Hemen başında söylemek isterim ki bu maçın kaderini Ersun hocanın yapmış olduğu yanlış hamle belirlemiştir. Bu tür maçlardır ki takımları takım yapan, takım birlikteliğini üst seviyeye çıkartan koca bir sezonun öncesinden katkı yönünde rakiplerine mesaj verir.

İlk yarıya bakıldığında şu bir gerçek ki, iki takım da pozisyon üretmekte futbol adına sahaya bir şey yansıtamadı. Sadece iki takımın da skorer oyuncularının bireysel hareketleri gözlendi. Trabzonspor yerlerde sürünen Fenerbahçe’yi böyle bir daha nerde yakalayabilir?

Bu arada ‘Yazık! Türk futboluna yazık!' İki takım da yaşları 30 ile 35 arasındaki, Avrupa’nın hurda diye bıraktığı futbolcuları büyük paralarla transfer etmişler. İşte iki büyük takımın sahadaki durumlarına bakıldığında ikisi de denk ayarda, futbol adına kendi takımlarına katkı adına, sahaya bir şey yansıtamasalar da Trabzonspor Fenerbahçe’den daha önde görünen takımdı.

Burak oyundan çıkana kadar Trabzonspor bu oyuncuyla beraber ilerde topu tutan ve de rakibi oyuna çıkartmayan takımdı. İlk yarıda Yusuf Yazıcı’yı gerçek futbolunun çok uzağında görmemize rağmen Trabzonspor bir adım da olsa pas yüzdesi yüksek takımdı. İşte ne olduysa o anda oldu ki yine Ersun Yanal’ın alıştığımız hamlesiyle kulübesinde Rodallega dururken sürekli kendi alanını boşaltarak sağa sola deplase olan N’Doye ile Fenerbahçe’nin defansı ve orta sahası daha hızlı gelmeye başlayınca ilerde de N’Doye de topu tutamayınca yenecek olduğumuz Fenerbahçe’ye bir puanı kaptırdık.

Trabzonspor son dakikada gördüğü baskıyı dağıtamayınca penaltıyla birlikte defansın da dengeleri bozuldu. Sonucunda yürüyen Fenerbahçe dört tane tane pozisyon bulsa da bu pozisyonları kullanamayınca bir puana razı takım Trabzonspor oldu.

Futbolda her şey var bunu biliriz. Lakin kenardan bir hamlenin yanlış olması bu dişliyi bozar ki Trabzonspor’un ayarlarıyla oynarsak ileride çok daha böyle maçların handikabını yaşarız. Yani Kanarya elimizden kaçmışsa yine sözümdeyim Ersun hocanın yanlış hamlesindendir.