SON DAKİKA



Haber > Gündem > Ahmet Hakan'a yönelik saldırıyı şiddetle kınıyoru

Ahmet Hakan'a yönelik saldırıyı şiddetle kınıyoru

04 Ekim 2015 Pazar - 09:21








Türkiye 'uçan gazeteciler'den 'uçan televizyoncular' çağına girdiHafta medya ve toplum açısından veya sağduyulu düşünen insanlar açısından üzüntülü geçti. Hürriyet Gazetesi Yazarı Ahmet Hakan, evinin önünde darp edildi. Kesinlikle bu olayı yapanları, varsa arkasında bulunanları şiddetle kınıyorum. Zanlıların AK Parti'de kayıtlı olmaları belli olunca hemen ihraç edilmeleri olumlu olmuştur. Daha önce Hürriyet Gazetesi'ne saldırıda ağza alınmaması gereken, hatta orada olmaması gereken Gençlik Kolları Başkanı için de disiplin kurulları çalıştırılıp toplumun süratli beklediği karar verilmeliydi. Ahmet Hakan'ı 28 Şubat postmodern darbesi döneminde Türkiye tanıdı. O dönem muhafazakar dönemin yılmaz savunuculuğunu yaptığı bir gerçektir. Bazılarına göre fikirleri, bazılarına göre yeri değişti. Bu tip değişiklikleri hem siyaset hem medyada yaşıyoruz. Medyada Yiğit Bulut, siyasette Tuğrul Türkeş gibi…

ŞAHİN'İN MESAJLARI

Yer değiştirmeleri bir taraf olunca doğru, diğer taraf olunca yanlış anlayışı asla doğru değildir. Ne olursa olsun Ahmet Hakan'ın darp edilmesi hiçbir şekilde kabul edilemez. Darp olayından önceki son televizyon programında 'Tarafsız Bölge' programında taraflı davrandığını görmedim. O programa katılan AK Parti Milletvekili İdris Şahin de topluma veya izleyicilere güzel mesajlar verdi. Bu konu ile yani medya-siyaset iliskileri ile ilgili bir makaleyi sizlere sunuyorum. Medyanın topluma ve toplumun karar verme mekanizmasına olan etkisi yadsınamaz boyuttadır. Bu etkinin siyasi ve ekonomik erk gruplarınca desteklenmekte olduğu; karşılığında da bu grupların medya tarafından desteklendiği bilinen bir gerçektir. Bu bağlamda incelendiğinde medyanın sahip olduğu gücü hangi alanlarda nasıl kullandığı sorusunun araştırılması ve cevabının öğrenilmesi gerekmektedir. ÇIKAR GRUPLARI Medya sahip olduğu güç ile toplumdaki çıkar gruplarına doğrudan bağlı olmak zorunda kalmıştır. İki taraflı bu ilişki medyanın toplumsal gücünden ileri gelmektedir ve tarafların ince ama sağlam bir iple birbirine bağlı olduğunu söyleyebiliriz. İp sağlamdır ancak herhangi bir taraf uygun görmezse her an gevşeyebilir ya da kopabilir. Medya ekonomi çevreleriyle ilişkilerini iyi tutmalı ve reklam gelirleri ile sponsorluk antlaşmalarını sürekli kılmak zorundadır. Zira kendisi de ekonomi temeline dayalı bir kurum olarak gelir-gi der dengesini artı yönde tutabilmelidir. Siyasi çevrelerse toplumun daha doğrusu devletin yürütme ve denetim gibi organlarını ellerinde bulundurduğundan ya da bulundurma potansiyeline sahip olduğundan medyanın yaşam kanallarından birini oluşturmaktadır.

UÇAN GAZETECİLER

Öte yandan herhangi bir siyasi oluşum var olan medya araçlarından birini kullanmak yerine kendine ait bir kurum yaratarak siyasi propagandasını açık ya da gizli olarak yapabilir. Ancak yine de kendi tabanlarıyla olan ilişkilerini güçlendirmek için açık propaganda yolunu da seçebilmektedirler. Siyasi gruplar kendi propaganda araçlarına erişimi kolaylaştırabilmek için anlaşmalar yaparak tabanlarıyla olan ilişkilerini medya aracılığıyla güçlendirebilir. Medya-siyaset ilişkisinde siyaset gruplarının da ağır bastığı taraflar yok değildir. Siyasi gruplar çıkarları doğrultusunda yayın politikasından reklam anlaşmalarına değin etkili olabilmektedir. Bu durum medya elitleri olarak adlandırılan üst düzey medya yöneticileriyle olan sıkı bağlar ile sağlanmaktadır. "Uçan gazeteciler" kavramıyla 1980'lerde tanışan Türkiye özel televizyonların da yayın hayatına girmesiyle "uçan televizyoncular" çağına geçmiştir. Ulusal ve uluslararası medyanın giderek güç kazanmasıyla artık beyaz yakalı medya mensupları kendi organlarında yayınlanan her şeye müdahale etmekte; gazetelerin manşetleri bir telefonla değişebilmektedir. BERLUSCONİ ÖRNEĞİ Buraya kadar siyasetin medyaya ve medyanın siyasete olan etkisinden bahsettik. Siyasilerin medyanın gücünü kullanarak otoriterliğini sağlamlaştırması ve bunun karşılığında da destek aldıkları medya kuruluşlarına ekonomik ve yasal olarak yardımcı olmalarının yanında ekonomik ya da toplumsal anlamda güçlü medya tekellerinin sahibi ya da temsilcilerinin güçlerini siyaset alanında kullanma girişimleri söz konusudur. Örneğin İtalya'nın en büyük medya tekelinin sahibi olan Berlusconi uzun yıllar devlet başkanlığı koltuğunda oturmayı başarabilmiştir. Medya toplumun her alanına uzanan etkisiyle siyasi alanda da oldukça etkin bir konumda yer almaktadır. Medya ve siyaset kurumları arasında karşılıklı kazanmaya yönelik bir bağımlılık söz konusudur. Bu bağımlılık medya kurumlarının erişim alanlarına giren bütün alanlarda seçim sistemlerinden oyun kime verileceği konusuna kadar, ilişkilerin doğmasına sebep olur.


DAHA TEHLİKELİ OLAN...

Öte yandan siyasi oluşumlar kendilerine ait medya organları yaratabilir. İkinci durum propaganda hakkı bağlamında düşünülerek kabul edilebilir ve görece daha az tehlikelidir. Daha tehlikeli olan, medya kurumlarının birtakım çıkarlar doğrultusunda gerçekleri göz ardı etmesi ve gizli olarak yanlı yayın yapmasıdır. Bu durumda medya yöneticileri ve siyasiler arasındaki ilişkiler önem kazanır ve toplumu güdümleyecek konuma gelebilir. Medyanın siyasete olan etkisi sosyal sorumluluk bilincinde eşit görünürlük ve gerçekleri tarafsız açıklamak olarak görülebilir. Bu yapıya sahip medya kuruluşlarının varlığı sağlıklı toplumların gelişmesi ve huzurlu sosyal hayat için bir gerekliliktir. Medyanın bahsettiğimiz yapıya kavuşması da ancak medya kuruluşlarının ekonomik bağımlılıklarının ortadan kaldırılmasıyla gerçekleşebilir.

Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap