Hani denir ya; “Demokrasiyi amaç değil, araç olarak kullananlar” diye! Bazılarının fındıkla haşır neşir olması buna benziyor sanki! Demek istediğimiz, dikkat çekmeye çalıştığımız konu şu: Fındığı amaç değil, araç olarak kullananlar var. Hem de pek çok. Hadi “bu da olabilir” diyelim. Ama, “amaç”ları fındığa bahçede, üreticiyi de piyasada güçlü hale getirmek olması gerekirken, fındığı basında yer almak için “araç” haline getirenlere de mi; “olabilir” diyeceğiz.

İşleri güçleri (daha doğrusu ana amaçları) medyada yer almak olanların fındıkla ilgili eylemlerine değil (çünkü öyle bir gayretleri yok), basında çıkan söylemlerine bakın (bunlar ise oldukça çok), hedeflerinin “amaç” mı, yoksa “araç” mı olduğunu kolaylıkla anlarsınız. Ama işi dereceye vardırdılar ki, kimisi Tarım Bakanının, kimisi TMO’nun basın sözcüsü gibi açıklama yapıyor. (Sanki bu kuruluşların, konu ile ilgili birimleri yokmuş gibi!) Kimileri de, gerçek rekabette en gerekli olan verim ve kalitenin artması için kendileri dışında hemen hemen herkesin gösterdiği gayretleri, yaptıkları çalışmaları bile “art niyetli(!)” olarak niteleyen açıklamalarda bulunuyorlar.

Aslında hiç uzatmaya gerek yok. Bu medya meraklılarına (!) şunu söylemek isterdim: -Muhteremler (!) siz de verim ve kaliteyi artırıcı faaliyetler yapıp, çabalar gösterirseniz size “art niyetli” demeyecek, alnınızdan öpeceğiz. “Yetmez” diyorsanız, size gazetelere “manşet”, televizyonlara “birinci haber” yapacağız! Yeter ki, siz adınızla, işlevinizle, misyonunuza uygun işler yapın. Göreceksiniz o zaman sizin medyada yer almak için, en küçük ayrıntıyı bile kaçırmayıp, demeç üstüne demeç vermeniz bile gerekmeyecektir. Çünkü benim meslektaşlarım sizlerin çalışmalarını iyi değerlendirerek haber yapacak, yazılarına konu edecek. Böylelikle kamuoyu da takdirle karşılayacaktır. Benden hatırlatması!

OTOMOBİL FİYATINA HOROZ VE TAVUK!

Gazetelerdeki başlığı okuyanların neredeyse tamamı, “Böyle şey olur mu?” diyerek, haberi merakla okumuşlardır. Türkiye Süs Tavukları ve Bahçe Hayvanları Yetiştiriciliği Federasyonu tarafından Trabzon’da ilk kez düzenlenen müzayedeye konu olan horoz ve tavukların gerçekte “insan olabilme”, daha doğrusu “insan olduğumuzu hatırlama” noktasında ve de insanı insan yapan ruhlardaki dinginlik yaratmadaki önemini bir kavrayabilsek yok mu! Bakın o zaman “Horoz ve tavuklar, daha doğrusu tüm hayvanlar, bırakın otomobili, uçak parası bile ediyor mu, etmiyor mu?” Onun için, ben de çıkıp, “Gerçekte horoz kadar bile olamayan, ama sadece öterek horozluk yapanlar da var” diyerek, rahmetli Özay Gönlüm’ün “Çil Horoz” türküsünü dinlemeyi de önersem, fena mı olur?