Bir tarafta Süper Lig’de iyi bir çıkış yakalayan Kasımpaşa, diğer yanda paraşütü bir türlü açılmayan ve hızla yere çakılan Rizespor... Gözlerim kapalı izliyorum Rizespor’un Kasımpaşa kupa maçını. Bu sezon gözlerim açık izledim de ne oldu? Üç aşağı beş yukarı hangi futbolcunun hangi pozisyonda ne yapacağını daha doğrusu ne yapamayacağını ezberledim artık. Kalede kim oynasa oynasın beni artık şaşırtmıyor. Al yerlisini vur Afrikalı siyahi eldivene!

Sağ bekte bu sezon kim oynarsa oynasın "devre mülk" gibi. Biri çıkıyor, diğeri o bölgeyi dolduruyor. Ha bir de komşusunu kaçamak olarak o bölgeye yerleştiriyor. Son Kayseri maçında Ahmet İlhan örneğinde olduğu gibi. O da bir güzel evin altını üstünü getiriyor, ev sahibine maç sonunda pahalı bir fatura bırakıyor. Göbekte oynayanları yazmama veya dediğim gibi gözlerim kapalı izlemeye bile gerek yok. Sezon başı o bölgede “baba” bir stoper alacağız diyenlere selam olsun. Babayı gördük! Her türlü golü kalelerinde görüyorlar. Yerden, havadan, duran toptan, durmayan toptan, yetmedi kontrataktan... Sol kanat iki sezondur Rize’nin plakasına teslim.

Iraklı İsmael’e verilen şans altyapıdan bir oyuncuya verilse elli defa kendini geliştirirdi. Hani burası çocuk yuvası değildi! Boş topu ortalayamayan, ortaladığı topu direkt kaleciye veya rakip stopere nişanlayan, adam tutmasından haberi olmayan gelişime açık Iraklı! Iraklı oyuncular Rize’yi çiftlik yaptı. Sabaha kadar bitmiş şampuana su katarak kaydırak yapmakla bu işler gelişmez.. Gözlerim kapalı geçeyim orta sahaya. Petrucci denilen adam çok arandı mı? Hani sahada bir duruşu vardı? Bu kadar vasıfsız bir topçu Salarha Filizçayspor’da bile kadroya zor girer.

Buna Robin ve Saadane’yi de ekleyelim. Türkiye ligi temasa dayalı sert bir lig. Bu ligde yabancı oyuncu transfer yapacaksan yumuşak liglerden topçu almayacaksın. Sezon başı İsviçre ligi orta sıra takımlarından aldığın Jantscher, devre arası Avusturya liginden gelen Edomwonyi. Buna bir de geçen sezon Polonya liginden aldığın Tuszynski ve gönderdiğin Gürcü Nika’yı ekle. Bu üç lig Avrupa’nın en yumuşak ligi. Son aldığın Edomwonyi, Avusturya liginde 15 maçta 3 gol attı. Yumuşak bir ligde 3 gol... Türkiye’ye transfer ediyorsun, bu kadar bire bir temas liginde bu adam sana gol değil, sadece kaçırdıkları saç baş yoldurur. Kasımpaşa kupa maçı aslında bizim adımıza sezonun kısa bir özeti. Koş, mücadele et... Tabi bir yere kadar. Senin işin zaten koşmak ve mücadele etmek.

Burada önemli olan yıllardır haykırdığımız beyin meselesi. Fişi çekecek, ara pasını verecek, en önemlisi kelleyi alacak kaliteli ayak sayısı ve takım olmak. Kadro mühendisliği böyle bir şey. Hayatta önemli olan, kötü tecrübeden ders almak. Yönetim bunca kötü tecrübeden sonra ders almıyor, her sezon bu camiaya ıstırap çektiriyorsa statta maç sonu çalan fon müziğinin sesini açarak devreye sokuyorum; “Sana da Güle Güle!”