Partisinin TBMM Grubunda konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasının başında 4 yıl önce hayatını kaybeden Muhsin Yazıcıoğlunu anarak başladı
Partisinin TBMM Grubunda konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasının başında 4 yıl önce hayatını kaybeden Muhsin Yazıcıoğlunu anarak başladı. Yazıcıoğlunun eksikliğinin şu günlerde daha da fazla hissedildiğinin altını çizen Başbakan Erdoğan, Göksun ilçesi yakınlarında helikopterinin düşmesi sonucu kaybettiğimiz Muhsin Yazıcıoğlu kardeşimi hasretle anıyorum. Türk siyasi hayatının inancıyla, dava adamlığıyla, üslubuyla, çilekeş, örnek şahsiyetlerinden birisi olan Muhsin kardeşimin eksikliği şu günlerde çok daha derin şekilde hissediliyor. Ailesine ve yakınlarına başsağlığı diliyorum diye konuştu.
BAŞKABAN SÖYLERİNE ŞÖYLE DEVAM ETTİ...
Hafta sonu yüksek hızlı trenle Eskişehir'i Konya'ya bağladık. 29 Ekim'de inşallah Eskişehir'i YHT ile İstanbul'a bağlayacağız. 3'lü hat Ankara, Konya ve Eskişehir'i Yüksek Hızlı Tren hatlarıyla birbirine yakınlaşmış oldu. Yıl sonuna doğru planımız 29 Ekim, Marmaray ile birlikte Eskişehir İstanbul YHT hattını hizmete açacağız. Ardından Bursa geliyor. Bursa'yı da bu hatta eklemek suretiyle Osmanlı'nın ilk başkentini de YHT ile buluşturacağız. Ardından Sivas, YHT ile bu hatta bağlanacak. Konya'yı Eskişehir'e bağlayarak Yunus Emre dostları ile Mevlana dostlarını birbirine yakınlaştırmış olduk. Nasreddin Hoca Sivrihisar sınırlarında doğmuş, Akşehir'e gitmiş, orada vefat etmiştir. Nasreddin Hoca'nın eşeğine ters de kat ettiği yolu vatandaşlarımız YHT ile koltuğa düz de otursa ters de otursa kat edecekler.
2013 KÜLTÜR BAŞKENTİ ESKİŞEHİR
Eskişehir Türk Dünyası Kültür Başkenti
Hafta sonunda yapılan törenle Eskişehir 2013 için Türk dünyasının kültür başkenti oldu. Pazar günü Eskişehirin 4 ilçesini ziyaret ettim. Osmanlının kuruluşuna liderlik etmiş ilçeler. Oradaki hanım kardeşlerimiz Başbakanım Osman Gaziden bu yana buraya gelen ilk lider sizsiniz dediler. Mihalgazi ve Sarıcakaya, bir vadi ama yolu falan virajlı. Şimdi oralarla ilgili Ulaştırma Bakanlığı bir çalışma yapacak.
Mihalgazi ve Sarıcakayanın beyaz yaşmaklı kadını topraktan rızkını çıkarıyor. Ciddi bir seracılık yapılıyor. Ekonomi dersi verebilirler. O denli de istihdam için neler yapmamız lazım dendiğinde elinize bir dosya sıkıştırırlar, o derece yani Çifteler ilçesinin de demokrasi tarihimizde farklı bir yeri var. 1948de Menderes arkadaşlarıyla ilk mitingini orada yapmış. O günün şartlarında 20 bin kişiye hitap etmiş. Oradan o çıkış 50de iktidarı getirmiş. 60 yıl sonra Çiftelerde yine öyle umut dolu bir miting gerçekleştirdik Sivrihisarda da katılımın yüksek olduğu bir mitingimiz oldu.
MAVİ MARMARAYA SALDIRI VE İSRAİLİN ÖZRÜ
Geçtiğimiz hafta içinde ülkemiz, milletimiz ve bölgemiz için 2 önemli olay oldu. İlki Nevruz ve devam eden çözüm süreci. 22 Mayıs 2010da Gazzeye insani yardım ulaştırmak için Mavi Marmara gemisi yola çıktı. Bu gemide 36 ayrı ülkeden insan vardı. Bu yardım gemisi 31 Mayısta Akdenizde İsrail devletinin saldırısına uğradı ve silahsız olmalarına rağmen 9 kişi şehit oldu. Bu olaylar yaşandığına kalabalık bir heyetle Şilideydik. Temaslarımızı kestik ve Türkiyeye döndük O zaman danışmanım Nabi Beye süratle bir ekiple birlikte İstanbuldan STKlarla Tel Avive gideceksiniz, hapishanede hastanede kim varsa 24 saatte alıp geleceksiniz dedik. Uluslararası hukuk nezdinde olayı tam bir kararlılık içinde takip ettik Mavi Marmaraya yapılan saldırının ardından İsrailin belki farklı hesapları vardı onu bilemem. Belki bu olayın da unutulacağını sanıyorlardı. Ancak İsrail bu sefer farklı bir yapıyla karşılaştı Ak Parti hükümeti olarak bu saldırı karşısında susmadık.
APOLOGY YERİNE ÜZÜNTÜ DİYELİM DEDİLER, OLMAZ DEDİK
Arayı nasıl düzeltebiliriz diye toplantılar yaptılar. 3 şart öne sürdük Bu devlet onurludur, gururludur, bu milletin evlatları şahsiyetlidir. Onların kılına gelen zararın hesabını sormak zorundayız dedik Ricacı olarak gelen devlet başkanları, dışişleri bakanları oldu. Hepsi de hiçbir itirazi cümle kullanmadan geri döndüler. Takipten yorulmadık. Bu olayın ardından İsraile bu 3 şartı sürekli tekrar ettik. Onların da ileri gelenleri oldu. Onları da devreye soktular. Özür, tazminat ve Filistine ambargonun kalkmasını istedik. Apology kelimesi yerine ısrarla üzüntü, üzüntü verici kullansak olmaz mı dediler. Kesinlikle olmaz dedik.
ONUNLA KONUŞMAK İSTEDİM
BM Genel Kurulunda yaptığım konuşmada da aynısını söyledim. ABD Başkanı Obama, İsraile yaptığı temaslar öncesinde Kerry bize geldi. Kerry ile yaptığım görüşmede bu konunun etraflıca ele alarak değerlendirmesini yaptık. Ne gibi bir çerçeve oluşturalım ki bu işi çözelim dedik. Obamanın Ortadoğuya gelişinde önümüze yine bir metin geldi. O metinde yine kabul edemeyeceğimiz bazı şeyler vardı. Dedik ki hayır Biz burada Filistinli kardeşlerimizin hak ve hukukunu bir kenara koyamayız, onun da bu anlaşmaya derç edilmesi lazım dedik.
İsrailden ayrılırken Obama, Netenyahu ile birlikte havaalanından beni telefonla aradılar. Önce Netenyahunun sesini aldım. Ben Sayın Obamanın sesini özlemiştim. Önce kendisiyle görüşeyim dedim. Kendisiyle görüştük. Obamanın şahitliğinde bu görüşmeyi gerçekleştirerek bu işi bitirdik. Sonra ABD hemen açıklamasını yaptı, sonra İsrail açıklamasını yaptı. Hepsi yazılı metinlerde ve telefon kayıtlarımızda. Sonra biz açıklamamızı yaptık. Eşeği sağlam kazığa bağlamak lazım Netenyahu özür diledi Nisan ayı içinde olabilir. Filistin, Gazze, Batı Şeriaya bir ziyaretle buradaki ambargonun ne durumda olduğunu yerinde tespit etme imkanımız olur