Mustafa Oruçoğlu: "Mehmet Ali Yılmaz asil bir başkandı"
Yayın Tarihi: 14.07.2022 - 12:22 | Güncelleme Tarihi: 14.07.2022 - 12:20
Trabzonspor’un 1983-84 sezonundaki şampiyon kadrosunda yer alan 61 yaşındaki Mustafa Oruçoğlu Karadeniz’e konuştu, ‘ONURSAL BAŞKAN’A övgüler yağdırdı.
Futbola İstanbul Feriköy’de başladım. Ailem futbolcu olacağıma inanıyordu. Abim o yıllar Trabzon’un sayılı iş adamlarından biriydi. Apar topar beni Trabzon’a getirtti. 15-16 yaşındaydım. Hiç unutmuyorum o yaşta beni direkt A takım soyunma odasına götürdüler. 79 senesiydi. 1 hafta A takımla antrenmana çıktım. O sene de şampiyon olduk zaten. Teknik Direktörümüz Özkan Sümer’di.
Heyecan vardı bende. Ama o zaman küçük olmama rağmen kendime çok inanıyordum. Özkan hoca ‘seni biraz geliştirelim’ dedi ve beni Alt yapıya gönderdi. Ömer Uzun ile alt yapıda çalıştık 3 yıl. Ama hep A takımla iç içeydim. Devamlı kamplara giderdik. Büyüklerimize hep saygı duyardık. Ben Trabzon çocuğuyum. Orada doğdum. Hiç yadırgamadım İstanbul’dan oraya gitmeyi. Hemen kaynaştım. Azmettik. Orta sahanın yanı sıra stoper ve sağ bek de oynuyordum. Daha sonra Erzurumspor’a gittim. Tekrar Trabzonspor’a önemli bir yıldız gibi geri döndüm. 83 yılıydı. Başkanımız da Mehmet Ali Yılmaz’dı. O yıl Ali Kemal, Osman Denizci, Dobi Hasan ve Küçük Hasan ile birlikte transfer edilmiştim. Ahmet Suat hoca beni istemişti o zaman. 1 sene öncesi Trabzonspor ilk yarıdaki maçlarının hepsini dışarıda oynadı. İkinci yarı tüm maçlarını içerde oynamasına rağmen şampiyon olamadı.
.jpg)
YENİ Başkan Mehmet Ali Yılmaz, Ahmet Suat’a ‘Sana yetki veriyorum. Türkiye’den ve Avrupa’dan istediğin oyuncuyu transfer edeceğim’ dedi. ‘İstediğini al’. Alınan oyunculardan biri de bendim. O sezon 15 takım beni transfer etmek istemişti. Mehmet Ali Yılmaz, Erzurumspor’a O zamanın parası 10 milyona yakın bir para ödedi. Mehmet Ali Yılmaz çok asil bir başkandı. Heybetli bir yapısı vardı. F.Bahçe maçını unutmuyorum. Burada onları 1-0 yendik. Puan olarak öne geçtik. Liderliğe yükseldik. Maç sonrası Mehmet Ali Yılmaz bizi önce Tuzla’ya balık yemeye götürdü. Sonra Çakıl Gazinosu’na. Sahnenin ön önündeydik takım olarak. O sezon o rüzgârla da şampiyon olduk. Mehmet Ali Yılmaz teknik anlamda bizimle bir şey konuşmazdı. Birebir uzun uzadıya da konuşmazdı. Soyunma odasına bazen girerdi. ‘Başarılar çocuklar’ derdi. Galibiyet primini söyler ve çıkardı. O, başka bir misyona sahip bir insandı. Daha dik, sert ve duruşu olan bir başkandı. Herkes çekinirdi kendisinden. O zaman çok gençti. 33-34 yaşındaydı. Ama vizyonu geniş bir insandı. Bilinen tanınan bir adamdı. Antrenman yapmaya saha bulamıyorduk. Her yıl karayollarının altına gidiyor orada toprak sahada antrenman yapıyorduk. Mehmet Ali Yılmaz başkan olduktan sonra tesisleri yaptı. Açılışı muhteşemdi. Harika tesisler yaptı bize o yıllar için. Gerçekten helal olsun. Gelir gelmez tesislerin temelini attı. O tesisi yapmak o yıllar için müthiş bir vizyondu.
DİYARBAKIRSPOR'A KİRALIK GİTTİM
İLK Trabzonspor formasını Bursaspor maçında giydim. 0-0 bitti. Unutamadığım maç ise Bolu’daki kupa maçı. Ben de bir gazete kupürü var. Saklıyorum. O gün Turgay abi sakattı. Ben oynadım sağ bek. Yendik. Boluspor’u eledik. Ertesi gün gazetede şöyle bir başlık vardı. Bir yıldız daha doğuyor. Beni sahanın yıldızı seçti gazete. ‘Bu yıldızları Trabzonspor nereden buluyor’ diye yazmıştı aynı gazete.
Sonra Diyarbakırspor’a kiralık gittim. Orada yarım sezon oynadım. Sonra yine döndüm Trabzon’a. Ama sezon sonu Trabzonspor’dan ayrılma noktasına geldim. Beşiktaş ile görüşmeye gittim. Süleyman Seba başkandı. Masanın başında oturuyor. Etrafında 20 tane yönetici var. Zekeriya Alp Genel kaptandı. Seba, dedi ki ‘Ben bonservis parası ödemem sana. Bonservisini al gel, bu iş tamamdır’. Ben de oradan çıktım. Mehmet Ali Yılmaz başkan ile görüşmeye gittim Güneş Gazetesi’ne. 5. kata çıktım. Hatta o gün iki üç tane de yönetici vardı odada. Dedim ki ‘Başkanım, ben Süleyman Seba ile görüşme yaptım. Ve anlaştım. Ama onun bir şartı var bana. Bonservis parası ödeyemem diyor. Eğer siz bana bu yolu açarsanız gideceğim. Bana dedi ki ‘Beşiktaş’a mı gideceksin? Süleyman abiyle mi görüştün?’. Evet dedim. ‘Tamam’ dedi. ‘Seni veriyorum Beşiktaş’a’. Ben orada yöneticilerin yanında bu konuyu çözdüm. Ardından Trabzon’a döndüm.
.jpg)
SÜLEYMAN SEBA İLE ANLAŞTIM AMA...
BEN Beşiktaş’a gideceğim diye antrenmana çıkmamıştım. Beşiktaş işi son dakikada bozuldu ancak sonradan öğrendim ki, Trabzon’daki bazı yöneticiler Mehmet Ali Yılmaz Başkan’ın haberi olmadan beni başka takıma göndermeye çalışıyorlardı. Yahu dedim biz şöyle böyle konuştuk. Beşiktaş’a gidiyorum. Dediler ki başkan bize öyle bir şey söylemedi. Dedim ki nasıl söylemedi? Sizin yanınızda konuştuk ya. İnkar ettiler. Allah şahit. Ben sonraki günler Süleyman Seba’yı aradım. Başkanım böyle böyle. Siz Mehmet Ali Yılmaz’a ulaşırsanız konuyu çözelim. İş bir hayli uzadı. Transferin bitmesine 2 gün vardı. M. Ali Yılmaz’a ulaşamadık. Süleyman Seba da ulaşamadı. Yahu canım evladım dedi bana, ben M. Ali Yılmaz’a ulaşamıyorum. Transferin son saatleri bir telefon geldi bana. Dediler ki tesislere gelsene. Tesislere gittim. 5 tane Diyarbakır plakalı araba. Bütün yöneticilerin hepsi orada. Diyarbakırlı yöneticiler. Faruk Özak genel kaptandı. Şimdi daha iyi anlıyorum. İşi tezgahlamışlar. Beni Diyarbakır’a satacaklar. Üç kuruş para alacaklar ondan sonra da başkana da ‘bak sattık, bu adamdan şu kadar para kazandık’ diyeceklerdi. O dönem Trabzonspor İstanbul’dan yönetiliyordu ve para da buradan gidiyordu. Trabzon’da para yoktu. Başkan parayı gönderiyor, onlar da oradan işleri yürütüyorlardı. Diyarbakırlı yöneticileri görünce hayırdır ya dedim. Ne işiniz var burada? Dediler ki seni almaya geldik. Beşiktaş olmayınca otomatikman Trabzon’da kalacaktım. Ben gitmeyeceğim dedim. Faruk abi dedi ki ‘Oğlum adamlar gelmiş. Bir görüş, ayıp olmasın’. Geçtik arka odaya. Adamlar bana bayağı bir ücret teklif etti. Düşünmem gereken bir noktaya geldik. Dedim ki bana birkaç saat süre verin. Eve gittim. Annem ve babamla konuştum. İyi para da veriyorlar. Babam dedi ki, ‘Şehirde ikinci adam olacağına, köyde birinci adam ol’. Onun bu sözleri sonrası ‘anne’ dedim. ‘Çantamı hazırla’. Öyle gittim Diyarbakır’a. Orada 6 yıl oynadım. Futbolu bıraktım ama sporu hiç bırakmadım. Yurt içi ve yurt dışı bir çok maratonda koşmaya başladım. Halen daha koşuyorum. Bunun yanında Kadıköy’de yaşamama rağmen her sezon kombine alıyor ve mümkün oldukça Trabzon’a maçlara gidiyorum.
Röportaj: BEHRAM KILIÇ
Muhabir/Editör:Erol Taşkın