Hayat, insan ruhunun loş ışıkları altında
ölümle melankolik bir aşka sürgün kısır döngüden ibaret...
Dün doğuyorsun, bugün tası tarağı
toplayamadan göçüyorsun maveraya.
Yaşarken elemi de görüyorsun, sevinci de,
her şey ufka dalar gibi kayıp gidiyor gözlerinden.
"Vefa" makamında(!) berceste
şarkılar yankılanıyor uzaklardan... Hissediyor ama zamana yeniliyorsun,
ellerinden kayıp gidiyor takvimler bir bir.
Yelkovanla akrep arasında harala gürele cepheden cepheye sürüyor çatışma. Vefanın gerçekten bir semt adı olmadığını anlıyorsun bu savaş mahallinde...
Plastik mandalları, naylon sürahileri
gösterince babaannemin bakır sinisini ve kazanını eskiciye verdiler.
Anneannemin kazanından bakır levha yaptılar.
Ampul ve avize tavana asılınca o fitilli
gaz lambaları gereksiz sayıldı.
Kilere kaldırdılar.
Soğuk kış gecelerinde tüm aile etrafına
toplandığımız ve çok ama çok mutlu olduğumuz o kuzine soba var ya o kuzine
soba, evlere klima ve kalorifer takılınca ‘odayı kirletmekten suçluydu artık!’
Ben o kuzine sobayı odunlukta en son
gördüğümde sanki babamın üzerinde fındık kavururken bıraktığı izler vardı.
Eve ilk siyah beyaz televizyon gelince
evdeki radyo artık açılmaz olmuş, mahzene atılmıştı. Ki o radyonun başında,
Selma Ersözleri dinleyip, içten içe ağlatan ‘Bütün Kuşlar Vefasız, Mevsim Artık
Sonbahar’ı söylemişliğim vardır.
Bizde vefa duygusu yok.
Mahalle aralarını üç harfli marketler
istila edince, küçük esnaf olan bakkal Nuri amca terk etti buraları. Gitti
Gümüşhane’ye yerleşti.
Şehirleri büyük büyük alışveriş merkezleri
teslim aldığından beri kimse uğramaz oldu Kemeraltı'na, Uzunsokağa, Maraş
Caddesi'ne...
Tenhalaştı buralar.
O eski Erdoğdu...
O eski Ganita...
O eski Meydan Parkı...
O eski Yenimahalle'deki bahçeli evler...
Hepsi tek tek mazinin karanlık dehlizlerine
gömüldü.
Çok vefasızsın kardeşim!
Rize’de, Giresun’da bahçeler arasına tel
çekip yüklerini taşımaya başladıklarından beri, toplanan yaş çay, fındık, odun
telle çekilir oldu. Yıllarca tüm köyün yükünü çeken o sepetler tek tek kırıldı.
Artık kendi kendimize karar veremez olduk.
Giyeceğin kıyafete, neyi seçeceğine, ne renk giyeceğine cep telefonları karar
verir olmadı mı?
Vefasızsın be kardeşim!
Milli Eğitim Bakanlığı, ders kitaplarının
hazırlanışı ve derslerin anlatılışı için hazırlanan müfredattan Kemalizm'i
çıkardı. “Atatürkçülük” kavramı sosyal bilimler derslerinin müfredatından
tamamen çıkarıldı, Büyük Önder ve Kemalizmle ilgili konular daraltıldı, sesin
çıkmadı.
Sen böyle her şeye duyarsız kalırsan yarın
da devrimlerin hiçbir önemi kalmaz.
19 Mayıs, 23 Nisan, 30 Ağustos, bayramı ve
en sonunda Cumhuriyet'in de modası geçti derler.
Sesin çıkmaz, çıkamaz....
Nasıl ki Andımız hayatımızdan sessiz ve
derinden çıkartılırken sivil toplum örgütlerinin, siyasi partilerin ve senin de
sesinin çıkmadığı gibi...
Vefasızsın kardeşim,
Hem de çok vefasızsın!