SON DAKİKA



Haber > Ekonomi > Petrol ve gaz aramacılığında çığır açacak yeni yöntem

Petrol ve gaz aramacılığında çığır açacak yeni yöntem

03 Mayıs 2020 Pazar - 15:52




Marmara Üniversitesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Atilla Karataş, petrol ve doğal gaz aramacılığında dünyada ilk kez yeni bir yöntem uyguladıklarını belirterek, "Belirli kriterlere göre seçtiğimiz alanlarda yer altı sularındaki toplam petrol hidrokarbonlarına (TPH) bakarak orada petrol veya gaz olup olmadığını anlayabiliyoruz. ' dedi.





Doç. Dr. Atilla Karataş, yaptığı açıklamada, Türkiye'de petrol ve gaz  aramacılığında sismik yöntemlere ağırlık verildiğini ancak bu yöntemin rezervuar  hedefli olması nedeniyle sondaj yapılmadan söz konusu bölgede hidrokarbon olup  olmadığının tespit edilemediğini söyledi.

Karataş, bu nedenle aramacılıkta maliyetin çok yükseldiğini dile  getirerek, "Bu yöntemle çok başarılı sonuçlar alamadığımız belli oluyor. Üzülerek  söyleyeyim ki sismik yöntemlere tespit edilen rezervuarlar, şimdiye kadar  Türkiye'de doğal gaz veya petrole ulaşmanın önünü açmamış. Biz yer altından haber  almak zorundayız ki orada ne olduğunu bilelim ve bu kaynağa ulaşalım." diye  konuştu.
 
Türkiye'deki hidrokarbon sahalarının birçok açıdan dünyanın başka  bölgelerindeki sahalara benzemediğine dikkati çeken Karataş, şunları kaydetti:
 
"Bu nedenle bizim yeni bir yönteme ihtiyacımız olduğu ortaya çıkıyor.  Belirli kriterlere göre seçtiğimiz alanlarda yer altı sularındaki TPH'ye bakarak  orada petrol veya gaz olup olmadığını anlayabiliyoruz. Yer altına inip oradan  jeokimya için analiz materyali almaktansa zaten kendiliğinden yüzeye çıkan kaynak  sularını değerlendirmek için çalıştık ve analizlerimizi kaynak suları üzerinde  yoğunlaştırmaya gayret ettik. Genel hatlarıyla paleocoğrafyasından tutun, yapısal  durumuna jeolojik ve tektonik özelliklerine varıncaya kadar çalışılabilecek  sahaları belirledikten sonra arazide tetkik ve numune alımı için çalışmalara  başladık...Bu yöntem, Türkiye'de su kaynakları üzerinde yapılan bir uygulamadır.  Petrol ile birlikte çıkan suların doğaya salıverilmeden önce Türkiye Yerüstü Su  Kalitesi Yönetmeliği’ne göre belirli sınır değerin altına indirilmesi lazımdır.  TPH analizi, çevre mühendisliği alanında zaten uygulanan bir analizdir. Biz bunu  ters yönden denedik yani petrolden arındırdıktan sonra doğaya geri gönderilecek  rezervuar suyundan ziyade, yüzeye kendiliğinden çıkan doğal kaynak suları içinde  ne kadar petrol veya petrol türevleri olduğuna baktık."
 
Numuneler uluslararası akreditasyona sahip laboratuvarlara  gönderiliyor
 
Karataş, Marmara Üniversitesi ve İstanbul Teknik Üniversitesinin (İTÜ)  de çalışmalara ekonomik destek verdiğini belirterek, "Üniversitelerden aldığımız  desteklerle saha çalışmalarını başlattık. Karaburun (İzmir), Seferihisar (İzmir),  Uludağ (Bursa), Beypazarı (Ankara), Çamardı (Niğde) ve Gülşehir (Nevşehir) gibi  farklı bölgelerde yöntemi denedik. Bunların her biri yapısal ve jeolojik olarak  farklı ortamlar." dedi.
 
Söz konusu sahalardaki su örneklerinde hidrokarbon türevlerine  rastlandığını ifade eden Karataş, şöyle konuştu:
 
"Her saha için 25-30 civarında numuneyi değerlendirdik. Bir veya iki  numune dışında sularda TPH oranının sınır değerin en az iki kat üzerinde olduğunu  tespit ettik. Alınan numuneler uluslararası akreditasyonu olan laboratuvarlarda  çalışıldı. Problemli bir sonuç elde etmemek için üç farklı laboratuvarı  kullandık. Analizleri, TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi, Amerika merkezli  uluslararası akreditasyona sahip bir laboratuvar ile Türkiye Petrolleri Anonim  Ortaklığı laboratuvarında yaptırdık."
 
 "Çalıştığımız bölgelerde ciddi petrol ve gaz potansiyeli bulunuyor"
 
İTÜ Petrol ve Doğal Gaz Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Yıldıray  Palabıyık da Türkiye'de yeni petrol doğal gaz sahalarının keşifinin hayati  derecede önem taşıdığına işaret ederek, artık ülkede petrol olmadığı algısının  kırılması gerektiğini belirtti.
 
Türkiye'de hidrokarbon aramacılığının ağırlıklı olarak Güneydoğu  Anadolu ve Trakya bölgesinde yapıldığını ifade eden Palabıyık, "Genellikle diğer  bölgelerde büyük petrol ve doğal gaz keşifleri yapılmamış. Güneydoğuda yaklaşık 2  milyar varile yakın petrol rezervi söz konusu fakat petrol çok ağır yani  viskozitesi çok yüksek ve üretimi birincil yöntemlerle çok zor yapılıyor.  Dolayısıyla ikincil ve üçüncül üretim yöntemiyle oradaki petrol belli bir orana  kadar kurtarılabiliyor ve bu oran yüzde 10'u geçmiyor." dedi.
 
 Palabıyık, Türkiye’de hangi sahalarda petrol ve doğal gaz rezervi  olabileceğine ilişkin geniş bir çalışma yaptıklarını dile getirerek, "Buna bağlı  olarak o sahalardaki uygun yerlerden su örnekleri için lokasyonlar seçildi. Bu  yapılan çalışmalar tesadüfi değil, çok sağlam ve kuvvetli bir jeolojik temele  dayanmaktadır. Yaptığımız bütün çalışmalarda elde ettiğimiz sonuçlar doğal  suların çok yüksek oranda olgun hidrokarbon içerdiğini gösteriyor. Dolayısıyla  çalıştığımız her bölge, Türkiye'de ciddi petrol ve doğal gaz potansiyeli olduğunu  gösteriyor." diye konuştu.
 
"Devletimizden beklentimiz belirlenen noktalara sondaj yapılmasıdır"
 
Jeoloji Yüksek Mühendisi Adil Özdemir ise hidrokarbon aramacılığında  kullanılan sismik yöntemlerin Türkiye'nin topoğrafyası ve morfolojik yapısına  uygun olmadığını belirtti.
 
Bu kapsamda petrol ve gaz aramacılığında Türkiye'ye özgü uygulanabilir  bir yönteme ihtiyaç olduğunu belirten Özdemir, "Yeni yöntemin arama maliyetlerini  en az yüzde 50 düşüreceğini ve güvenilirliği de yüzde 100 artıracağını  düşünüyorum." dedi.
 
Özdemir, arama çalışmalarında klorlama yapılmamış doğal su  örneklerinin incelendiğini vurgulayarak, "Dağdan ya da yer altından gelen su, bir  kırık çatlak boyunca yüzeye, hayratlara, kuyulara geliyor. Suyu oradan alıyoruz  ve hidrokarbon içeriğini ölçüyoruz. Çalışılan alanlar 20-30 kilometrelik ya da 50  kilometrelik alanlar." diye konuştu.
 
Yapılan bu önemli çalışmanın özel sektör ve kamu tarafından  desteklenmesinin önemine işaret eden Özdemir, "Devletimizden beklentimiz, ulusal  ve uluslarası alanlarda yayınlanan çalışma kapsamında belirlenen noktalara sondaj  yapılmasıdır. Bu sondajlar 2000 ile 10000 metre arasında değil, 1000, 750, 500  metre gibi derinliklerdir." ifadelerini kullandı.
 

Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap