Dönemin Dışişleri Bakanı Davutoğlu ile dönemin Başbakanı Erdoğan’ın Ortadoğu-Suriye-Irak politikası iflas etti. Artçı çöküşler sürüyor. Davutoğlu’nun “stratejik derinlik’’ savı, önce ‘’stratejik felakete’’, sonuçta da ‘’stratejik rezalete’’ dönüştü. Yeni Osmanlı özlemleri... ABD’nin İran-Şii etkisine karşı geliştirdiği Sünni Blok’un oluşturulması... İslam dünyasını Batı ve İsrail çıkarlarına uygun biçimde yeniden düzenlemek amacıyla geliştirilen Büyük Ortadoğu Projesi’nin inşasına hizmet... Erdoğan yönetimi Ortadoğu’da çok yanlış işler yaptı. Irak’ın işgaline, Libya’nın yıkılmasına, Arap dünyasının Arap Baharı adı altında perişan edilmesinde ön saflarda gönüllü olarak rol aldı. Suriye’nin iç savaşa girmesi ve parçalanmasında önemli roller oynadı.

CEHENNEM COĞRAFYASI

Devletlerin ortadan kalkmasıyla dinci-mezhepçi ya da etnik esaslı örgütler, kurtarılmış bölgeler ve kantonlar kurdu. Herkesin herkese düşman olduğu, dünyadaki belli başlı güçlerin ve istihbarat örgütlerinin her türlü komployu gerçekleştirdiği bir cehennem coğrafyası oluşturuldu. Bütün bunlar Türkiye’nin de içinde bulunduğu uluslararası komployla gerçekleşti. Başta Türkiye ile ittifak halinde olan ABD ve Batı, Erdoğan yönetiminin Suriye’ye karşı savaşı savunan ve iç savaşı kışkırtan politikası ile ayrışma yaşadı. Yüzbinlerce insanın ölümü, milyonlarca Suriyelinin vatanlarından sürgün olması, çekilen onca acıdan sonra Erdoğan yönetimi, Suriye konusundaki tavrını bir ölçüde değiştirmek durumunda kaldı.

ABD’DEN SONRA RUSYA DA

ABD ve Batı, IŞİD nedeni ve bahanesiyle bölgede askeri operasyon yapıyor. ABD, Türkiye üslerini kullanıyor. Türkiye’nin güney sınırları boyunca kurulan, PKK’nın Suriye kolu PYD kantonları, giderek devletleşiyor. PYD artık ABD’nin müttefiki konumunda. Batının Suriye ve Irak’taki bu ataklarından sonra Rusya da Esad yönetimini desteklemek amacıyla büyük bir askeri seferberlik başlatmış durumda. Obama le Putin arasında gergin geçen BM görüşmesinde, bu konuda bir anlaşmaya varıldığı anlaşılıyor. Rusya da IŞİD’le mücadele gerekçesiyle bölgeye girdi ve askeri operasyonlara başladı. Hedef sadece IŞİD değil, El Nusra gibi kökten dinci diğer muhalif silahlı örgütler. İran’ın da Suriye devletine destek için yeni birlikler kaydırdığı haberleri geliyor.

HALA UMUT VAR

Sonuç olarak Türkiye’nin güneyi korkunç bir bataklık. Türkiye içerde PKK ile çatışırken, onun Suriye’deki kolu ABD emperyalizminin korumasında. Şimdi Rusya da PYD’yi terörist olarak görmediğini ve vurmayacağını açıkladı. Erdoğan yönetimi, birleşik ve barış içindeki Suriye’nin kan gölüne dönmesi ve parçalanmasıyla bu büyük stratejik felakette en önemli rolü oynadı. Kendi güvenliğini tehdit eden bu yapılara karşı eli kolu bağlı. Oysa hâlâ bir çözüm umudu var. Esad yönetimiyle barışmak, Irak’la daha yakın işbirliği, İran’la ortak çıkarları öne çıkarmak, bölgedeki yerel güçlerle meşruiyet ve insan hakları bağlamında samimi ilişki.