A+ A-
Yorum
10

Çağın çocukları meslek mi öğrenmeli, beceri mi kazanmalı?

Yayın Tarihi: 22.04.2025 - 13:24
Yapay zeka ve otomasyon, geleceğin iş dünyasını yeniden şekillendiriyor. Eğitimciler, çocukların mesleklere göre değil, değişen dünyaya hazırlıklı bireyler olarak yetiştirilmesi gerektiğini söylüyor.
Kaynak:TRT HABER

Bugün okula başlayan bir çocuk, yetişkin olduğunda hangi mesleklerle karşılaşacak? Bu sorunun kesin bir cevabı yok. Yapay zeka, otomasyon ve teknolojideki hızlı gelişmeler, geleneksel meslek tanımlarını değiştiriyor; hatta birçoğunu ortadan kaldırmaya başlıyor. Artık eğitimciler, çocukların belirli mesleklere değil, değişen dünyaya hazırlanması gerektiğini vurguluyor.

Son yıllarda yapılan uluslararası çalışmalar da bu değişimi destekliyor. OECD'nin 2024 raporuna göre, 2035'e kadar var olan işlerin yaklaşık yüzde 40'ı otomasyondan etkilenecek. ABD'de küresel ekonomi ve iş gücü trendlerini analiz eden McKinsey Global Institute'un 2023 verileri ise, bireylerin teknik becerilerden çok, "düşünme, karar verme ve iletişim" gibi sosyal-bilişsel becerilere sahip olmasının iş dünyasında daha önemli hale geldiğini ortaya koyuyor.

Peki, yeni kuşaklar bu değişime nasıl hazırlanacak? Hangi beceriler geleceğin dünyasında ön plana çıkacak? Bu soruları Eğitim Bilimleri Uzmanı Dr. Ömer Akar ile konuştuk.

Eğitim kurumları bugünün risklerini yönetebilmek için öğrenme-öğretme yaklaşımını değiştirmeli. Ezberci yöntemlerden uzaklaşıp, problem çözmeye, sorgulamaya ve derin öğrenmeye odaklanmalıyız.


Eğitim Bilimleri Uzmanı Dr. Ömer Akar


"Eğitim sisteminin artık bilgi değil, beceri temelli olması gerekiyor"


Geleceğin dünyasında hangi bilgi ya da mesleklerin geçerli olacağı belirsiz. Bu nedenle çocukların belirli kalıplar yerine değişime uyum sağlayacak becerilerle donatılması gerekiyor. Eğitim Bilimleri Uzmanı Ömer Akar, bu becerileri beş ana başlık altında topluyor:

Fiziksel beceriler (motor, mekanik, teknik)

Temel bilişsel beceriler (okuryazarlık, aritmetik, veri işleme)

Yüksek bilişsel beceriler (eleştirel düşünme, problem çözme, yaratıcılık)

Sosyal ve duygusal beceriler (uyum, iletişim, liderlik, empati)

Teknolojik beceriler (programlama, veri analizi)

Ömer Akar, son yıllarda Türkiye'de eğitimde beceri odaklı yaklaşımların dikkat çekici bir ivme kazandığını anlatıyor. Yeni projeler, müfredat düzenlemeleri ve mesleki eğitim programları bu dönüşümün somut adımlarını oluşturuyor. Akar, bu alandaki gelişmeleri şöyle değerlendiriyor:

"Türkiye'de eğitim sistemi, geleneksel meslek eğitimi anlayışından beceri odaklı bir modele doğru dönüşüyor. Bakanlığın 'Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli' gibi projeleri, sadeleşen müfredatla derinleşmiş öğrenmeyi hedefliyor. Bu yeni model, öğrencilerin değişen dünya koşullarına uyum sağlayabilecek esnek bir yapıya sahip olmalarını amaçlıyor. Mesleki eğitimde yenilenebilir enerji, lojistik, bilişim gibi alanlara yönelik programlar geliştiriliyor."

"Eğitimde ezberin yeri kalmadı"


Yapay zekanın yaygınlaşmasıyla birlikte, çocukların düşünme biçimi de değişiyor. Bilgiye ulaşmak kolaylaştıkça, onu analiz edebilme ve eleştirebilme yeteneği daha da önem kazanıyor. Akar’a göre bu noktada okulların yaklaşımını yeniden tasarlaması gerekiyor:

"Eğitim kurumları bugünün risklerini yönetebilmek için öğrenme-öğretme yaklaşımını değiştirmeli. Ezberci yöntemlerden uzaklaşıp, problem çözmeye, sorgulamaya ve derin öğrenmeye odaklanmalıyız. Yapay zekayı bir araç olarak kullanmalı; öğretmenleri ise bilgi aktaran değil, rehberlik eden bireyler olarak yeniden konumlandırmalıyız."


Teknolojiyi tüketmek değil, üretmek önemli


Pek çok uzman gibi Ömer Akar da gelecekte sadece teknolojiyi kullanan değil, onu yönlendiren bireylerin öne çıkacağını düşünüyor. Bilginin geçici, becerinin ise kalıcı olduğunu vurguluyor:

"Teknolojiyi kullanmak elbette önemli ama uzun vadede onu üreten bireyler topluma yenilik kazandırır. Bilgi güncellenir, değişir. Ama beceriler –özellikle öğrenmeyi öğrenme becerisi– kalıcıdır. Bu nedenle eğitim sistemi, hem teknolojiyi kullanan hem de üreten bireyler yetiştirmeli."

"Geleneği tekrar eden değil, geleceğe uyum sağlayan bireyler yetiştirmeliyiz"
Aileler ve eğitim kurumları, çocukları geleceğe hazırlarken iyi niyetli ama yıpratıcı bazı alışkanlıklarını sürdürüyor olabilir. Akar, bu noktada farkındalık yaratmanın önemli olduğunu söylüyor ve ailelerin en sık yaptığı hataları şöyle sıralıyor:

- Ezberci yöntemlere bağlılık

- Tek doğruya odaklanmak

- Akademik başarıyı tek hedef haline getirmek

- Değişen dünyayı görmemek

- Risk almaktan kaçmak

- İletişim ve iş birliği becerilerini ihmal etmek

- Teknolojiyi tehdit gibi görmek

- Çocukların taleplerine duyarsız kalmak

Çocukların geleceğe dair endişelerini azaltmak için, belirsizliğin hayatın doğal bir parçası olduğunu göstermek gerekiyor. Akar bu konuda ailelere yöneltilen soruları farklılaştırmayı öneriyor:

"Değişimin doğal olduğunu çocuklara anlatmalı, merak duygularını beslemeli ve onlara güven aşılamalıyız. 'Hangi meslek?' yerine 'Neyi severek yapıyorsun?' gibi sorular sormalıyız. En önemlisi, öğrenmeyi öğretmeliyiz."

Kaynak: TRT HABER

Etiketler