Başbakan Erdoğanı eleştiren MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Mili değerleri koru ve yaşat mitinginde konuştu.
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Başbakan Recep Tayyip Erdoğanın açıkladığı demokratikleşme paketi ve çözüm sürecine sert tepki göstererek, Biz fermanlarla, irade-i seniyelerle, anayasalarla, kanunlarla, kararnamelerle, genelgelerle, zamanı geldiğinde ayrılıp dağılmak üzere bir araya gelmedik, zorlamalarla millet olmadık dedi.MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Milli Değerleri Koru ve Yaşat Mitingleri'nin dokuzuncusu olan Tandoğandaki Türkiye Mitinginde halka seslendi. Tandoğan Meydanının tamamını dolduran on binlere seslenen Bahçeli, mahşeri kalabalıktan gurur duyduğunu ifade etti.Türkiyenin dokuz bölgesinde, Milli Değerleri Koru ve Yaşat adı ile planladıkları açık hava toplantılarının dokuzuncusunu ve sonuncusunu bugün Türkiye temasıyla başkent Ankarada düzenlediklerini ifade eden Bahçeli, tehditlerin arttığı ve yaygınlaştığı bir dönemde egemenliğin yegane sahibi aziz millete gittiklerini, düşünce ve kaygılarını korkusuzca paylaştıklarını vurguladı.
YERİ GÖĞÜ İNLETİYORUZ
Sorunları kenardan izlemeyi, bir şey yokmuş gibi davranmayı hiç akıllarından geçirmediklerini kaydeden Bahçeli, En doğrusunun Türk milletiyle buluşmak olduğuna inandığımızdan adımlarımızı hep bu yönde attık, kararlarımızı hep bu yönde verdik. Geriye dönüp bakıldığında endişelerimizde ne kadar haklı, teşhislerimizde ne derece isabetli olduğumuz mutlaka ki takdir ve itiraf edilecektir. Kuruluş ilkelerimize nankörlük yapan köksüz ve yönsüzlere 23 Mart 2013 günü Bursadan itiraz ettik. Bayrağımızı indirmeye çalışan terörist heveslere 20 Nisan 2013 günü İzmirden duruş gösterdik. Vatanımız üzerinde hesap yapan fanatizmin ve fenalıkların esiri olmuş bölücülere 25 Mayıs 2013 günü Adanadan mesaj verdik. Birliğimizi bozmaya çabalayan yerli ve yabancı melanet emellere 22 Haziran 2013 günü Erzurumdan seslendik. Türkçemizin itibarıyla oynamaya kalkışan dilsiz şeytanlara 24 Ağustos 2013 günü Konyadan meydan okuduk. Kardeşliğimizi yıkmaya yeltenen fesat ve nifak yuvalarına 14 Eylül 2013 günü Elazığdan uyarılarda bulunduk. Demokrasiyi linç etmeye teşebbüs eden milli irade vurguncularına, manda hasreti çeken millet hasımlarına 5 Ekim 2013 günü İstanbuldan yüklendik. Kurtuluşumuzun emanetlerini felç etmeye kararlı olan işgal ve esaret yanaşmalarına, yabancılarla düşüp kalkan çürük kalplere 26 Ekim 2013 günü Samsundan diklendik, yeni bir kurtuluş meşalesi yaktık. Bugün de Türkiye diyoruz, Türkiye diyerek meydanları dolduruyor, yeri göğü inletiyoruz diye konuştu.
İDDİAYLA SÖYLÜYORUM; TÜRKİYEYİ ONA BUNA YEM ETTİRMEYECEĞİZ
Baskılara, tutsaklıklara, kuşatmalara karşı çıktıklarını, anormal boyutlara ulaşan karanlığın, karmaşanın, kaosun ve kutuplaşmanın boyutunu deşifre ettiklerini söyleyen Bahçeli, Korkma milletim, korkmayın milletimin fertleri; bu şafaklarda yüzen al sancak ilelebet dalgalanacaktır. Yurdumun üzerinde tüten en son ocak sönmeden, en son millet evladı rahmeti Rahman'a kavuşmadan Türkiyeye halel gelmeyecektir. Farz-ı muhal, dara ve buhrana düşsek de, sayımız azalıp takatimiz kalmasa da, merak buyurmayınız; birimiz Mete Han olur zalimlerin üstüne yürürüz. Birimiz Atilla, diğerimiz Bilge Kağan olur Türklüğün varlığını yeni baştan yüceltiriz. Birimiz Alparslan olur yeniden fetih yoluna düşeriz. Birimiz Ertuğrul Gazi olur Söğütten tekrar ve bir kez daha başlarız. Birimiz Osman Gazi olur yeni bir Türk destanı yazmak için yollara koyuluruz. Birimiz Murat olur, öbürümüz Yıldırım olur Haçlılara kafa tutar, muzaffer akşamların şükür namazını kılarız. Birimiz Fatih olur, gemileri ite ite, zorlaya zorlaya karadan yürütür, hisarların burcuna üç hilali dikeriz. Ve birimiz Mustafa Kemal olur Samsundan Bismillah der, bağımsızlığın peşine düşer, yurdumuzu düşman emellerinden silip süpürürüz. Ölsek de teslim olmayız, yenilgi kabul etmeyiz, zillete boyun eğmeyiz, Müslüman Türk olmaktan vazgeçmeyiz. Bundan müsterih ve emin olunuz. Geceler uzun olsa da, hainler mevki, koltuk, servet ve şöhret sahibi olarak sivrilse de emanetin bekçisi bizler, karanlığın kalbine tıpkı bir hançer gibi saplanırız. İddiayla söylüyorum; Türkiyeyi ona buna yem ettirmeyeceğiz. Türkiyeyi yüz üstü bırakmayacak, yalnız başına koymayacağız. Hamd olsun Türkiye Tandoğandadır ifadelerini kullandı.
TECRÜBELERİMİZ, YAŞANAN GERÇEKLER, SÖYLEDİKLERİMİZİ İSPATLAMAKTADIR
Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü:Türkiye buradaysa, Recep Tayyip Erdoğan ve bölünme ayinine çıkmış şer ve batıl yüzler nerededir? Türkiye buradaysa, şerefini bölücülük kumarında kaybetmiş sefalet, ifrit ve müfrit yuvaları nerededir? Ben size söyleyeyim, ya İmralıda pazarlıkta, Kandilde oynaştalardır ya da canla-başla yolsuzluk tüneli kazıyorlardır. Ya yabancıların dizinin dibinde ya da sömürgecilere taşeronluk yapıyorlardır. Ya yeni hıyanet senaryoları yazıyorlar ya da kafir hesaplara yamanmak için çırpınıyorlardır. Ya Türklüğü nasıl kazırız diye harıl harıl hesap içinde ya da bölünmeyi nasıl çabuklaştırırız diyerek fitne kazanını alevlendiriyorlardır. Kaldı ki, bunların doğru yerde, doğru yönde ve doğru işlerle meşgul olmaları imkansızdır. Şeytani hesaplar bunlarla gün yüzüne çıkmıştır. Kalleşlik bunlarla belgelenmiş, vefasızlık bunlarla alenileşmiştir. Kötülük bunlarla kurumsallaşmış, vicdansızlık bunların elinde silah gibi kullanılmıştır. Tecrübelerimiz, yaşanan gerçekler, bugüne kadar olan hadiseler bu söylediklerimizi ispatlamaktadır. Ne var ki, zalimin zulmü, eşbaşkanın hükmü varsa, Türklüğün bükülmez kolu, milletin eğilmez başı, Türkiye'min de düşmez kudreti vardır.
TÜRKİYE, İKİNCİ FETRET DEVRİ'Nİ YAŞAMAKTADIR
Bugünkü şartlarda Türkiyedeki yapının yıkılması için çok yoğun bir mücadelenin devam ettiğini ileri süren Bahçeli, Kimi zaman demokratik açılım, kimi zaman milli birlik ve kardeşlik, kimi zaman da çözüm süreci mahlaslı zehirli projelerle bölücülüğe siyasi ve hukuki meşruiyet aranmaktadır. Milleti Türkten, devleti Türkiye Cumhuriyetinden soymak ve soyutlamak için olmadık iğrenç yöntemlere başvurulmaktadır. Türksüz millet, Türksüz devlet ve Türksüz vatan için kuyruğa giren alçaklar; dünden bugüne miras kalan milli ve manevi değerleri çözmek ve çökertmek için son derece faaldir. Türk milleti bunun için inkar edilmektedir. Türklük bunun için hedef alınmaktadır. Milliyetçilik bunun için kötülenmektedir. Üzülerek söylemek isterim ki, Türkiye ikinci Fetret Devri'ni yaşamaktadır. Türk milleti 11 yıldır devam eden bölücü ve yıkıcı kalkışmalara sahne olmaktadır. Milli ve üniter nitelikli Türk Cumhuriyeti Devleti; sözde demokratikleşme, özgürleşme, barış, süreç, çok kültürlülük, alt kimliklerin tanınması, ana dilde eğitim, siyasi statü talepleri gibi kavramlarla parçalanmanın eşiğindedir. Sosyolojik olarak Türk kimliğinde birleşme süreciyle tamamlanmış milletleşme olgusu geriye döndürülmek istenmektedir. Şayet bu eğilim, bu dayatma ısrarla sürdürülürse, iç ve dış tazyiklerle sivrilen kimlik talepleri dağılmayı sağlayacak, çatışmayı getirecek, bu ülkede yaşayan kardeşlerimiz alt kimlikler arasında eriyecek ve emilecektir. Bu şartlar altında, korkarız ki, ne milletten ne de Türkiye Cumhuriyetinden iz ve eser kalmayacaktır. Osmanlı İmparatorluğunun çöküşü ile devletten ayrılan çok sayıda unsur kendi milli devletini kurmuşlar, ama o günden beri rahat, huzur ve istikrar yüzü görmemişlerdir. Dönemin gelişmeleri doğrultusunda son kurulan devlet ise Türkiye Cumhuriyeti olmuştur. Ve bu devleti kuran da büyük Türk milletidir. Tekrar ediyorum, devletin kurucu ögesi ve asıl sahibi asil Türk milletidir. Biz demek bir demektir. Türk milleti demek bin yıllık kardeşlik hukukuyla aynıdır şeklinde konuştu.
ZORLAMALARLA MİLLET OLMADIK
Bahçeli, doğuda batıya, kuzeyden güneye bir, beraber ve büyük bir ailenin temsilcileri olduklarını dile getirdi. Kökeni ne olursa olsun her Türk vatandaşının Türkiyenin bölünmesi halinde nelerin olacağını iyi düşünmesi gerektiğini vurgulayan Bahçeli, Hele hele milletin 36ya parçalanmasıyla hangi felaketlerin ve hangi feci olayların doğacağını şimdiden öngörmelidir. Milleti içi boş bir kabuğa, dokununca çatlayacak ve dağılacak gevşek bir dokuya dönüştürmenin nasıl bir musibete, nasıl bir depreme yol açacağını bugünden hesap etmek lazımdır. Bölünmeye mesafeli, teröre tepkili Kürt kökenli kardeşlerim artık seslerini yükseltmeli, nerede durduklarını netleştirmelidir. İmralı canisinin ve PKK terörünün kanlı planlarına, bölünme ısrarlarına tepki göstermelidir. Bu kardeşlerim, AK Partinin, BDPnin ve HDPnin tezgahlarına ve tuzaklarına düşmemeli, kardeşlikten ödün vermemelidir. Diyarbakırlı İstanbulda yaşıyorsa, Bingöllü Ankarada iş yapıyorsa, Şırnaklı Antalyada ikamet ediyorsa, Siirtli Konyada ekmeğini kazanıyorsa, Mardinli İzmirde evlenip yuva kurmuşsa bu millet olmamız sayesindedir. Bazı haddi ve seviyeyi aşan, asla hoş görmediğimiz münferit örnekler dışında; Türk milletinin hiçbir ferdi ötekileştirilmemiş, ayrımcılığa muhatap kalmamış, yabancı görülmemiştir. Biz fermanlarla, irade-i seniyelerle, anayasalarla, kanunlarla, kararnamelerle, genelgelerle, zamanı geldiğinden ayrılıp dağılmak üzere bir araya gelmedik, zorlamalarla millet olmadık. Bu vasıtalarla da küsmemiz ve birbirimizden uzaklaşmamız mümkün değildir. Hüzünlere direnerek, kışkırtmalara direnç göstererek, çilelere katlanarak, bir elin parmakları olduk ve yumruk gibi sımsıkı bütünleştik. Kaynaşmamızın ve kavuşmamızın bakiyesi olarak Türk milletine can verdik. Diyarbakırdan yanık yanık seslenen uzun havayla Ankarada duygulandık. Aydındaki zeybekle Vanda oynadık, Elazığdan çalan davulun sesiyle Çankırıda halay çektik. Yozgattan tellerine vurulan bağlamanın sesine Batmandan katıldık. Şanlıurfaya özgü damak lezzetini İstanbuldan tattık. Muşlu gelini Nevşehirde karşıladık, Samsunlu damadı Tuncelide alkışladık. Bursadan uğurladığımızı askerimizi Hakkariye emanet ettik, Hakkariden çıkan yoksul ve işsiz kardeşimizi Mersinde bağrımıza bastık. Biz iç içe geçtik, aynı kültür havuzundan, aynı tarih çeşmesinden, aynı sevinç membaından beslenerek büyüdük ve Türkiye olduk. Bunun için herkes eşittir Türkiye dedik. Biz kardeşlikte söz kestik, Türk milletinde buluştuk. Irk tasnifi yapmadık, kafatası ölçümü gibi ilkelliklere hiç tevessül etmedik ifadelerini kullandı.
KÜRT KÖKENLİ KARDEŞİM, GÜN BU GÜNDÜR; VATANA VE MİLLETE SAHİP ÇIKMAK İÇİN VAKİT KAYBETME
Kürt kökenli kardeşim, gün bu gündür; vatana ve millete sahip çıkmak için vakit kaybetme diyen Bahçeli, konuşmasına şöyle devam etti:Sen, bu necip milletin eşit ve onurlu bir mensubu olduğunu sakın unutma. Türk milleti imha olursa, bu topraklarda kimseye hayat hakkı tanınmayacak, göçmen, sığıntı ve marjinal hale düşmek herkes için kaçınılmaz olacaktır. Türk milleti kırılır ve birbirine düşerse bu topraklarda ezan bile okunamayacaktır. Unutulmasın ki milletin ismi Türktür, Başbakana, küresel planlara ve bölücü çevrelere rağmen Türk kalacaktır. Türklerin ismi de Türkiyeden değil, Türkiyenin ismi Türklerden gelmektedir. Milletin ismiyle oynamanın gayesi devleti dönüştürmek, yeni bir rejim için kolları sıvamaktır. Milletin değişimini isteyenlerin önerdikleri en önemli sanal harç coğrafi kimlik tanımıdır. Türkiyelilik zırvasının çıkışı burasıdır. Coğrafi bazda kimlik tanımı iflasın adım adım gelen habercisidir. Başbakan da bunun için ısrarlıdır. Dahası Başbakan, milli birliğin eseri olan Cumhuriyetten rahatsızdır. Başbakan Türk milletinden memnuniyetsizdir. Siyasi geçmişinde bu hazımsızlığın, bu sinsiliğin, bu husumetin türlü örnekleri vardır. Aynı zamanda Türk milletine kin ve öfke kusmasının gerisinde milliyetinde yaşadığı derin açmazlar ve çelişkiler bulunmaktadır. Üstelik vesayeti altında bulunduğu yabancılara peşin peşin verdiği sözlerin gereğini yapmaktadır. Başbakan küresel mihrakların gözüne girmek, takdir toplamak, övülmek için her taklayı atmakta, her işbirlikçilikten medet ummaktadır. Türk milletinin vermediği bir yetkiyle, yani BOPa Eşbaşkan olmakla övünmesi bundandır. Bu coğrafyada Türklük olmadan milletten bahsedilemeyecektir. Biliniz ki, milletleşme sürecinin itici, yönlendirici ve ana gücü Türklüktür. Duygudan beslenen, ortak değerlerden feyizlenen, tamamen kültürel bir tercihten ilhamını alan Türklük şuuru, Türkiye Cumhuriyetinin kırmızı çizgisi ve milletin son kalesidir. Bu kale düşmeden hain emeller başaramayacaktır. Bu kale harabeye çevrilmeden Başbakan Erdoğan amacına ulaşamayacaktır. Başbakanın etnik nefreti, soykırımcıları aratmayan bozuk zihniyeti asla işe yaramayacak, netice vermeyecektir. Türk milletinin adından, andından ve anılarından ürken, korkan ve kaçan bütün parazitler, bütün pervasızlar ve bütün parçalı yürekler hırsla Türklüğe diş geçirmenin arayışındadır.
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Başbakan Recep Tayyip Erdoğanın öğrenci evleriyle ilgili çıkışı hakkında sert konuştu. Bahçeli, Muhafazakar demokratlıkla övünen Başbakan siyasi ahlakını ve insafını devretmiş, hoşgörüsünü ve sağduyusunu yitirmiş, böylece gençlerden intikam almaya girişmiştir. Özel hayatları, konut dokunulmazlığını, kişisel hak ve hürriyetleri ihlal etmiş, herkesi belli bir kalıba sokmaya yeltenmiştir. Başbakan Erdoğan ölçüyü kaçırmış, oto kontrolü kaybetmiştir dedi.MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Milli Değerleri Koru ve Yaşat Mitingleri'nin dokuzuncusu olan Tandoğandaki Türkiye Mitinginde halka seslendi. Tandoğan Meydanının tamamını dolduran onbinlere seslenen Bahçeli, Başbakan Erdoğanın Türk milletini takatsiz, kimliksiz ve ezilmiş kalıntıya çevirmeyi hedeflediğini öne sürdü. Başbakan Erdoğanın yaraları tedavi etmek yerine kaşımakta ve kanatmakta olduğunu ileri süren Bahçeli, Belleklerden silinmeyecek, akıllardan çıkmayacak, dünya durdukça hatırlanacak ve ihanetten başka izahı olmayacak kasti yanlışların içindedir. Başbakan devletin başından T.C.yi, milletin başından da Türklüğü almaya ve gasp etmeye cüret etmektedir. Biliyorum, T.C.yi tabelalardan sökmek hepinizin sinirlerini germiş, öfkenizi kabartmıştır. Biliyorum, bayrağı kale direklerinden indirmek hepinizi aşırı ölçüde germiş ve içinizi sızlatmıştır. Biliyorum, Ne Mutlu Türküm Diyene sözünü her taraftan kaldırmak hepinizin bağrını delmiş, ağrınıza gitmiştir. Ama bunların hepsi Başbakanın eseridir. Bankalar ve valilikler yetmezmiş gibi, Devlet Madalya ve Nişan Yönetmeliğinden Atatürkü ve T.C.yi çıkarma cürmünün tarafı bu Başbakandır. Diyarbakırda paslanmış ve eskimiş diyerek vinçlerle Ne Mutlu Türküm Diyene yazılı tabelayı kaynakla kesme haysiyetsizliği bu Başbakanın son icraatıdır. Dağlardan, taşlardan ve yollardan Türklüğü kazımaya çalışan, karşımıza Türklükle gelmeyin diyen, Türkçülüğe düşman olduğunu her fırsatta yineleyen Başbakan artık çizmeyi aşmıştır dedi.
BU İKTİDAR ÖMRÜNÜ DOLDURMUŞTUR
Sayın Başbakan, Türklük sana ne yapmıştır? diye soran Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü:
Sen Başbakanlık görevini; Kandilden mi, İmralıdan mı, Washington'dan mı, Bürüksel'den mi, Erbilden mi, yoksa Türk milletinden mi aldın? Başbakan, kimlerin hesabına çalıştığını, kimlerine menfaatini gözettiğini şeref ve siyasi namusu varsa açıklamalıdır. Bu iktidar ömrünü doldurmuştur. Bu iktidar devrini tamamlamıştır. Bu iktidarın sonu göründükçe, Türk milleti saldırıya uğramaktadır. Milletimizi soykırımla itham edenleri fikir özgürlüğü adına hoş gören Başbakan ve hükümetidir. Devlete ve millete isyan eden asilere methiyeler düzen, sözüm ona haklarını iadeye kalkan Başbakan ve hükümetidir. Peygamberimize yapılan hakaretler karşısında Avrupalı mevkidaşlarını terbiyeye davet edemeyen Başbakan ve hükümetidir. Ahlak ve namus istismarı yaparken Avrupalı olmak adına zinayı suç olmaktan çıkaran Başbakan ve hükümetidir. İslamı dilinden düşürmeyen, sonra gidip kilise destekli üniversitelerden onur ödülleri alan Başbakan ve hükümetidir. Hilali gölgeleyip haçı parlatan Başbakan ve hükümetidir. Cami yıkıp kilise açan, yerleşim yerlerinin ismini PKK dayatmalarıyla değiştiren Başbakan ve hükümetidir. Türk Silahlı Kuvvetleri'ni terör yuvası, genelkurmay başkanlarını terör örgütü yöneticisi olmakla suçlayan, kahramanları hapse tıkıp, katilleri serbest bırakan Başbakan ve hükümetidir. Başörtüsünün altına saklanan, samimi dindarlarımızı münafıkça aldatan, Müslüman katillerine her platformda kucak açan Başbakan ve hükümetidir. Devletin saygınlığını iki paralık eden, milletin bekasını ve beraberliğini zedeleyen şüphesiz Başbakan ve hükümetidir. Kuşku etmeyiniz ki, bunların insan içine çıkacak yüzleri kesinlikle kalmamıştır.
GENÇLERDEN İNTİKAM ALMAYA GİRİŞMİŞTİR
Bahçeli, Muhafazakar demokratlıkla övünen Başbakan siyasi ahlakını ve insafını devretmiş, hoşgörüsünü ve sağduyusunu yitirmiş, böylece gençlerden intikam almaya girişmiştir dedi. Her yurt dışı seyahati öncesi Türkiyeyi tartışmalara boğmanın Başbakanın adet ve alışkanlığı olduğunu savunan Bahçeli, Başbakan Gezi Parkının acısını çıkarmak için her şeyi yapmaktadır. Tencere-tava çalanlardan hıncını almak, demokratik tepkileri sindirmek için her suçlamadan fayda beklemektedir. Başbakanın gözünü hırs bürümüştür. Bu şahıs, milletimizin birbirini gammazlaması için hiçbir vicdana sığmayan tezgahların mimarlığına soyunmuştur. Özel hayatları, konut dokunulmazlığını, kişisel hak ve hürriyetleri ihlal etmiş, herkesi belli bir kalıba sokmaya yeltenmiştir. Başbakan Erdoğan ölçüyü kaçırmış, oto kontrolü kaybetmiştir. Başbakana göre herkes şüpheli, herkes güvenilmez ve herkes suça meyillidir. Millete hizmetkar olduğunu söyleyen müzakereci Başbakan, diktatör kesilmiş, iyice ceberutlaşmıştır. Ancak Türk gençliği AK Partinin ipini çekecek, sandığı kafasına geçirecektir. Türk gençliği iktidarı geldiği gibi gönderecektir. Bunu yapmak genç kardeşim için artık milli bir görev olmuştur. Gezi olayları da dahil olmak üzere, hiçbir dönemde bu kadar aşağılanmayan Türk gençliği Başbakanın işini bitirecektir. Diyorum ki, gençlik millet el ele, haydi iktidara güle güle. Herkesle kavgalı ve nizalı olan bu zihniyetten hesap sormak Milliyetçi Hareketin boynunun borcudur şeklinde konuştu.