Terör olaylarında polis, organize suç örgütlerine yapılan operasyonlarda polis, toplumsal olaylarda polis, hırsızlıkta polis, cinayette polis, kavgada polis! Peki bu polislerin yaşam koşulları nasıl? Hiç merak ettiniz mi? Çoğu kimse sırtını devlete yaslamış, her ay parasını bankamatikten çeken memur olarak görüyor bu meslektekileri… Şimdi size bu mesleğin biraz da görünmeyen yüzünü anlatmak istiyorum. Aslında polis; anadan babadan ayrı, eş ve evlat nedir bilmeyen, yeri geldiğinde dağda bayırda görev yapan, kelle koltukta olan bir mesleğin mensubudur. Mesela kent merkezlerindeki kavgaya müdahale etmek isteyen polise “Bizi alacağına git dağdaki PKK’yı al” diyenlerle mücadele etmektir polislik. Aslında o polisin zamanında dağda mücadele ettiğini ya da şark görevi geldiğinde o dağlara çıkacağını bilmeyen kişilerle mücadele etmektir polislik. Gece sabahlara kadar katillerin, hırsızların, organize çetelerin peşine koşmaktır polislik. Her gün stres içinde yaşamaktır polislik. Angarya işi çok olandır polislik, gerektiğinde gece çalışmaktır polislik. İftiraya maruz kalmada birinci sırada gelen meslektir polislik. En önemlisi de tüm bunları yaparken bir de şehit düştüğünde TV'lerde 15 saniye, gazetelerde ise bir günlüğüne kahramanlıktır polislik. Neden mi bu konuya girdim? 

-Yıl 2007... O dönem Trabzon Emniyet Müdürlüğünde görevli bir polis memuru vardı. İsmini açıklamıyorum çünkü kendisi istemiyor. Geçtiğimiz günlerde denk geldik. Emekli olmuş. Oturduk sohbet ettik. "Neden memleketine gitmedin?" diye sordum. "Trabzon’u çok sevdim" dedi. Bizzat şahit olduğum bir hikayesi vardı bu polis arkadaşımızın. Hem kendi ailesine bakıyordu hem de oturduğu mahallede 3 çocuklu bir aileye bakıyordu. Maaşı yetmiyordu desem yeridir. Sordum o aileyi kendisine… Artık onlara bakmadığını söyledi. Hatta o ailedeki çocukların kendisine yardım ettiğini ve Trabzon’dan gitmemesi için mücadele ettiklerini söyledi. Çünkü o ailenin çocukları okudu ve meslek sahibi oldular. Artık kendilerine destek veren polis amcalarının okuyan çocuğuna destek veriyorlar. Aslında bu emekli polisimiz bir olaya müdahale ederken bu aileyi tanıdı. Kendi eşi ile yıllarca bu ailenin yanında oldu. Bir an olsun yalnız bırakmadı. Her şeyini paylaştı. Şimdi de o 3 çocuklu aile kendinden bir parça oldu onun için. Çok sevdiğim bir sözdür; "Men dakka dukka (Birinin kapısını çalanın kapısı çalınır)."

 İşte diyorum ki polis olmak zordur. Öyle kendini bilmez, mesleğini lekeleyen 3-5 polisle tüm polislerimizi aynı kefeye koyup bir tutmayalım… 

 Trabzon artık turizm sezonuna girdi. Arap ülkelerinden binlerce turist şehrimize gelmek için rezervasyonlarını yaptırmış durumda. Otel fiyatları bu günlerde aldı başını gidiyor. Neredeyse geceliği 20 bin TL’yi 30 bin TL’yi bulan odalar var. Restoran fiyatları da şu an yeterli olmasa bile kontrol altında tutulmaya çalışılıyor. Bana göre bu bizim son şansımız. Her yıl turistler üzerinde uygulanan fahiş fiyatlar umarız bu yıl uygulanmaz. Çünkü bu yıl aynı uygulamalar devam ederse gelecek yıl kesinlikle hem sinek hem de turist avlarız. Yüzlerce otel ve tur firması var! Bunların ne kadar güvenli olduğunu konuşmuyoruz bile! Günlük kiralık evleri saymıyorum bile!