SON DAKİKA



Haber > Gündem > "Mısır halkının aynı acıları yaşamasını,arzu etmiy

"Mısır halkının aynı acıları yaşamasını,arzu etmiy

19 Temmuz 2013 Cuma - 10:58




Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin çok zorlu bir demokrasi sürecinden geçtiğini belirterek, "Mısır halkının aynı acıları yaşamasını, aynı bede





Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin çok zorlu bir demokrasi sürecinden geçtiğini belirterek, "Son 50 yıl içinde 4 askeri darbeye, bunun yanında askeri darbe girişimlerine şahit oldu. Her bir darbe Türkiye'ye çok ağır faturalar ve çok ağır bedeller ödetti. Ancak, tüm bu hadiselerden dersler çıkararak demokrasinin standartlarını daha da ileri seviyelere çekmek için kararlı bir mücadele yürüttük. Demokrasi mücadelesinde ağır bedeller ödemiş bir ülke olarak Mısır'ı, kardeşimiz olarak gördüğümüz Mısır halkının aynı acıları yaşamasını, aynı bedelleri ödemesini arzu etmiyoruz" dedi.AK Parti Dış İlişkiler Başkanlığı'nın parti genel merkezinde verdiği '6. Geleneksel Büyükelçiler İftarı'na katılan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, küresel finans krizinin dünya üzerindeki etkileri sürerken başta Ortadoğu olmak üzere İslam coğrafyasından da acı haberlerin geldiğini belirterek, "Dünyamız bir yandan yoksulluğun ve gelir dağılımındaki eşitsizliğin tehdidi altında bulunurken diğer yandan masum sivillerin her gün toplu kıyımlarına şahit oluyor. Manzara ne kadar olumsuz olursa olsun tabii ki bizler umutsuz değiliz. Dünyamızı tehdit eden, geleceğimizi ve gelecek nesilleri tehdit eden her sorun karşısında umudumuzu güçlü şekilde muhafaza ediyoruz. Soruların çözüleceğine yürekten inanıyor, sorunları çözmek için mücadelemizi kararlılıkla sürdürüyoruz" dedi.Son olarak Mısır'da yaşanan hadiselerin de gösterdiği gibi Ortadoğu'da yaşanan değişim ve dönüşümün kritik bir aşamadan geçtiğini söyleyen Erdoğan, Mısır'ı 300 milyonluk Arap dünyasının kutup yıldızı olarak gördüklerini ifade etti. "Mısır'ın istikrarı ve güvenliği, Mısır halkı olduğu kadar bölge ülkeleri ve Türkiye özellikle de Avrupa için hayati derecede önemlidir" diyen Erdoğan, "Türkiye olarak 25 Ocak Devrimi'ni Mısır halkının meşru taleplerini karşılamak için yapılmış onurlu bir özgürlük mücadelesi olarak kabul ettik ve başından beri kayıtsız, şartsız destekledik. Mısır halkı özgürlük, adalet, demokrasi, istikrar ve ekonomik kalkınma için büyük bir mücadele vermiştir. Bunun için seçimlere gitmiş, Meclis'ini ve Cumhurbaşkanını seçmişti. Bu 70 yıllık bir aradan sonra ilk defa yapılan bir seçim ve bu seçimle oluşan bir parlamento ve iş başına gelmiş bir Cumhurbaşkanı. Demokratik kurallar içinde atılan bu adımlarla Mısır halkının tarihi nitelikte büyük kazanımları olmuştu. Bugün gelinen noktada Mısır'da demokrasinin tesisi konusunda talihsiz bir gelişme yaşandığına şahit oluyoruz. Seçilmiş bir Cumhurbaşkanın seçim dışı yollarla açık bir darbeyle görevinde uzaklaştırılması demokratik ilke ve değerlerle bağdaştırmak mümkün değildir. Demokrasilerin en temel kuralı, seçilmişlerin yine seçim yoluyla görevlerini bırakmalarıdır. Seçilmiş iktidarların darbelerle alaşağı edilmesi demokrasinin evrensel ilkelerini ortadan kaldırmak anlamına gelir" ifadelerini kullandı. "MISIR'DA BELLİ KİŞİ VE KURULUŞLARI SAVUNAN DEĞİL, EVRENSEL İLKELERİ GÖZETEN BİR POLİTİKA İZLİYORUZ" Türkiye'nin Mısır'da belli kişi ve kuruluşları savunan veya gözeten değil evrensel değerleri ve ilkeleri gözeten bir politika izlediğini belirten Erdoğan, Türkiye'nin politikasını çıkar odaklı olmadığını değer odaklı olduğunu ifade etti. Suriye'de, Irak'ta, Libya'da, Tunus'ta da hep bu ilkeler temelinde hareket edildiğini anlatan Erdoğan, "Böyle de hareket etmeye devam edeceğiz. Bu temel ilkeler demokrasi, milli iradeye saygı, hukukun üstünlüğü ve insan hakları gibi evrensel değerlerdir. Doğru hareket tarzının bu olduğuna inanıyoruz. Türkiye bu zor anında şimdiye kadar olduğu gibi kardeş Mısır halkının da yanında olacak, maddi ve manevi tüm desteğini vermeye devam edecektir. Türkiye, bölgede halkı Müslüman ve aynı zamanda farklı inançlara mensup insanların olduğu Mısır'ı demokratik bir ülke olarak kendi tecrübelerini de her zaman bu bölgede her ülkeye paylaşmaya hazırdır" dedi. Türkiye'nin çok zorlu bir demokrasi sürecinden geçtiğini anlatan Erdoğan, "Son 50 yıl içinde 4 askeri darbeye, bunun yanında askeri darbe girişimlerine şahit olduk. Her bir darbe Türkiye'ye çok ağır faturalar, çok ağır bedeller ödetti. Ancak, tüm bu hadiselerden dersler çıkararak, demokrasiyi daha da güçlendirmek, standartlarını daha da ileri seviyelere çekmek için kararlı bir mücadele yürüttük. Demokrasi mücadelesinde ağır bedeller ödemiş bir ülke olarak Mısır'ı, kardeşimiz olarak gördüğümüz Mısır halkının aynı acıları yaşamasını, aynı bedelleri ödemesini arzu etmiyoruz. Demokratik değerleri benimseyen, önemseyen ülkelere düşen, bu tür hadiseler karşısında çifte standartla hareket etmemek ve yanlışa yanlış demek öyle zannediyorum ki demokrasiye inanmış tüm ülkelerin görevidir. Bizimle bir araya geldikleri zaman 'demokrasiye övgü yağdıran, demokrasiden taviz verilmemesi gerekir' diyenlerin bu noktada tavırlarını omurgalı bir şekilde görmek isteriz. Bu süreçte Adeviye Meydanı olmak üzere Mısır şehirlerinin meydanlarını dolduran milyonlar maalesef görmezden gelinmiştir. Türkiye, dünyanın neresinde olursa hangi görüşte, hangi ideolojide, hangi dinde olursa olsun seçimle gelmiş hükümetlere yönelik antidemokratik girişimlerin karşısındadır. Mısır'da darbe Mursi'ye değil muhaliflere yönelik olsaydı da biz ilkesel olarak tavrımızı net bir şekilde ortaya koyardık" değerlendirmesinde bulundu. "TÜRKİYE, HİÇBİR ÜLKENİN İÇİŞLERİNE KARIŞMA ARZUSUNDA DEĞİLDİR" Türkiye'nin hiçbir ülkenin içişlerine karışma arzusunda olmadığına dikkati çeken Başbakan Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti: "Ancak, bölgemizi yakından ilgilendiren böyle bir meselede tavrımızı ve tepkimizi net bir şekilde ifade etmemiz anlayışla karşılanmalı, örnek alınmalıdır. Farklı ülkeler konuşurken, farklı ülkeler Mısır'daki bu gelişmelerle ilgili yorumlar yaparken onlara söz yok, işlerine gelmeyen açıklamalar yapıldığı zaman 'Türkiye bizim içişlerimize niye karışıyor' gibi beyanlarda bulunmak. Biz ne yaptık, sadece demokrasi açısından, halkın iradesine saygı açısından birileri halkın iradesine saygı duymazken biz duyduğumuz saygıyı dile getirdik. Dedik ki seçimle gelen seçimle gitmelidir. Seçimle gelen askeri darbeyle gitmemelidir. Bu konuda da bütün büyükelçiler burada sizler ülkeler arasındaki demokrasinin en önemli ayaklarısınız. Burada konuştuklarımızı sizler de aynen ülkelerinize yansıtmalısınız." Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, TSK İç Hizmet Kanunu'nun 35. maddesinde yapılan değişikliğe ilişkin, "Yasalarımızdaki darbe ürünü maddeleri ayıkladık. En son askeri darbelere gerekçe olarak gösterilen 35. maddeyi değiştirerek Türkiye'de çok önemli bir adımı atmış olduk. Kimse bunun değerlendirmesini yapıyor mu, işlerine gelmez" dedi. AK Parti Dış İlişkiler Başkanlığı'nın parti genel merkezinde verdiği '6. Geleneksel Büyükelçiler İftarı'na katılan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Mısır'daki askeri darbeye ilişkin değerlendirmede bulunarak, "Mısır halkı bu zorlu süreci selametle atlatabilmek için yine demokratik kurallar çerçevesinde bir yol haritası belirleyebilecek güçtedir. Anayasa meşruiyet içerisinde kalınarak Mısır halkının iradesine saygı duyulması Mısır'daki demokratik sistemi güçlendirecektir. Demokratik mekanizmaların işlendiği bir ortamda siyasi ve ekonomik sorunlara diyalog yoluyla çözüm bulmak her zaman mümkündür. Mursi'de hata yaptı, yanlış yaptı. Tamam da neye göre hata yaptı. Bunun kararını farklı ülkeler mi verecek? Biz mi vereceğiz, bırakalım bunun kararını Mısır halkı versin" şeklinde konuştu. "Türkiye'de bir, iki, üç, dört kişi polise şiddet uygularken ölüyor. Tweetler, facebooklar..." diyen Erdoğan, "Dünyanın altını üstüne getiriyorlar ama öbür tarafta şu ana kadar Mısır'da 300 kişi ölüyor ve bunların 53 tanesi namaz kılarken, ibadet esnasında kurşunlanarak öldürülüyor ama dünya sessiz. Niye konuşmuyorsunuz? Hadi bunun karşısında da konuşun. Burada konuşmayacaksınız da nerede konuşacaksınız. Bu insanlar ibadetini yaparken kurşunlanarak öldürülüyor, işte bizim feryadımız bu haksızlığa ve milletin iradesine saygı duymayanlara karşıdır bu feryadımız. Bu doğrultuda halkın tercihinin tam anlamıyla tecelli edeceği özgür ve adil seçimlerin bir an önce gerçekleştirilmesi hepimizin beklentisidir" ifadelerini kullandı. "100 BİN İNSANIN ÖLDÜRÜLDÜĞÜ SURİYE'YE KARŞI HALA CİDDİ BİR SES YÜKSELMİYOR" Suriye'de şu ana kadar 100 bin insan öldüğünü belirten Erdoğan, "Hala öldürmeye devam ediyor bu rejim. Şimdi ben bu rejime diktatör, katil demeyecek miyim? Ben de insanım onlar da insan. Biz insanların tümünü yaradandan ötürü seviyoruz. Türk olduğu için falan değil. Yaradandan ötürü seviyoruz. Orada müslüman veya müslüman olmayan diye bir ayrım yapılamaz. Siz bu insanlara karşı her zaman şefkat elinizi uzatmak zorundasınız. 100 bin insanın öldürüldüğü Suriye'ye karşı hala ciddi bir ses yükselmiyor. Bizim şu anda ülkemizde sadece 200 bin kamplarda besledimiz insan var, bir o kadar evlerde barındırdığımız insanlar var. Bir taraftan da sınırlarda iç savaş ve bu iç savaş neticesinde bizim ülkemizde şehit olan insanlar var. Kardeş bildiğimiz suriye halkının bir an evvel bu rejimden kurtularak demokratik bir Suriye'yi tesis etmek için de uluslararası toplumla birlikte hak ve hukukun izin verdiği her türlü desteği sağlamaya devam edeceğiz" diye konuştu. Rusya, Çin ve İran'a seslenen Erdoğan, "Artık buradaki uzlaşmacı sürece destek vermeniz gerekir diyorum. Bu işi çözmede büyük bir sorumluklarının olduğunu ifade ediyorum. Aksik takdirde ölen 100 bin insanın ve şu anda ülkelerinden ayrı yaşayan milyonlarca insanın inanıyorum ki tarih boyunca affı olmayacaktır. Bizim için zalimin dini, mezhebi veya etnik kökeni önemli değildir. Biz yapılan zülme bakarız" dedi. Gelinen kritik aşamada bölgeyi bir mezhep çatışmasına götürmenin ve dini duyguları dar çıkarları istismar etmek isteyenlerin de olduğunu çok iyi bildiklerini söyleyen Erdoğan, yeniden iç savaşın en karanlık yıllarını hatırlatan bir şiddet sarmalına doğru sürüklenmekte olan Irak'ta yaşananların da ayrıca bir örnek olduğunu ifade etti. Erdoğan, Irak'taki her türlü gelişmenin olumlu olumsuz tüm etkilerini doğrudan hisseden türkiye'ni bu yönde ilgili tüm taraflara gerekli telkinlerde bulunacağını ve hiçbir konuda desteğini esirgemeyeceğini dile getirdi. "Yasalarımızdaki darbe ürünü maddeleri ayıkladık. En son askeri darbelere gerekçe olarak gösterilen 35. maddeyi değiştirerek Türkiye'de çok önemli bir adımı atmış olduk" diyen Erdoğan, "Kimse bunun değerlendirmesini yapıyor mu? İşlerine gelmez. Bunlar dururken hep söylenen şuydu 'hadi kaldırsanıza'. Şimdi ne oldu? Üzerinde kimse durmuyor. İfade özgürlüğünün önünü actık. Şu anda Cumhurbaşkanına, Genelkurmay Başkanına, Meclis Başkanını fütursuzca saldıranlar küfür edenler 10 yıl önce Türkiye'de böyle bir köşe yazısı yazabilirler miydi? Yazdıkları anda yerleri ve adresleri belliydi. Hemen malum yerlere gider orada hayatlarını sürdürmeye başlarlardı ama şu anda parmak sayıların geçmez ki onlar da terör örgütüyle bağlantısı olanlar ve ruhsatsız silah taşıyanlardır" ifadelerini kullandı. Tüm azınlık vakıflarının gayrimenkullerini kendilerine iade etme sürecini AK Parti Hükümetlerinin başlattığını belirten Erdoğan, "Geçen yıl Ramazan'da İstanbul'da azınlıkların bize vermiş olduğu iftarda bunu açıklamıştım, ondan sonra uygulamaya geçtik. Şu ana kadar 2,5 milyar doları bulan gayrimenkul iadesi yaptık" dedi. Türkiye'nin reformlarının kritik noktlara ulaştığına dikkati çeken Başbakan Erdoğan, "Yapılması gereken reformlar zor reformlardır. 1960 darbesinin Türkiye'ye en büyük bedeli antidemokratik bir anayasadır. 53 yıl içinde anayasa önemli değişikliklere de uğrasa özündeki o darbeci anlayıştan hala kurtulamamıştır. Biz, yeni bir anayasanın Türkiye'nin en büyük ihtiyacı olduğunu ifade ettik. 2011 seçimlerinin ardından yeni, katılımcı ve demokratik bir anayasanın yapılması için çalışmalara başladık. Biz de komisyonlar oluşturulurken herkesin parlamentodaki gücü neyse onunla orantılı olarak komisyonlar oluşturulur. Fakat, biz Uzlaşma Komisyonu'nda dedik ki illa öyle bir komisyon oluşturma tarzına gitmeyelim. Önemli olan, üzümü yiyelim bağcıyla işimiz yok dedik. 'Parlamentoda grubu olan partilerin milletvekili sayısı önemli değil' dedik" değerlendirmesinde bulundu. "SON GÜNLERDE BELLİ ÇEVRELER 'TÜRKİYE'NİN EKONOMİSİNİN DURAĞANA GEÇTİĞİNİ' İFADE EDİYOR" Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, son günlerde belli çevrelerin 'Türkiye'nin ekonomisinin durağana geçtiğini' ifade ettiğini belirterek, "Güçlü, istikrarlı bir Türkiye istemeyenler tarafından çok farklı şekilde engellenmeye çalışıldığımız ortada. Ne yaparlarsa yapsınlar, biz kararlıyız. Mali disiplinden taviz vermeyeceğiz. Mali disiplini koruyarak yolumuza devam edeceğiz. Faiz lobisine de destek vermeyeceğiz" dedi. AK Parti Dış İlişkiler Başkanlığı'nın parti genel merkezinde verdiği '6. Geleneksel Büyükelçiler İftarı'na katılan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, çözüm sürecine ilişkin, "Bu süreci kararlılıkla sürdürüyoruz. Bu süreç nihayete eriştiğinde Türkiye çok önemli bir reformu gerçekleştirmiş ve ağır yüklerinden kurtulmuş olacaktır. Türkiye ekonomisine, siyaset ve demokrasimize adeta musallat olan bu sorun çözüldüğünde Türkiye huzur, güven ve istikrar noktasında çok farklı bir ülke olacaktır. AK Parti reform kararlılığını asla yitirmemiştir" dedi. Sosyal barışı, kardeşliği ve bir arada yaşama kültürünü daha da derinleştirme arzusunda olduklarına dikkati çeken Erdoğan, hak ve özgürlükleri en ideal manada genişletme kararlılığında olduklarını ifade etti. Erdoğan, "Son günlerde, 3 gün içinde dünyada belli çevreler 'Türkiye'nin ekonomisinin durağana geçtiğini' ifade ediyorlar. Saldırıların şeklini görüyor musunuz? Nasıl durağana geçiyor? Durağana geçen bir ekonomide bütçe 3,1 milyar fazla veriyor. Nasıl oluyor bu iş? Turizme bakıyoruz. Turizm bitti, öldü' diyorlar, beşinci ay sonunda geçen yıla göre turizm yüzde 18,5 arttı. OECD açıklamasını yapıyor, şu anda dünyada 2014 itibarıyla büyümede Türkiye en önde gelen ilk 3 ülkeden bir tanesi. Bütün bunlar ortada bunları bildikleri halde, enflasyondaki gelişmeler ortada. Pazartesi ve saı günü Hazine borçlanma yaptı, ortada faizler, vadeler hepsi devam ediyor. Güçlü, istikrarlı bir Türkiye istemeyenler tarafından çok farklı şekilde engellenmeye çalışıldığımız ortada. Ne yaparlarsa yapsınlar, biz kararlıyız. Mali disiplinden taviz vermeyeceğiz. Mali disiplini koruyarak yolumuza devam edeceğiz. Faiz lobisine de destek vermeyeceğiz" diye konuştu. "Reformlarımızda en önemli desteklerimizden birisi Avrupa Birliği olmuştur" diyen Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti: "Son dönemde Avrupa Birliği kendi değerleriyle ters düşmek suretiyle Türkiye'ye tam anlamıyla çifte standart uygular hale gelmiştir. Eskiden alıştık, açma kapama yok. Şimdi açma kapama yerine yeni bir şey daha icat edildi. Hani bir adım atalım da iki üç ay sonra oturur bunu konuşuruz. Avrupa Birliği müktesebatı içinde böyle bir anlayış yok. Onun için de ben AB üyesi ülkeleri de ahde vefaya davet ediyorum. Son olarak bir faslın müzakereye açılması yarım yamalak tabii olumlu görülüyor ama sürecin çok yavaş ilerlediğini, bu aksamanın da AB tarafından kaynaklandığını bilmenizi isterim. Türkiye'nin reformlarını gerçekleştirmesinde, AB ile bütünleşmesinde Türkiye'nin haksız itham ve eleştirilere maruz bırakılmadan desteklenmesinde tüm dost ve kardeş ülkelere ihtiyacımız olduğunu burada belirtmek isterim." Bugün Avrupa'da 7 milyon Türk'ün olduğunu söyleyen Erdoğan, "Biz zaten fiilen girmişiz, Avrupa'dayız. Öyleyse bu sıkıntılar niye? Biz eleştirilmekten çekinmiyoruz tam tersine eleştiriyi kendimizi daha da mükemmelleştirmek için çok önemli bir fırsat olarak görüyoruz. Ancak eleştirilerin hakkaniyet ölçüsünde, adalet ve vicdan terazisinden çıkmış olarak yapılmasını arzu ediyoruz" şeklinde konuştu.
Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap