SON DAKİKA
SON DAKİKA


Uçuyoruz?
21.12.2021

Yollar, köprüler, AVM’ler, bir ülkenin kalkınmışlığını göstermez, imarını belirler. Belirtilen yapılanmalar, ülke insanının zenginliğinin işareti de değildir. Müteahhitler, aracılar bu girişimlerden para kazananlardır ve kalkınanlar da onlardır. Bir ülkenin kalkınması, üretim ve tüketimle olur. Bir toplum, üretemiyorsa veya üretileni alamıyor ve tüketemiyorsa o toplum, kalkınmış olabilir. Ekonomi, siyasetle çözülmez. Çünkü ekonomi, bilimdir. Kürsülere çıkıp ülkeyi uçuruyoruz veya uçuracağız söylemlerinde bulunmak, toplumu kalkındırmak olmuyor, toplumu kandırmak oluyor.

Ben çocukken DP döneminde seçim afişi vardı “Traktör kapında, erzakın ambarında” diye. Çok güzel bir afişti. Çünkü biz, aslında tarım toplumuyuz. Kalkınmaya köyden başlamadığımız sürece kalkınmış toplum olamayız. Ne yazık ki aynı iktidar, dış ülkelerden buğdayı 75 kuruşa aldı, köylü vatandaşa 50 kuruşa sattı. Doğal olarak köylümüz, çiftçimiz, tarlasını bahçesini bıraktı, Murgul Bakır İşletmelerinde veya ÇAYKUR’da veya başka işlerde çalıştı kazandığı para ile buğday, mısır, arpa gibi gereksinimlerini aldı. Ama kendisi üretmedi. Güzelim verimli tarlalar, bahçeler terk edildi. Kısaca köylü tembelleşti.

Bu da yetmedi, dış güçler, ekemediğimiz arazimizin karşılığında köylüye, para ödedi. Sanıyorum şimdi de ödeniyor. Gerçekten insan şaşıp kalıyor bu duruma. 1970-1980 ve öncesinde, köyde yaşayan, tarlası, bağı, bahçesiyle geçimini sağlamaya çalışan insan sayısı, yüzde seksendi. Bugün bu oran yüzde yirmi civarındadır. Bu oranların, bu hızla değişmesinde elbette ki siyasilerin ve dış güçlerin etkisi vardır.

Hani sanayi toplumu yaratacaktık, toplumun ulusal gelirini 10 bin, 20 bin dolara çıkaracaktık, kısaca toplumu uçuracaktık; ama olmadı, olamadı. Şimdi dolar, benim param karşısında on beş kat daha değer kazandı. 1923 yılında bir lira bir dolarken bugün ise bir doların karşılığı 15 lira oldu. Kısaca çok kısa zamanda 15 kat fakirleştik. Türk parası karşısında Gürcistan parası, yüzde altmış değer kazandı. Bulgaristan, Yunanistan halkı, ülkemizin pazarlarına gelip gereksinimlerini karşılıyorlarsa elbette ki Türk parası karşısında paralarının daha değerli oluşundandır.

Devletin temel görevi, toplumunu üretime zorlamasıdır. Bu arada vatandaşın ürettiği ürünlerin satışına güvence vermesidir. İşte, pazar bulmada üretici yalnız bırakılıyorsa, iç tüketimde, ulaşım bedellerinde, ilaç, gübre, tohum alımlarında devlet, vatandaşının yanında olmuyorsa elbette ki üretici üretmeyecektir veya üretemeyecektir. Bu kadar güzel, verimli topraklara sahip olan bu ülkenin insanları, aç geziyorsa, haftada evine bir kilo et götüremiyorsa, üretim yaşındaki gençler, kahvelerde, sokaklarda aylak aylak oturuyor veya dolaşıyorlarsa suçlu, ne anneler ne  babalar ne de işsiz gençlerdir. Bir ülkede, Merkez Bankası başkanı, yılda birkaç kez değişiyorsa maliye bakanları ayrılmak zorunda kalıyorlarsa, bu ülkede, bir sıkıntı var demektir. Bir toplumun gençleri, gerginse, kadınlarımız, kocaları veya sevgilileri tarafında öldürülüyorsa bu toplumda, sıkıntı var demektir.

Eskiden komşunun komşuya güveni vardı. Komşusunun kızı, oğlu onun çocukları gibiydi. Korur, kollar; yedirir, içirirdi. O insanların namusları, kendi ailesinin namusu gibiydi. Eğer ahlâk bozulmuşsa, cinayetler artmışsa o toplumda sıkıntı, yönetimde de boşluk var demektir. Kısaca lafla peynir gemisi yürümüyor. Boş laflarla ne ülke kalkınıyor ne de insanımızın karnı doyuyor.

Doğrudur, uçuyoruz ama nereye?.     

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap