A+ A-
Yorum
10

Markette ne yaşandığını anlattı

Yayın Tarihi: 04.01.2015 - 05:23 | Güncelleme Tarihi: 22.05.2014 - 09:31
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Soma ziyaretinde bir vatandaşa yumruk attığı iddialarının yaşandığı markette Erdoğan’ın yanında bulunan Başbakan Yardımcısı
Arınç, ana gündem maddesini Soma’daki maden kazasının oluşturduğu Bakanlar Kurulu toplantısının ardından yaptığı basın toplantısında özetle şunları söyledi: YUMRUK ATMADI (Erdoğan vatandaşa yumruk attı mı?) Başbakan “İstifa et” diyenlerin yanına gitti. “Hadi istifamı size sunmaya geldim. Ben neden istifa edeyim?” dedi. Kızlar mahçup oldu. Kızların yanındakiler dozunu artırarak laf söyledi. Başbakan’ın “Neden katil olayım ben” dediğini duydum. Sola doğru yalpalanma oldu. Saldırgan bazı kişiler gördüm. Sola doğru bir geçiş oldu. Orada bir market varmış, Başbakanımız markete girdi. 7-8 kişi bir markete doğru süratle girdiler. Ben biraz geride kaldım. Benim görebildiğim ve duyabildiğim kadarıyla Başbakanımız kimseye yumruk atmadı. Kendisine yumruk atıldığını söyleyen o kişide 4. kez ifadesini değiştirdi. Ne kadar itibar edilebilir? YEMİN EDERİM DUYMADIM O görüntülere yorum yaparken yanlışlıklar yapıldı. Bu yanlışlıklardan en büyüğü de bir ülkenin ismini zikrederek Başbakanımızın ‘filanın filanı’ şeklinde bir beyanı var. Tekrar etmekten hicap duyarım. Yemin ederim ki böyle bir cümlesini duymadım. Orada tutmak için elini uzatmış olabilir. Bir başbakanın nasıl yumruk atabileceğini düşünebilirsiniz? Kimseyi yumruklamak için gitmedi ki milletin acısını hafifletmek için gitti. FECİ BİR OLAY (Yusuf Yerkel’in tekme atması) Görüntüleri izledim. Çıplak gözle baktığımda yerde birisi var iki özel hareketçi onu yere yatırmışlar, isminden bahsedilen kişi onu tekmeliyor. Bu çok feci bir olay. ‘Bu doğrudur, yerindedir’ diyecek halde değilim. Zaten bu adam bir eylem yapmış polis onu etkisiz hale getirmiş. Yerde olan bir insana niçin tekme atılır? Hiçbir şekilde atılmaması lazım. Kim olursa olsun. İkincisi taşıdığı sıfat itibariyle hiçbir şekilde düşünmemek lazım. Kendisi ‘Çok üzüldüm’ diye bir beyanda bulunmuş. Olayın iki yönü var. Bu olayı tasvip etmediğimi herkesin bu olaydan infial duymuş olabileceğini kabul ediyorum. Savunacak durumda değilim. Kim olursa olsun. Yerde yatan kişiye tekme atmış o kişi şikayet ederse, adli soruşturma yapılabilir. İkincisi bu kişi personel olduğu için idari soruşturmaya da konu olabilir. İdari soruşturma sonucunda kendisini atayan makam bir işlem yapabilir. Başbakanlık Müsteşarlığı bu olayla ve kişiyle ilgili idarii soruşturma yaparsa Başbakan ve Müsteşarlık gerekeni yapacaktır. BAHSETMEMİZE BİLE GEREK YOK Rapor konusu trajikomik bir olay. Ben de ilk duyduğumda tekmelerken ayak bileğini burkmuş olmalı diye düşündüm. Elbette hükümet tabibine giderseniz, bir hastaneye giderseniz ayağımda şişlik var derseniz, ayağımda ödem ekimoz derseniz size rapor verir. Ben doktoru suçlayamam. içinizden herhangi birisi gitse size iş görmezlik raporu verir. Burada olaydan sonrasına ait rapor verildiği anlaşılıyor. Tekmeyi atmış ayağında arıza oluşmuş. O kişiyle çekişme, kavga olmuş o kişi de yaralanmış olsaydı adli konu olurdu. Kim kime vurdu araştırılırdı. Ama rapor içeriği olaydan sonra kendisindeki arızanın oluştuğunu belirtiyor. Onun için bundan bahsetmemize bile gerek yok. KARAR YOK Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımız bir taslağı bizimle paylaştı. Maden kazasında hayatını kaybeden kardeşlerimizin doğrudan şehit sayılması veya şehitlere tanınan haklardan istifade edilmesi konuşulmuştur ama bu konuda verilmiş bir karar yoktur. Amacımız; ailelerine ve hak sahiplerine biz ne yapacağız? Hükümet olarak bir iş kazasında hayatını kaybetmiş insanlar için ne yapabiliriz, bunu düşünüyoruz. Öncelikle Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası kanunlarında, iş kazası sonucu vefat edenlerle ilgili olarak özel hükümler var. Bunlardan birisi, ölüm gelirinin bağlanmasıdır. Burada prim ödeme gün sayısının hiç önemi yoktur. O gün bile işe başlamış olsa iş kazasına muhatap olan, mağdur olan insanlara, prim ödeme süresi ve yaş şartı aranmaksızın ölüm geliri bağlanmaktadır. Aynı zamanda prim ödeme gün sayısına ve yıla bakarak sigortalı bulunması halinde ölüm aylığı da bağlanmaktadır. Bir işçinin hem ölüm gelirinden hem ölüm aylığından istifade etmesi mümkündür. Cenaze ödeneğinden istifade etmesi de mümkündür. MEVCUT YASA İMKAN VERİYOR Ailelerin ev ve konut gibi sosyal amaçlı bazı talepleri de karşılanacaktır. Başbakanımızın talimatıyla şöyle bir çalışma yapıyoruz; Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık sigortası kapsamına bağlı olarak yapılacak ödemeleri, biz olayın vehamate ve çok sayıda kardeşimizin hayatını kaybetmesi ve inanıyoruz ki onların şehittirler, bunların haklarını biraz daha fazla, pozitif ayrımcılığa tabi tutarak düzenleyebilir miyiz? Burada kanunen şehit sayılmalarından ziyade şehitlerimize geçen yıl temmuz ayında çıkardığımız kanunla tanınan hakları burada vefat etmiş insanlarımız için de uygulayabilir miyiz? Netice olarak şunu söyleyebilirim; bugün için bir karar varmadık. Çünkü mevcut yasa bu imkanları veriyor. Ancak bizim benzer olayları da dikkate alarak özellikle sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası kanununun içerisinde yeni bazı hükümler koymak suretiyle hak sahiplerinin alabileceği imkanı devlet olarak biz verebilir miyiz. Bu konuda çalışmalar Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımız, Maliye Bakanlığımız ve her iki bakanlığımız tarafından süratle neticelendirilecek ve inşallah hak sahiplerini memnun edecek, en azından acılarını hafifletebilecek, çocuklarının istikbalini garanti altına alabilecek bir düzenlemeyi umarım ki yakın zamanda açıklayacağız. İMAM NİKAHINI ÇÖZERİZ (İmam nikahlı eşlerin hukuki açıdan mağduriyet yaşaması nasıl önlenecek?) Bilemiyorum, bu konuda bize bir şey intikal etmedi ama Türkiye’nin şartları içerisinde bu da söz konusu olabilir. Benim bildiğim kadarıyla hak sahipliği kavramı, Medeni Kanunla bağlı değildir. Eğer hak sahipliği kavramı içerisine alamıyorsak bir mağduriyet söz konusu ise yine de çözeriz. BAŞBAKANIMIZ TAKDİR EDER (İlgili bakanların istifa ve görevden alma olur mu?) Bakanlarımız buradan olayı tahkik etmesi hergün denetlemesi mümkün değil. Bakanların denetim görevinden bahsedilebilir. Yasal eksiklikler giderilebilir. Etik açıdan şuan da istifa etmediklerine göre istifa yok. Ama bakanlara ileride kusur bulunursa onu Başbakanımız takdir eder.”
Etiketler