Hadi, “bizim mesleğin, yani gazeteciliğin ruhunda muhaliflik vardır” diyelim. Onun için genelde kalemimizi, eksik olanlar, yanlış yapılanlar için kullanıyoruz. Ama, bir de bize muhaliflik yaptıranlar yok mu! Hani, “Söyleyene değil, söyletene bak” misali!

*

İşte, Trabzon’da bazı okulların isminin değiştirilmesi hesabıyla (başka amaçlı!) yapılanlar. Ben diyeyim “akıl almaz”, siz söyleyin “vefasız”, birileri desin “haksız” bir iş! Bu durumda, yani okullardan, “bazılarının” değil, tarihe mal olmuş iftihar vesilesi olanlarının isimlerinin silinmesi karşısında yaprak kıpırdatmayanları görüp de, gel de “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır” hadisini hatırlama! * Hem de işin içinde; “Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem;  Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem”diye haykıran Mehmet Akif ERSOY var ise... (...ki Akif’in ismini yüzme havuzu dururken okuldan silmek de neyin nesi?)

*
Hem de işin içinde; “Ölümsüz bir milletin tarihe saygısını, Bakmasını bilirsen burada göreceksin. Nasıl silmiş ecdadım, ölümün kaygısını, Mezar taşlarına bak ölümü seveceksin” diye haykıran Hasan Ali YÜCEL var ise... * Hem de işin içinde; “Ömrünü Türk Milli Eğitimine (öncelikle Trabzon’da) adamış, eğitimi oyuncak değil, en değerli hazine kabul ederek hareket etmiş” diye tarif edilen Bener CORDANvar ise...

*

Hem de, “Ölülerinizi hayırla yad ediniz” hadisi de ortada iken...

*

Bu kadar zalimlik, bu denli mezar taşlarına anlamama, böylesi kadirşinas bilmemezlik ortada iken susmak, sesini çıkarmamak kelimenin tam anlamıyla haksızlıktır. Hem de, Peygamberimizin (SAV) “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır”ıyla eşdeğer olacak kadar! Buna karar verenler mi? Susanların şeytanlığı karşısında, onlarınkini düşünmek bile istemiyorum!

ARSİN’DE DENİZE TOPRAK, MOLOZ, ÇÖP DÖKMEYE DEVAM

1 Eylül’de. Yani bundan 5 gün önce; “O topraklar da denize dökülürse”başlığını atıp; dibini de; “ o zaman yapanlar ve buna seyirci kalanlarla ilgili seyreyleyin gümbürtüyü”diye uyarımızı yapmıştık. Adamlar, bizden hızlı çıktı! Hemen o gün çoğu toprak, yarısı inşaat molozu, bir kısmı da çöp olan yığıntılarını, adeta “Sana inat”hesabıyla Arsin’de denize boşalttılar. Boşaltmakla da kalmadılar! Yenilerini de kamyon kamyon yığmayı sürdürüyorlar. Onlar boşaltıyor, Karadeniz en küçük bir kabarmada dalgalarla tüm yığıntıları kendine çekiyor. Resmen suç işliyorlar. Yasalara aykırı davranıyorlar. Denizi (ki 3 km’lik Arsin sahilinin neredeyse tamamında deniz koyu maviliğini, toprak kızıllığına bıraktı) kirletiyorlar.

Kirletiyor da ne oluyor? Tavandan tabana kadar ne kadar yetkili var ise seyrediyor. Tepeden tırnağa kadar olanların için de bazıları dolaylı (uzak dolgu alanlarına araçlarını göndermeyerek zaman ve yakıttan kazanma ile),bazılara direkt (işin içinde kamyon başına alınan para pul olduğu söyleniyor) olarak kendilerine çıkar sağlıyorlar. Bugün Salı “durumu etkili ve yetkilileri okur, görür, duyar da gerekeni yaparlar” diye bekleyeceğiz. Yapmadılar mı? Yarın adı ve adresi, fotoğrafları ile bir daha yazacağız. Perşembe, Cuma demeden devam edeceğiz. “Hadi kuldan utanmadınız! Allah’tan da korkmaz mısınız” diye soracağız. Ta ki, bu çevre cinayetine son verilene kadar...

ZALIM ALMANYA! 

Türk bayraklı, Türk milletli mitingde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın telekonferansla bağlantı yapmasına izin vermeyecek... Üstüne üstlük; bebek katillerinden Kandil’deki elebaşı Cemal Bayık’ın, bölücü, fitneci, katil sürüsünden oluşan
larla düzenlediği mitinge bağlanıp konuşmasını sağlayacaksın! Yahu; Avrupa, Avrupa Birliği diyerek daha ne hesabı yapıyorsunuz ki? Bundan daha iyi Avrupa’nın göbeğindeki Almanya’yı anlatacak ne olabilir ki?