Trabzonun gündemine oturan Tonyaya kurulacak çimento fabrikasına tepkiler büyüyor.
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Mühendislik Fakültesi, Makina Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Burhan Çuhadaroğlu, ''Dünyada çimento fabrikalarının saldığı karbondioksit gazını yüzde sıfır seviyesinde arıtacak bir teknoloji yok'' dedi.
Trabzonun gündemine oturan Tonyaya kurulacak çimento fabrikasına tepkiler büyüyor. Yöre halkı bu fabrikanın Tonya ve Çayırbağındaki yaşamı olumsuz yönde etkileyeceği görüşünde. Firma yetkilisi EMBA Yönetim Kurulu Başkan Vekili Mete Bülgül ise bu görüşte değil. Bülgül, çimento fabrikasının son teknoloji olacağını ve sıfır karbondioksit meydana geleceğini ileri sürerken konunun uzmanı KTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Burhan Çuhadaroğluna böyle bir teknolojinin varlığını ve çimento fabrikalarının işleyişini sorduk.
TÜRKİYEDE İMKANSIZ
Fabrika bacalarından salımlara yönelik birçok araştırma yapıldığını söyleyen Prof. Dr Burhan Çuhadaroğlu, EMBA Yönetim Kurulu Başkan Vekili Mete Bülgülün ifadesinin aşırı olduğunu belirterek, ''Çimento sektöründe, her bir ton çimento için 500 kilo karbondioksit çıkacak. Bunu tutmanın bedeli var. Bu bedel yaklaşık 1 ton başına en az 15 dolardır. Bu minumum rakam. Bu rakam 20-25 doları bulabiliyor. Kullandığınız teknolojinin iyililiğine ve gelişmişliğine bağlı olarak en az 15 dolarlık bir rakamı gözden çıkarmanız gerekiyor. Bunların en iyileri ise yüzde 80ler civarında. Sıfır karbondioksit salımı teknolojisi şu anda dünyada yok. Uygulama aşamasına geçer mi geçmez mi? Bu, zaman içerisindeki gelişmelere bağlı. Bu, kısa vadede, hele Türkiyede imkansız'' dedi.
ASTARI YÜZÜNDEN PAHALI OLUR
Yüzde 100 verimle çalışan yani sıfır karbondioksit salan teknolojinin bugün mümkün olmadığını söyleyen Çuhadaroğlu, sözlerine şöyle devam etti: ''Bunun bir verimi var. Belli verimlerle çalışırlar. Yüzde 80lere kadar çıkabiliyor. Bunun da maliyeti çok yüksek. Yani ürettiğiniz ürünün tamamını satsanız karbondioksiti sıfır düzeyde tutmaya paranız yetmeyebilir. Astarı yüzünden pahalı olabilir. Bugün birim bedellerini göze alırsanız, karbondioksit her üretimde ortaya çıkan bir salım hele çimento sektöründe mümkün değil.''
FABRİKALARIN İŞLEYİŞİ
Çuhadaroğlu, çimento fabrikalarının çevreye ne gibi etkileri olacağına yönelik soruya şu cevabı verdi: ''Çimento prosesin içerisinde ham madde girişi var. Ham madde girişi taş ocağına kadar dayanıyor. Kalker ve kirecin içerisine kil katıyor. Ham madde hazırlığından sonra klinker oluşumu ile beraber yüksek sıcaklıkta fırınlarda pişirilerek katkılarla beraber belli bir kıvama getiriliyor. Sonra soğutulup ve öğütülüp çimento olarak piyasaya sürülüyor. Buradan çevreye salınan emisyonlar ve salımların başında toz geliyor. Tozu tutma teknolojisi dünyada oldukça gelişti. Günümüzde özellikle Trabzon Çimento Fabrikasında elektro statik yöntemle tozu tutma işi var. Sadece bu üretimdeki klinker tozu tutmaya yönelik, ham madde girişi ve çıkışındaki tozlanma hariç. Ona şu anda yapacak çok fazla bir şey yok. Elektro statik teknolojinin tozu tutma derecesi iyi ama muazzam elektrik kullanırlar. Bir elektriksel alan yaratırlar. Bu elektriksel alan içerisinde ortaya çıkan artı eksi kutuplar sayesinde toz bir yüzeye yapışır ve oradan alınmaya çalışılır. Bunun da maliyeti çok yüksektir.''
ÇED raporu
nasıl yapıldı
merak ediyorum
Çuhadaroğlu, ''Tonyada muazzam bir biyo çeşitlilik var. Orada endemik bitkiler var. ÇED yönetmeliğinde duyarlı yöreler var. Bu yönetmelikte bunlar kalem kalem sıralanmış. Dolayısıyla yönetmelikte yer alan bu maddelere rağmen nasıl bir ÇED raporu oluşturulmuş, nasıl bir ÇED raporu değerlendirilmesi yapılmış açıkçası ben de çok merak ediyorum'' diye konuştu. Bu tür fabrikaların nasıl kurulacağını akademik bilgisiyle açıklayan Çuhadaroğlu, sözlerine şöyle devam etti: Mühendislikte bizim için ast olan, mühendislik tasarımı yapmak, fabrikalar dizayn etmek ve üretim. Öğretim üyesi olduğum için asli görevim budur. Bir mühendislik tesisinin olması, orada insanların üretim yapması ve dolayısıyla istidamın olması, bu bizim için en önemli şey. Fakat bunu yaparken çevre faktörünü asla gözetmemek gerekir. Çevreye dost, doğaya uyumlu teknolojiler bugün mühendislik programlarında bir kriterdir. Artık hiçbir bir mühendis çevre ile dost olmayan, çevreye zarar veren bir teknolojiyi uygulamak durumunda değildir, uygulayamaz. Etik değildir.''
Uygar dünyada böyle bir şey olmaz
Tonya ve Çayırbağı halkının gösterdiği tepkiye saygı duymak gerektiğini söyleyen Çuhadaroğlu, sözlerine şöyle devam etti: Sanki sonu belli bu iş. Belli karara varılmış ve dolayısıyla bu iş olacak gibi bir anlayışla yürüyor. Halbuki uygar dünyada gelişmiş ülkelerde özellikle kamu görüşü, toplumun görüşü ve özellikle o yörede yaşayan insanların refleksleri çok önemli. Bugün Tonyadaki insanlar birilerinin desteğiyle, birilerinin kışkırtmasıyla beraber bu işe girmiş falan değil aslında. Onlar o bölgede yaşıyor, o bölge ile bağlantıları var, baba topraklarını, ana topraklarını kirletmek istemiyorlar. Bu çok doğaldır, çok normaldir. Bunu saygıyla karşılamak lazım. Ben de Tonyanın gösterdiği bu duyarlılığa katılıyorum.
10 kilometrelik alanda etkisi görülür
AST olan şu ham maddenin fabrikayı girişi ve ürün olarak çıkışı olduğunu söyleyen Çuhadaroğlu, şu görüşleri dile getirdi: ''Fabrikaya ham maddenin girişi ve çıkışında meydana gelen tozlanma önemlidir. Bu sorun Avrupada da yaşanan bir sorundur. Avrupada çimento sektöründe çok büyük bir baskı var bu yüzden. Fabrikaların büyük bir kısmı belli bir yerlere kaydırılıyor, dünyanın bazı ülkelerine gidiyorlar. Bu tozdan kazmanın imkanı yok. Bu tozun en büyük etkisi 10 kilometrelik bir alanda, çapta ve dairenin merkezinde ise fabrika o kadarlık bir alanda etkisi görülür.''
YÜZDE 76LIK VERİM KAYBI
Çıkan tozların çevre üzerinde etkisine de değinen Çuhadaroğlu, ''Bu tozların çevrede yaprakların üzerine sinmesi, bütün florayı kaplaması fotosentezi etkiliyor. Yani bitkinin güneşten alacağı o enerjiyi engelliyor ve doğal olarak verim kaybı oluyor. Bölgemizde bilimsel olarak yapılan bir çalışma yok ama Çanakkale Çimentonun etkileri üzerine yapılan bir çalışmada zeytinde yüzde 76 düzeyinde verim kaybedildiği ortaya çıkıyor Çanakkalede. Bu ciddi bir rakamdır. Zeytinin gelişmesinde yüzde 76lık bir kayıp var'' dedi.