatla çalışıyor
■ Ben olsam hemen kongre yaparım
■ Borsa işini uzmanlara bırakmak gerek
■ Benim asbaşkanlığımda başkaları transfere karışsa görevi bırakırdım