Türk Dil Kurumu, Türkçeyi incelemek ve gelişmesi için
çalışmak amacıyla 12 Temmuz 1932 tarihinde Mustafa Kemal Atatürk tarafından
kurulan bir kurumdur. Türkiye’nin başkenti Ankara’da yer alan kurum Türk
dilinin üzerine çalışmalarını yapıp
yayımladığı bir merkezdir. Türk Dil Kurumu 1955’ten başlayarak çeşitli dallarda
1983’te başbakanlık Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu bünyesine
alınmıştır.
Türk Dil Kurumu Türk Dili Tetkik Cemiyeti adı ile 12 Temmuz
1932’de Mustafa Kemal Atatürk’ün talimatıyla devletten bağımsız bir dernek
olarak kurulmuştur. Kurumun kurucularının hepsi de milletvekili ve dönemin
tanınmış edebiyatçıları olan Samih Rıfat
Bey, Ruşen Eşref, Celal Sahir ve Yakup Kadri’dir. Kurumun ilk başkanı
Samih Rıfat Bey’dir.
Türk Dili Tetkik Cemiyetinin gereği Türk dilinin öz
güzelliğini ve varlığını ortaya çıkarmak onu yeryüzü dilleri arasında değerine
yaraşır yüksekliğe eriştirmek olarak belirlenmiştir. Atatürk’ün sağlığında
1932, 1934 ve 1936 yıllarında yapılan üç kurultayda hem kurumun yönetim
organları seçilmiş hem dil siyaseti belirlenmiş hem de bilimsel bildiriler
sunulup tartışılmıştır. 26 Eylül/5 Ekim 1932 tarihleri arasında Dolmabahçe
Sarayında yapılan birinci Türk Dili Kurultayı için yayınlanan bildiri de
kurultaya yalnız uzmanların Türkçe, edebiyat öğretmenleri ile yazarların değil
halktan da dileyenlerin katılması öngörüldüğü için yayımlanan bildiride kadın
erkek Türk Dili Tetkik Cemiyeti üyesidir.
Atatürk’ün kendisi de Türk dili üzerindeki yerli ve yabancı
araştırmaları inceleyerek dönemindeki bilginleri Türk dili üzerinde
araştırmalar yapmaya yönlendirilmiştir. Nitekim Türk dilinin en eski anıtları
olan Göktürk yazılı metinlerin ilk iki cildi onun sağlığında yayımlanmıştır.
Türk dil kurumu 1940’ta Bakanlar Kurulu kararıyla kamu
yararına çalışan dernekler statüsü kazandı.
1991 yılında kurumun ödeneği kesildi ve dernek tüzel
kişilikleri ne son verilmiştir.
Atatürk ölmeden önce vasiyeti ile mal varlığının bir kısmını
Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumuna bağışlamıştır.
Ancak 1983 yılında bu vasiyeti kurumlar devletleştirerek
çiğnenmiştir.