Ülkemizin hemen her alanda birçok sıkıntısı varken, bunların hiç birisi tartışılmaz ve çözüm projeleri millete anlatılmaz ama bazıları durmadan yeni sıkıntı ve faydasız tartışmaları başlatmayı huy edindiler. Yeni Anayasa, Yeni Türkiye, Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığı, Anayasal vatandaşlık getirilecek, Türkiye bir mozaiktir! Türk milleti yoktur!...vb Burada aranması gereken, iyi niyetin bulunup bulunmadığıdır! Herkes çok iyi bilir ki hareket noktası kin ve düşmanlık olan hiçbir düşünceden insanlığa fayda gelmez. Öncelikle yaşanan sıkıntılara çare bulunmalıdır: Bölücü terör, açlık... gibi. 2010 yılında Türkiye 12 Eylül Anayasasını budayan bir referandum yaptı. Gerekçe “İleri Demokrasi” idi. Sonrasında ne oldu?

Yeni dava açan hakim ve savcılar hapse atıldı. Davanın konusuna bile bakılamadı. Demokrasinin ilerisine atlandı galiba! Yasaları insanlar uygular, anayasa insanlığı yükseltmez, niyetleri de değiştirmez. Birilerinin şu basit hususu bilmemesi mümkün müdür: Milletlerarası ölçülere göre, bir ülkenin etnik mozaik olarak tanımlanabilmesi için, genel nüfusun %35’inin farklı etnik gruplardan meydana gelmesi gerekir. Fransa halkının “milli kimliği” olan, anayasalarına göre üst kimlik sayılan “Fransızlık”; Fransa’nın kurucusu olan fakat devletin kuruluş aşamasında nüfusun ancak % 40’ı kadar olan Frankların kimliğidir. Bizde ise devletin asli kurucusu olan Türkler halen % 85-90 gibi büyük çoğunluktadır. Bizim anayasamıza göre “Türklük” bir etnik grubu değil, bütün nüfusu içine alan Türk milletine mensup olmak anlamındadır. Onun için Türklük bir üst kimliktir.

Yok, eğer “Türk milleti” yerine “Anayasal vatandaşlık” denecekse Türkiye’de yaşayanlar kimliksiz veya insan değil demektir. Bir millet insanlardan meydana gelir ve o milletin de bir ismi olur. Aksi takdirde Türkiye ismini de kaldırmak gerekir. Atatürk’ün tanımıyla “Türkiye halkına Türk milleti denir” ifadesi esas alınmalıdır. Türkiyenin etnik mozaik olduğunu iddia eden görüşler, Alman Peter Alfora Andrews’in 1992’de “Türkiyede Etnik Gruplar” adıyla Türkçeye çevrilen kitabına dayanmaktadır. Andrew kitabında 18 farklı Türk boyunu bile Türk’ten ayrı etnik grup saymıştır. Hiç kimsenin şüphesi olmamalı ki, “Türkiye’nin üst kimliği Türk’tür, Türk milletidir”.

Anayasal vatandaşlık ifadesi tarih, hukuk ve bilim bağlamında tutarsızdır. İbn-i Sina “İlim kendisine değer verilmeyen yerden göç eder” der. Ya insanlık (ve dürüstlük) değerini bulmadığı zaman onun yerini ne alır? İşte o zaman aklınıza gelmeyecek bütün olumsuzlukları yaşarsınız, aynen bugünkü ortam gibi. Obama, yemin töreninde “Bizim her şekilden, her dinden ve dilden vatandaşlarımız var” diyordu. Beyaz Saray’ın giriş kapısında ise; “Birleşmek başlangıçtır. Birliği sürdürmek gelişmedir. Birlikte çalışmak başarıdır” diye yazar. Böylece birliğin nimetleri anlatılırken, bizde, üstelik bölücü terörle boğuşan Türkiye’mizde “farklılıklarımız zenginliğimizdir” diye ayrıştırma ve düşmanlık kışkırtmaları yapılır. Yazıklar olsun! Emperyalist kışkırtmalardan bıktık, usandık. Yeter artık!