Bacası tütmeyen Trabzon’da en geçerli mesleklerinden biri ne yazık ki “şoförlük”…

Trabzon’un en büyük kamburu olan kent içi trafiğinin belkemiği dolmuş sistemimiz 4 kişi ile başlayan taşıma serüvenini şimdilerde 14 kişi ile devam ediyor.

Hiçbir siyasetçi-yerel yönetici bunu çözemiyor, niye?

Çünkü devasa bir seçmen yığınıyla karşı karşıya, aşağı tükürse sakal yukarısı bıyık…

2000’li yılların başında Vali Adil Yazar’ın yoğun çabaları (!) ile 1500’e yakın kent içi dolmuş sistemi 700’lere indirildi, her dolmuşa iki hisse itekleyerek. Bu dolmuşlarda en az 2 şoför çalıştığı göz önünde bulundurulduğunda bu sektörde 4-5 bir şoför esnafına ve bunlarında ekmek götürdüğü aileleri ile birlikte 20-25 bin kişiyi bulan devasa bir seçmen topluluğuna erişildi.

Yıllardır Trabzon’un kanayan bir yarasıdır kent içi trafik sistemi.

Çözüm elbette yerel yönetimlerin toplu taşımacılığa yönelmesi, dolmuş sisteminin kent içinde özel toplu taşımacılığa teşviki ile olabileceği aşikârdır.

Kenti yeni yöneteceklere duyurulur…

OPERACILAR (!) NEREDE?

Kapı kapı dolaşıyorlardı Trabzon Meydan Parkı köşesinde yıkılan Opera (!) binasını yerine yapacaklardı!

Bir iki baldırı çıplak gazeteci bozuntusu, bir iki de kendine “devlet sanatçısı” ünvanını yapıştıran tiyatrocu dolanıp duruyordu Trabzon’da, güya Opera binası yapacaklar…

Bunların akıl babalarını biz yıllar önce “Empati” grupları ile görüyorduk Trabzon semalarında. O “Empati”ciler birer sandalye kapıp yükseldiler, ceplerini doldurdular, unutmuyoruz. Kendi siyasi ikballeri uğruna kimi zaman Trabzon’a Cengiz Çandarlar, Hrant Dinkler, Ahmet Altanlar hatta çantacı Baranselleri bile getirip konferanslar verdirmiş “Empati”nin ne güzel bir şey olduğunu anlattırmışlardı.

Gündem de olabilmek için son yıllarda ellerinde bir tek Opera binası vardı…

Hakikaten, nerede bu baldırı çıplaklar?

“TİP”İNE YAKIŞTIRAMADIM…

Bir önceki seçimde İYİ Parti adayı Gökhan Zan’ı Hatay’da belediye başkan adayı yapmışlar.

İdeolojik bir parti sandığım TİP burada yanlış ata oynadı bence…

Benim derdim Gökhan Zan falan değil yanlış anlaşılmasın, iyi insandır, Hatay’ı düşünüyordur falan, ona da inancım sonsuz, sorun bence TİP’in düzene ayak uydurması.

Senin ideolojin “sosyalist belediyecilik anlayışı” diyorsun ama kazanma ihtimali olmayan adayları sadece seni temsil etsin diye buna göre seçiyorsan, bir yerde yanlış var arkadaş…

Dün Meral abla ile kurt işareti yapanlar bugün Erkan başkan bıyığı bırakabilir, yarın AKP’ye katılıp Rabia işareti yapmayacağının garantisi var mı?

Onun için diyorum ki, AKP çok şanslı bir parti arkadaş.

Ülkede muhalif maskesi takan herkes bu seçimde o maskeyi çıkarıp, AKP kazansın diye nefessizce hizmet etmeye başladı…

TREN GELİR HOŞ GELİR…

KTÜ Ulaştırma Anabilim Dalı Başkanımız Prof. Dr. Şeref Oruç Samsun-Sarp arasında yapımı düşünülen demiryolu hattı için “Büyük maliyetler gerektirmez, hatta yörede istihdamı arttırır” demiş.

Hocamın kaçırdığı bir nokta var, sorun maddi değil sorun siyasi!

Yanı başımızdaki Giresun milletvekilleri Erzincan’dan gelmesi düşünülen demiryolu hattı için yoğun kulis faaliyetindeler. Rize milletvekilleri de hattın önce onlara Gümüşhane üzerinden inmesini istiyorlar. Bizdeki vekillerin konudan haberleri bile yok, yani iki arada bir derede kalmış durumdayız. Şimdi yeni bir hat döşemiş Ulaştırma Bakanlığı, Samsun’dan Sarp’a doğru. Gelişmiş ülkelerde örümcek ağı gibi ülkenin her noktasına ulaşan demiryolları ülkemizde kaplumbağa hızı ile devam ediyor. Türkiye’de demiryolu taşımacılığının gelişmemesinin en büyük sorunu merkez sağ hükümetlerin zihniyeti ve araba üreten büyük markaların lobileridir. Özal’ın “treni ne yapacaksın, bin arabaya istediğin yerde bin istediğin yerde in, tren komünist işidir” gibi laflarını da unutmuyoruz…

Bu sağ hükümet demiryoluna gereken önemi verir mi, seçimden seçime verir gerisi teferruat.

ÖZDEMİR HAFIZOĞLU ÖDÜLE DOYMUYOR…

Tam bir fabrika mübarek Hafızoğlu, geçen hafta da yine ödül aldı.

Trabzon Üniversitesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü öğretim görevlisi olan Özdemir Hafızoğlu aynı zamanda hem Trabzon Liselerinden Yetişenler Derneği (TLYD) ve hem de Akçaabat Kültür-Sanat Derneği korolarının şefliğini yapıyor.

Bestekâr Hafızoğlu geçen ay İstanbul Fatih Belediyesinin düzenlediği Tanburi Cemil Bey Saz Eserleri Beste Yarışmasında hicazkâr saz semaisi bestesi ile ikincilik kazanmıştı.

Bu ay ise Ankara’da Bizim Dostlar Kültür Derneği’nin düzenlediği şarkı sözü yarışmasında kürdilihicazkâr bir eseri ile birinciliği aldı.

Geçen yıl Cumhuriyetimizin 100’üncü yılı anısına bestelediği “Anadolu Üstüne Güneş Gibi Doğdu O” eseri muhteşemdi.

Trabzon’un beste fabrikası olana Hafızoğlu’nu kutluyoruz.

MEYDANI 1x0.80’LİK GRANİT TAŞLARLA ÖRMEK

2009’da bizden sonra göreve gelen Atom, ilk iş olarak Meydan Parkı’nı yeni bir proje ile kapatıp, yenisini yapmakla başlamıştı.

İkinci de Moloz’a uyduruk köprülü kavşak yapmakla devam etmişti.

Her ikisine de sanatseverler itiraz etti.

Meydan Parkı’nın yenileme projesine benim de içerisinde bulunduğum Sanatevi camiası 10 maddelik görüşlerini bildirdi. Su fıskiyeleri gereksiz dedik, önü deniz olan kentlerde bunu yaparsanız gülerler size dedik. Park içinde geçmiş dönemlerde yapılmış, sanatçı Azmi Sekban ve ekibinin geleneksel özgün mimarimizi yansıtan seramiklerle döşeli havuzu koruyun dedik. Büyük büyük parkelerle Meydanı döşemeyin, hava su ilişkisini keserseniz çökmelere çanak tutarsınız, yağmurlar berbat eder büyük parkeleri, bunun için tüm dünyada tarihi kentlerin ana merkezlerini küçük küçük taşlarla donatıldığı bizim Trabzon’da da bunu yapmamız gerektiğini belirttik. Tarihi geçmişimizi yansıtan ağaçların korunması gerektiğini belirttik. Park içindeki büstlerin korunması gerektiğini belirttik 10 maddelik tavsiye görüşlerimizle…

Hiç birini yapmadı Atom, sırf Volkan Beyin kayınpederinin büstünü Meydan Parkından kaldırma içgüdüsü ile bugün bu rezil park düzenlemesini yaptı.

Her yağmurda ayağım 1 metreye 80 santim granit taşların arasına giriyor, çok güzel anıyorum sizi değerli Atom başkanım!