Dil, bir toplumun niteliğine ulaşmasını sağlayan en önemli
etkenlerden biridir. Çünkü dil, ulusu oluşturan bireyler arasında ortak anlaşma
aracıdır. Ortak duygular dil sayesinde gerçekleşir. Yazılı ve sözlü kültür
değerleri varlığını dil sayesinde sürdürür.
Türkçe dünyanın en eski ve köklü dillerinden biridir. Bu
dile yüzyıllar boyunca ölümsüz yapıtlar verilmiştir.
Ural, Altay ailesinden olan Türkçe zamanla çeşitli lehçelere
ve şivelere ayrılarak varlığını sürdürmüştür. İslamiyet’in kabulünden sonra
Arapça ve Farsçanın etkisi altına girmiş; bu dil Osmanlıca diye
adlandırılmıştır. Ortaya anlaşılması güç bir dil çıkmıştır. Türk dilinin bu
çıkmazına gören Karamanoğlu Mehmet Bey bir ferman yayınlayarak; “Bundan sonra
çarşı pazarda Türkçeden başka dil kullanılmayacaktır’’ demiş.
Osmanlı Devleti’nin son zamanlarında Ömer Seyfettin, Ali
Canip Yöntem, Ziya Gökalp gibi sanatçılar 1911 yılında Selanik’te çıkardıkları
“Genç Kalemler” dergisinde yayımladıkları “Yeni Lisan’’ adlı makale ile öz
Türkçeliğe dönüşülmüştür.
Atatürk 12 Temmuz 1928’de Türk Dil Kurumu’nu kurarak
dilimizin yabancı etkilerden kurtarılması için ilk adımı atmıştır. Birinci Türk
Kurultayı 26 Eylül 1932’de İstanbul’da Dolmabahçe Sarayında açılmıştır. O gün
Dil Bayramı olarak kutlanmaktadır.
Ailemizin yani kimliğimizin bayramı olan bugün de Türkçemize
emek verenlerden başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere herkesi saygı ve
minnetle anlıyoruz. Dil Bayramımız kutlu olsun.
İyi hafta sonları…