A+ A-
Yorum
10

İsrail saldırısında öldürülen Al-Jazeera muhabiri Enes el-Şerif'in son mektubu

Yayın Tarihi: 11.08.2025 - 11:39
Al-Jazeera muhabiri Enes el-Şerif, Gazze'de gazetecilerin bulunduğu bir çadırı hedef alan İsrail saldırısında dört meslektaşıyla birlikte öldürüldü.
Kaynak:HABER MERKEZİ

İsrail'in Gazze'deki Al-Shifa Hastanesi'nin yakınlarında gazetecilerin kullandığı bir çadırı hedef alması sonucu aralarında Al-Jazeera muhabiri Enes el-Şerif'in de olduğu 7 kişi gazeteci hayatını kaybetti. Enes el-Şerif'in ölümünün ardından, vasiyeti sosyal medya hesabından paylaşıldı.

Mektubunda eşini yalnız bıraktığı ve çocuklarının büyümesini göremeyeceği için üzgün olduğunu belirten El-Şerif, "Size, zincirlerin sesinizi susturmasına ya da sınırların sizi engellemesine izin vermemeniz için yalvarıyorum. Toprağın ve halkının özgürlüğüne giden yolda köprüler olun; ta ki onurumuzun ve özgürlüğümüzün güneşi, çalınmış yurdumuzun üzerine doğana dek" ifadelerini kullanıyor.

Nisan ayında kaleme aldığı vasiyetinde El-Şerif, "Acının tüm ayrıntılarını yaşayarak gördüm, defalarca ıstırabı ve kaybı tattım; yine de gerçeği olduğu gibi, hiçbir çarpıtma veya tahrif olmaksızın aktarmakta bir an bile tereddüt etmedim ki Allah, sessiz kalanlara, öldürülmemizi kabul edenlere, nefesimizi boğanlara ve çocuklarımız ile kadınlarımızın paramparça kalıntılarından etkilenmeyen, halkımızın bir buçuk yıldan uzun süredir maruz kaldığı katliamı durdurmak için hiçbir şey yapmayanlara karşı tanık olsun" diyor.

Enes el-Şerif'in son mektubu şöyle:

"Bu benim vasiyetim ve son mesajımdır. Eğer bu sözler size ulaştıysa, bilin ki İsrail beni öldürmeyi ve sesimi kesmeyi başardı.

Öncelikle, selâm, Allah’ın rahmeti ve bereketi üzerinize olsun. Allah biliyor ki, gözlerimi Cibaliye mülteci kampının sokaklarında ve arka mahallelerinde hayata açtığım günden beri halkıma destek ve ses olmak için tüm çabamı ve bütün gücümü verdim. Umudum, Allah’ın ömrümü uzatarak ailem ve sevdiklerimle birlikte işgal altındaki Askalân’daki (El-Mecdel) asıl memleketimize dönmemi sağlamasıydı. Ancak Allah’ın takdiri öne geçti ve O’nun hükmü kesindir.

Acının tüm ayrıntılarını yaşayarak gördüm, defalarca ıstırabı ve kaybı tattım; yine de gerçeği olduğu gibi, hiçbir çarpıtma veya tahrif olmaksızın aktarmakta bir an bile tereddüt etmedim ki Allah, sessiz kalanlara, öldürülmemizi kabul edenlere, nefesimizi boğanlara ve çocuklarımız ile kadınlarımızın paramparça kalıntılarından etkilenmeyen, halkımızın bir buçuk yıldan uzun süredir maruz kaldığı katliamı durdurmak için hiçbir şey yapmayanlara karşı tanık olsun.

Size emanetim Filistin’dir! İslam dünyasının tacındaki mücevher, bu dünyadaki her özgür insanın kalp atışıdır.

Size onun halkını emanet ediyorum; hayal kurmaya, güvenlik ve huzur içinde yaşamaya fırsat bulamamış, mazlum ve masum çocuklarını… O saf bedenler, binlerce tonluk İsrail bombaları ve füzelerinin altında ezildi, parçalandı ve duvarlara savruldu.

Size, zincirlerin sesinizi susturmasına ya da sınırların sizi engellemesine izin vermemeniz için yalvarıyorum. Toprağın ve halkının özgürlüğüne giden yolda köprüler olun; ta ki onurumuzun ve özgürlüğümüzün güneşi, çalınmış yurdumuzun üzerine doğana dek.

Size, ailemi emanet ediyorum. Size, gözümün nuru sevgili kızım Şam’ı emanet ediyorum; hayalini kurduğum gibi büyürken izleme fırsatını asla bulamadığım evladımı. Size, hayat yolculuğunda yanında olup desteklemeyi, güçlenip yükümü taşıyacak ve davamı sürdürecek kadar büyümesini arzuladığım sevgili oğlum Salah’ı emanet ediyorum.

Size, mübarek dualarıyla beni bugün olduğum yere getiren, yakarışları sığınağım olan ve ışığıyla yolumu aydınlatan sevgili annemi emanet ediyorum. Allah’tan ona güç vermesini ve onun adına en güzel mükâfatlarla karşılıkta bulunmasını diliyorum.

Size ayrıca, hayat arkadaşım, sevgili eşim Ümm Salah’ı (Bayan) emanet ediyorum; savaşın beni uzun günler ve aylar boyunca ayırdığı, fakat buna rağmen bağımıza sadık kalan, bükülmeyen bir zeytin ağacının gövdesi gibi dimdik duran, sabırlı, Allah’a güvenen ve yokluğumda tüm gücü ve imanı ile sorumluluğu omuzlayan eşimi.

Onların yanında olmanızı, yüce Allah’tan sonra onlara destek olmanızı rica ediyorum.

Eğer ölürsem, ilkelerime sadık kalarak ölmüş olacağım. Allah’a şahitlik ederim ki, O’nun hükmünden razıyım; O’nunla buluşacağıma eminim ve Allah katında olanın daha hayırlı ve sonsuz olduğuna inanıyorum.

Allah’ım, beni şehitler arasına kabul et, geçmiş ve gelecek günahlarımı bağışla, kanımı halkım ve ailem için özgürlük yolunu aydınlatan bir ışık kıl. Eğer bir eksikliğim olduysa beni affet, bana rahmet dilekleriyle dua edin; zira ben sözümü tuttum, onu asla değiştirmedim ya da ihanet etmedim.

Gazze’yi unutmayın… Ve beni, bağışlanma ve kabul için edeceğiniz samimi dualarınızda unutmayın."