"Vakfıkebir’i göç veren değil göç alan, ekonomide, turizmde, sosyal ve kültürel alanda Türkiye’nin parlayan yıldızı haline getireceğini ve Vakfıkebir’in çocuklarına, gençlerine ve onların geleceğine talip olduğunu" dile getirerek söze başlayan Habiboğlu, "Gerek meslek hayatımda gerekse gündelik yaşamımda gerçekleştiremeyeceğim hiçbir iddiada bulunmadım. Ulusal medya da Genel Yayın Yönetmenliği, Yönetim Kurulu üyeliği,idarecilik ve program yapım ve sunuculuğu yaptım. Halen Türk Arap Strateji Enstitüsü’nün Genel Sekreterliğini yürütmekteyim, Dünya Müslüman Medya Örgütü’nün de Türkiye delegesiyim. Bu görevlerimde büyük görünen bütün iddialarımı gerçekleştirdim.Ben iddiayı ortaya koyup altını doldurmam. Önce altını doldururum sonra da sizin iddia dediğiniz şey kendiliğinden ortaya çıkar. Bütün sözlerimin tamamı bir çok projenin ürünüdür." dedi. Habiboğlu sözlerini şöyle sürdürdü; "Vakfıkebir bugün görünenin çok üzerinde potansiyele sahip. Bölgede ki bir çok ilk Vakfıkebir de gerçekleşmiştir. 1930-1960 yılları arasında ilk ihracat Vakfıkebir den gerçekleştirilmiştir. Gemi ile Romanya ya tereyağı ihracatı yapılmıştır. Bölgenin ihtiyaçlarının önemli bir kısmı Vakfıkebir limanından gerçekleştirilmiştir. Vakfıkebir, bölgenin kültürel ve ilmi hayatında sınırlarını aşmıştır. Hem de 50 yıl önce. Vakfıkebir’i uyuyan bir dev olarak görebilirsiniz. Uluslar arası sermayenin Vakfıkebir’ yönelmesi çok zor değildir. Uluslar arası sermaye gideceği yerde öncelikle iki şeye dikkat eder. 1- Güven ve istikrar 2- Gelişme hızı. Vakfıkebir de bunlar gerçekleştirildi mi sermaye akışı başlar. Tabi o akışı sağlayacak kontak her şeyden önemli. Bu kontakları da kurmak bizim işimiz zaten. Vakfıkebir gerek sahili gerek tabiatı ile dünyanın en bakir yerlerinden biridir. Sahip olduğu bu özellikler doğru imar edilir, ıslahı gerçekleştirilir sonrasında da iyi bir organizasyon sağlanır ise dünyanın göz bebeği haline gelir. Bütün bunlar için gerekli projelerin tamamı çantamdadır. Elbette bu bir süreçtir ve başarılmaması için hiçbir neden yoktur. Uyuyan dev’in uyanmasına bağlarım. Vakfıkebir’in heyecanına bağlarım. Aslında ben heyecanımı Vakfıkebir den alıyorum. Böyle olunca bir heyecan sarmalı oluşması normal değil mi? Bence çok normal. Vakfıkebir de yaşayan ve Vakfıkebir için nefes alan herkes benim ekibimdir. Ben birleştiren olmak istiyorum. Ayrıştıran değil. Ancak şunu da söylemek isterim: Partimizin Vakfıkebir de müthiş, çalışkan ve samimi bir ilçe başkanı ve yönetimi var. Tabi gençler ve hanımlar. Vakfıkebir’in hanımları çok çalışkan ve özverilidir. İşte size ekip. Onların desteği ile altından kalkılamayacak iş olmaz. Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan ile ülkemizin geldiği bu aşamayı çok değil on beş yıl önce hayal bile edemezdik. Bu noktaya gelmek elbette çok önemlidir. Bu başbakanımızın önderliğinde bütün milletimizle gerçekleşmiştir. “Durmak yok yola devam” sloganı bütün milletimiz için bir hayat biçimi olmalıdır. Ben de gücüm yettiği oranda Vakfıkebir de bu sloganı hayata geçirmeyi arzu ediyorum."