SON DAKİKA



Haber > Gündem > Terörü yaratan etkenler ortada iken, çözüm olama

Terörü yaratan etkenler ortada iken, çözüm olama

22 Kasım 2015 Pazar - 09:30








Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütünün Paris’e yönelik terör saldırıları Batı’ya verilen bir gözdağı olduğu kadar, savaşın sadece Suriye ve Irak topraklarında değil her yerde gerçekleştiğini, artık her yerin bir savaş alanı olduğunu göstermesi açısından önemli. Saldırı, bilindik terör eylemlerinden farklı anlamlar taşıyor. Sözgelimi 1 ay önce Türkiye’nin başkentine yapılan ve 103 kişinin katledildiği terör saldırısı canlı bombalar ile gerçekleştirilmişti. Paris saldırısı ise, aynı anda birçok noktada kitlesel ölümlere yol açacak, bombalama ve hedef gözetmeden ateş etmeye kadar farklı zarar verme yöntemlerinin kullanıldığı bir saldırı oldu. Böylece her an her yerde ortaya çıkabilecek, hiçbir yerin artık güvenli olamayacağı mesajını veren bu saldırılar, Avrupa’yı derinden sarstı.

ÖRGÜTTEN KUTSAL AMACA

IŞİD, bir örgüt olmanın ötesinde bir amaç, bir hedef, bir düşe dönüşmüş durumda. Birçok İslami örgütü-çevreyi çatısı altında toplayan bu yapılanma, önce Suriye ve Irak’ta tutunmayı, sonra da adım adım bütün İslam coğrafyasına yayılmayı amaçlıyor. Terör ve şiddet, kendisini kabul ettirmenin, amaca giden yolda önündeki engelleri kaldırmanın en önemli ve etkili yolu olarak görülüyor. Ki, gerçekten de vahşi, korku yaratan bir şöhret edinmiş durumda. BÖLGEYE MÜDAHALE Başta Suriye ve Irak olmak üzere dinci terör örgütlerini ya da çatılarını ortaya çıkaran birçok etken var. Kuşkusuz ki Batı’nın Ortadoğu’ya yönelik kontrol ve sömürgeci politikaları, bu etkenlerin başında geliyor. Özellikle son 5-6 yıldır Türkiye’nin de içinde bulunduğu dış ya da bölge güçlerinin bölgeye yönelik hesapları, bölgedeki terör ya da şiddeti yöntem olarak kullanan örgütlerle belirli mesafedeki ilişkiler, merkezi bir devlet otoritesinin ortadan kalkması, siyasi coğrafyanın gerek küresel ve gerekse bölgesel aktörlerin oyun-savaş alanına çevrilmesine neden oldu. Yani IŞİD gibi yapılanmaların ortaya çıkması küresel ve bölgesel aktörlerin şu ya da bu gerekçeyle sağladığı destek, ya da ortamın sonu oluştu.

TEPKİ HAREKETİ

IŞİD, aynı zamanda bir tepki hareketi. İkinci Körfez harekatı ve Irak’ın işgali ile değiştirilen dengeler, Saddam döneminin dağıldığı öne sürülen ama aslında yeraltına inen ordusunu yeniden yerüstüne çıkardı. Yabancı işgale ve Irak Kürtleri gibi yabancı işgalcilere kucak açan işbirlikçileri de cezalandırmayı amaçlayan hareket, adaletsiz dünya düzenine bir isyan aynı zamanda. Bu boyutuyla, sadece bölgedeki radikal unsurları değil, dünyanın her yerindeki İslamcı radikal çevreleri ve kişileri kimliğinin bir parçası sayan yepyeni bir yapılanma gerçekleştirdi. Yani IŞİD bölgesel bir hareket olmanın ötesinde, tüm İslam dünyasında ve hatta tüm dünyada hedeflerin ulaşmak için canını vermeyi göze alabilen sempatizan ya da militanlardan oluşan küresel bir yapı.


ÖRTÜLÜ SAVAŞ

Sorun elbette sadece IŞİD değil. Küresel ve bölgesel güçler açısından IŞİD aynı zamanda kontrollü-örtülü savaş açısından bir bahane. ABD, NATO, Avrupa’nın bazı devletleri, Rusya, İran, Suudi Arabistan ve bazı Körfez ülkeleri ve Türkiye, Suriye’de gerçekleşen örtülü savaş ve mücadelenin içinde. Buna onlarca bölgesel ve yerel gücü de katmak gerek. Böyle bir ortamda gerek bu bölge ve gerekse dünya için barış beklemek olanaksız. Büyük Ortadoğu Projesi çerçevesinde bölgenin yeniden dizaynının, Irak ve Suriye devletinin ortadan kaldırılarak küçük parçalara bölünmesi hedefinin geldiği vahim durum bu. Denetimi elinden kaçıran ABD ve Batı, şimdi balans ayarı yapmaya çalışıyor. Oysa çözüm, sorunun içinde saklı. IŞİD yapılanması, baskı arttıkça terörü kullanmaya devam edecektir. Bugünkü sonucu ortaya çıkaran etkenler doğru anlaşılamadığı ve gerçek çözümler yaşama geçirilmediği sürece, kimse için bir güvenlik olmayacak.

TÜRKİYE VE VAHİM ALGI

Paris saldırısının ardından Türkiye-Yunanistan maçı öncesinde katliamda ölenler için saygı duruşu yapılırken ıslık çalınması, slogan atılıp tekbir getirilmesi, toplumumuzun bir kısmında şiddete karşı duyulan zımni desteği göstermesi açısından çok çarpıcı bir örnek. Kısa bir süre önce Konya’da olmuştu. Ankara’da IŞİD tarafından katledilen 103 vatandaşımız için yapılan saygı duruşunda da bir kısım insan tekbir getirerek adeta bu katliamı kutsamış ve teröristlere destek vermişti. Kimse bu olayları münferit diyerek küçümsemeye, önemsizleştirmeye, üzerini kapatmaya çalışmamalı. Çünkü Türkiye’de azımsanamayacak bir kitle IŞİD ya da benzeri dinci terörü "Allah adına savaş" gibi görüyor. Biliyoruz ki o tekbirler ölümleri lanetlemek için değil; acımasızca insanları katledip öldürülen teröristlere destek için.

VAHŞETİ KUTSAMAK


Masum insanların öldürülmesinden, en vahşi biçimde katledilmesinden zevk alan, mutluluk duyan, şiddeti ve terörü alkışlayan bir zihniyet giderek daha çok taraftar buluyor. Bu vahim durum, Türkiye’deki siyasa atmosferin, Ortadoğu politikalarının, yaratılan ideolojik gerilimin ve bölünmüşlüğün, üretilmeye çalışılan kindar ve dindar insan tipinin bir yansımasından başka bir şey değil. Gerçek şu ki, Türkiye’de kendini belirli cemaatlerin üyesi, Türkiye’ye egemen olan siyasi anlayışın takipçisi-müridi sayan pek çok kişi, din adına cinayeti, katliamı meşru görüyor, bundan sevinç duyuyor. Bu hastalıklı zihniyete karşı mücadele edilmedikçe, başımız dertte. Fransa devlet başkanı Paris saldırısını ülkesine karşı bir savaş ilanı olarak kabul ederken, bizim yetkililerimizin olayı tartışmayı bile neredeyse yasaklaması, çarpık bakışın diğer bir görüntüsü.

Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap