Trabzonspor'da teknik direktörlük yapmak mı? Trabzonspor'da futbol oynamak mı? Trabzonspor'da yönetici olmak mı? Zor dostum zor.

Hatta Trabzonspor hakkında eleştirel yazı yazmak da "Zor dostum zor".

Şimdi sözü uzatmadan BJK'ye 2-0 yenildiğimiz maçta bazılarının kendine göre "Kırılma noktası" olarak kabul ettiği Cardozo ve Sefa değişimini ele alalım. Bazı arkadaşlara göre (ki buna bazı taraftarlar da dahil) Cardozo oyundan alınamamalı idi, zira "BJK savunması ondan çekiniyor ve oyundan alınınca Trabzonspor üzerine BJK savunması dahil yıkılıverdi" deniyor. Bendeniz de maç yazımda belirttiğim gibi, ki bazı arkadaşlarımdan bana katılanlar da oldu "Cardozo oyundan fizik olarak düştü, BJK savunması üzerimize gelmeye başladı, o savunma üzerine birilerinin bindirmesi gerekirdi. Muhammet bu konuda tek kaldı, mücadele edebilecek tek adam Sefa gözüktü, Hami de bu mantığa göre bu değişikliği yaptı." Bana göre de doğru yaptı. Şimdi burada futbolun bir cilvesi vardır.

Bunu da ancak oynayan ve bu mesleğe emek verenler bilir. Eğer yaptığınız tadilattan sonra şöyle veya böyle siz bir şekilde gol bulup, sahadan galip ayrılırsanız, yaptığınız tadilat yanlış da olsa taktir ve onay alır. Fakat top sizin fileleri havalandırır da sahadan hak etmemiş olsanız da mağlup ayrılmanız halinde ise doğru yaptığınız tadilat eğri olarak kabul görür. İşte futbolun nankörlüğü, topun yuvarlak oluşu bu yüzdendir. Ne yapalım ki top Trabzonspor'u sevmedi. “Sevmedi” derken, 65. dakikadan sonra Trabzonspor'un oyundan düşüşünü örtmek asla bendenize yakışmaz. Fakat sebeplerinin tribünden gözüktüğü kadar basit olmadığını da ifade etmek isterim. Sonuçta BJK hak ettiği bir sonucu almıştır. Nasıl ki ilk maçta 3-0’lık sonucu biz hak etmiştik. Artık olan oldu, geleceğe bakılacak.

HAMİ'NİN KADRO TERCİHLERİ

Elbette bizler Trabzon’un tüm değerlerine, Hami dahil (tüm eleştirilerimize rağmen) sahip çıkmak için var gücümüzle, gayret sarf ederken; kendisine, Trabzonspor’da bazı gençlerin de kazanılması yönünde olağanüstü destek verdik. Tabii ki kendi rüştünü ispat gayretlerini taktirle ve anlayışla da kabul ederken, Sadi Tekelioğlu'nun yıllardır alt yapıda emekle yetiştirdiği altı-yedi maçlık kısa bir teknik direktörlüğü döneminde geçirdiği başarılı evreye bir de dört adet (ki biri de kaleci) olmak üzere kazandırdığı oyuncuların önünü keser görüntü vermesi ise üzücüdür.

En azından ortalıkta dolaşan şayialar ve uygulama bunu gösteriyordu. Buna son maçta kendisinin de taktir edildiği, Konya maçında sahaya sürdüğü Sadi Hoca'nın desteği ile Bafra'dan 20 top hikâyesi ile alınan Ramazan’ı da ekleyelim. Hami evladımız bu oyuncularla arasında soğuk duvarlar örmüş(!), onların çalışmaları ve oynamaları konusunda onlardan uzaklaşmış veya uzak duruyor(!) gibi dedikodular ve uygulamalar bizi üzüyor.

Umarız ki bu şayialar ve görüntü yanlış ve yalan olsun. İsteriz ki, müteakip maçlarda bu gençlerin kazanılması için gayret göstersin. Zira kendisi de bu takıma bu süreçlerde kazandırılmış, ‘ona gösterilen anlayışı, o da yeni gençlere gösterir’ diye düşünüyorum. Şu an için de Hami'nin bu yıl görevinin tartışılmasının takıma hiç bir fayda getirmeyeceğini de belirtmeyi uygun buluyorum...