Bizler Trabzonsporlular olarak Türk futbolunda ne savaşı ne de zorbalığı kabul ederiz. Bizlerin yolu tüm taraftarların arasındaki kardeşliğe gitmektir ki; Onursal Başkanımız Sayın Mehmet Ali Yılmaz’ın da işaret ettiği gibi, “Trabzonspor her isteyenin, istediğini yapacak olduğu bir kulüp değildir” sözünden hareketle GS maçının ardından geçmişte yaşanan bir gerçeği de unutmayalım.

2011 yılının UEFA’sı FİFA’sı, Türk mahkemeleri, “Şikedir, şikedir” diye göçmen kuşlara dahi haber verirken, konuya müdahil olan şahıslar da cezaevlerine konurken, bir yılın emeği şampiyonluk elimizden giderken, Sadri Şener yönetimi neden anında itiraz etmeden haklı davamızın dilekçesinin yasal süresini geciktirip, yedi ay sonra dava açma yoluna gittiler, hala anlamış değilim.

Ne olacaktı, kulüp mü kapanacaktı? Ne olacaktı, ağır para cezası mı alacaktık? İşte o zaman bu süreci yanlış yürütürsen, dik duramazsan, o gün yaşadıklarımızın resmi şimdiki GS maçıdır. Ki; yine yanlışa düşmeden, aynı hatayı yapmayalım Sayın Usta... Şampiyonluğumuz giderken Spor Bakanımız Faruk Özak’ın o günlerde ağzından TS adına bir tek söz duymamışsak, hatta bu konu hakkında bir yorumu dahi yokken; bilemem kendi dünyasının korkuları mıydı neydi, Trabzonspor’u 90 derece yalnız bıraktığı halde, bugün yapılan Divan Kurulu’nun toplantısına kader arkadaşları ile gelmişse; bu da bir gelişmedir ki, sizler yönetim olarak bu toplantının sonuç bildirgesini resmi siteden yayınlayacaksınız.

Divan’ın şu an sekreteryası yoktur. TS tarafından bilgilendirme yapılmış ise her kesime haber verilmesi lazımdır. Oysa yüzde 60’ının haberi yoktur. Böylesine nazik bu günlerde her görüşün önemi vardır da, sizler böylesine önemli bir toplantıyı nasıl es geçersiniz, anlamış değilim. Türk futbolunda ‘dış dinamik’ denilen bir şey her zaman vardır. Bu dinamikler federasyonu yıkarlar, boyarlar, asarlar, keserler. Yeniden dizayn ederlerken tüm Anadolu takımları onların yüzünden marabalığın yükünü çekmekten “İllallah” derlerdi. Spor Bakanı Mehmet Ali Yılmaz’ın şahsi gayretleri sonucu ‘Özerk Futbol Yasası’ yürürlüğe girerken, Türk futbolunu rahatlatan önemli bir hamleydi. Ki; o, bu yasayı tek başına yapmanın cesaretini tüm ülkeye işte o dış dinamiklere göstermişti.

Geçmişte ‘iç dinamikler’ derken, bunlar BJK, GS, FB’li değil miydiler de şimdi artık iç dinamikler; halktır, Trabzonspor’a gönül verenlerdir, taraftarlardır. Bu yasanın da kazanımı bu değil midir? Şimdi yaşadığımız bu olumsuzluğu tüm takımlar adına kazanıma çevirme sansımız varken; demem o ki, geçmişte Sadri Başkan’a ‘şunu yapma, bunu yapmayın’ telkinleri ile ‘yok kulüp zarar görür’ diye görüş bildiren Federasyon temsilcileri gibi size önce kim gelirse; inan ki Trabzonspor’un düşmanı odur...

Bu Takım Osmanlıspor maçını oynayacaktır. Yenilmiş hiç te önemli değildir. Takım sahaya çıkar, hakem başlama düdüğünü çalar, hiç bir Trabzonlu futbolcu kıpırdamaz, rakip gider golü atar. İşte bu hiç onurlu Japon insanı görmemiş, hala pişkinlikle makamlarından, koltuklarından vazgeçmeyenlere verilmiş en güzel cevaptır. Ki tüm Türk spor kamuoyu Trabzonspor’un yapacak olduğu hamlenin yanında olduklarını, nerde olduğu bilinmeyen, maçı izlemeyen, “Hiç bir olayı görmedim” diyen Mustafa Denizli’nin dışında GS camiası bile bu utanç dolu rezilliği yaşarken, bilmeni isterim ki bu olaya maruz kalan takım FB, GS ya da BJK olsaydı, federasyonun yerle bir olmasını bir yana bırakın, hiç bir kurul üyesi İstanbul’da yaşamazdı Şimdi ne olacak?

Hakem belli dönem dinlendirilecek, konuşulan sözler havada kalacak. Peki ya Trabzonspor’un yaşadığı, alet edildiği, hunharca gaspın bedelini kim ödeyecek? Devletin Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş “Böyle bir maçı ömrüm boyunca ne gördüm ne de izledim” diyorsa, Federasyon da ‘aynı tas aynı hamam’da diretiyorsa, gereği istifalarıdır. Ki “Yok, etmeyiz” de çakılmışlarsa, Trabzonspor’u Süper Lig’de dondurup, yollarına iz bırakmadan devam etsinler. Vekillerimiz vardır; dinledik, oy verdik, Meclis’e gönderdik. Orası hür iradenin olduğu, tecelli edildiği yerse eğer, çıkın arkadaşlar bu haksızlığı haykırın. Hepinizin boynunu Trabzonspor atkısı süslemiyor muydu...?