Kurultay, CHP’de ya da Türk siyasetinde hangi değişimi yarattı? Bu soruya coşkulu yanıtlar vermek isterdim. Çünkü ülkemizin güçlü bir muhalif siyasal odağa, hem de şiddetle ihtiyacı var. Çünkü güçlü bir muhalefet, sağlam bir demokrasinin en önemli güvencesidir. Çünkü güçlü bir muhalefet, kendini her şeyin üzerinde gören otoriter ‘Tek Adam’ yönetimine, iktidarın yanlışlarına, anayasal sistemin çiğnenmesine, siyasal yozlaşmaya karşı sigortadır. Çünkü güçlü bir muhalefet, iktidar karşıtları ve hatta iktidara oy veren vatandaşlar için bir garanti, bir umut, gerektiğinde desteklenecek yeni bir iktidar seçeneğidir. Çünkü güçlü bir muhalefet, doğru ve düzgün bir iktidar için de yaşamsaldır.

CHP NEREDE?

Peki CHP bunun neresinde? Ne yazık ki, oldukça uzağında. Bunun nedenini sadece dış etkenlere, iktidarın anti-demokratik ve baskıcı ortamına, kamusal kaynakları kendi lehine kullanmasına, sosyal yardımlara; bulgura, makarnaya, kömüre bağlamak ne kadar gerçekçi? Kuşkusuz ki, bunların etkisi vardır. Ama siyasal muhalefet, sorunu-eksikliği asıl kendinde aramadığı sürece, bir değişim yaratamaz. CHP; üst üste yaşadığı seçim yenilgileri sonrasında bu kurultayı, çok daha verimli ve gelecek için etkili biçimde kullanabilirdi. Ama bir demokratik yarış ortamı bile sağlanamadı. Parti içi iktidarı koruma, yönetsel organlarda bazı kişileri değiştirme dışına çıkamayan bir kurultay gerçekleşti.

ORTAM BU İKEN...

Ülkenin açık bölünme tehlikesi yaşadığı; demokrasi, hukuk devleti ve anayasanın önemli ölçüde askıya alındığı, ülkenin Ortadoğu bataklığına giderek daha çok gömüldüğü, başkalarının çıkar ve hesapları için komşularla savaş durumuna gelindiği; hiç kimsenin yarınını göremediği, iktidar baskısının yaşamın her alanına sirayet ettiği, iktidar reisinin anayasayı çiğneyerek sivil darbe ile modern padişahlık sistemine meşruiyet kazandırmaya çalıştığı koşullarda yaşıyoruz. CHP bu kadar yaşamsal bir durumda hangi politika, hangi yöntem, hangi kadrolarla ülkeyi ve demokrasiyi savunacak? Bu kurultay hangi heyecanı yarattı?

DİKTATÖR MÜ, BOZUNTU MU?

Ülkeyi kuran partinin bu çok duyarlı dönemde yaptığı kongreden akıllarda kalan tek şey, ‘’Diktatör bozuntusu’’ tartışması oldu. Memleketin yaşadığı büyük travma ve tehditler ortadayken, ülkedeki otoriterleşmeyi, ayrışma ve nefret saflaşmasını, “Yeni Anayasa” dayatmasını ya da alttan alta kurgulanan baskın seçim hazırlığını, ‘’Bozuntu’’ üzerinden hafifseyerek sulandırma çabası. TEK YOL CHP, MHP ve diğer muhalefet partileri; koltuk sevdası, kişisel ya da grupsal iktidar heveslerini bir yana bırakıp, ülke için siyaset üretip, inatçı, kararlı ve etkili bir muhalefetle vatandaşın önüne bir umut koyamazsa; tünelin çıkışı uzaklaşıyor, memleketi her açıdan karanlık bir dönem bekliyor...