Trabzon Eski Belediye Başkanı ve Türk Eğitim Vakfı Trabzon Şube Başkanı Hasan Melek, dünyanın birçok ülkesini gezerek bir dizi incelemelerde bulundu.
Dubrovnikte deniz kenarındaki otelden yağmurlu bir havada ayrıldık. Sahilden yine güzel koylardan geçerek dağ yollarına tırmanmaya başladık. Geçtiğimiz koylarda balık ve midye çiftliklerinin bolluğu dikkatimi çekti. Bu bölgede midye çok kullanıldığından ihtiyaç bu çiftliklerden karşılanıyormuş. Koylardan geçerken villalar bulundukları yerle o kadar güzel uyum sağlamışlar ki imrenmemek kabil değil. Niçin bu güzellikler bizde de olmuyor? Yolumuza devam ederek 16. yüzyıldaki dokusu ile günümüze kadar bozulmadan gelmiş Osmanlı köyü Poçitellide Ademin yerinde özlediğimiz Türk çayını içiyoruz. Köy, binalarıyla, camisiyle insanlarının yaşamıyla tam bir Osmanlı köyü! Poçitelliden ayrıldıktan sonra Mostara doğru yolumuza devam ediyoruz. Nihayet 120 bin nüfuslu Mostara geliyoruz. Mostar da tipik bir Anadolu şehri gibi; camileri, binaları ve mezarlıkları ile... Fakat burada diğer yerlerde gördüğümüz atılımları göremedik. Mostar köprüsüne giderken pazar içindeki küçük dükkanlarda satılan hediyelik eşyalara bakarak, kendisine has kakma taşlı yollardan yağmur yağdığı için kaymamak için dikkatlice yürüyoruz.
Nihayet tarihi Mostar köprüsünün üzerinden geçiyoruz. 1577 yılında Mimar Sinanın öğrencilerinden Mimar Hayrettinin inşa ettiği ve 1992 yılında Hırvat topçularının ateşiyle yıkılan köprü 2004 yılında Türkiyenin de büyük desteğiyle orijinal malzeme ve dönemin inşa teknolojisiyle yeniden yapılmış. Bu köprü UNESCO tarafından dünya mirası listesinde yerini almıştır.
MOSTARIN KÖFTESİ
Mostar, Hersek bölgesinin ekonomik, siyasal ve kültürel merkezidir. Hersekin ana nehri olan Neretva, şehri ikiye bölmekte, sağ taraf daha geniş ve gelişmiş sol taraf ise daha dik ve küçüktür. 15. yüzyılın ortasında (1477) Mostar 19 haneli bir kasabaydı. Neretva köprüsünün her iki tarafında olan hisarlarda zincirli köprüye bekçilik eden nöbetçilere Mostari ismi verilmiştir. Mostar Osmanlı İmparatorluğunun sivil ve askeri görevlilerin merkezi olmuştur ve gelişmiştir.
Mostardaki gezimizi bitirdikten sonra Neretva nehrinin kenarında Mostarın meşhur köftesini yiyerek gezimizi tamamlamış olduk.
SARAYBOSNAYA HAREKET
Şimdi de Saraybosnaya hareket ediyoruz. Yine doğa güzellikleri içinde giderken doğa harikası bir yerde mola veriyoruz. Çok güzel bir restoran, etraf ağaçlık, aşağıda nehir akıyor. Restoranda kömür ateşinde 8 adet kuzu devamlı dönüyor, kızarmış olanı hemen alınıyor ve bekleyen müşterilere servis yapılıyor. O kadar kalabalık ki restoranda yer bulmak kabil değil, bunun için çok beklemek gerekiyor.
Doğa güzelliklerini seyrederek akşamüzeri Saraybosnadaki otelimize gelerek yerleşiyoruz. Akşam otelde müzikli yemekten sonra istirahata çekiliyoruz.
Hırvatistan gelişen bir ülke, bilhassa turizm konusunda büyük yatırımlar var. Kaldığımız otel 5 yıldızlı, şehrin dışında yeni yapılmış bir otel ama çevre düzenlemesi daha bitmemiş, yakınında akan dereden pis kokular geliyordu, bu nedenle pencere açamadık.
Saraybosnada 500 bin nüfus var, çevreyle birlikte 650 bin civarında. Şehrin yapılaşmasına baktığımızda tarihin akışını yansıtan binalar mimari tarzlarıyla size bunu anlatıyorlar. Osmanlı zamanından kalan camiler ve binalar, her işgalden örnekler görmek kabil. Macar ve Avusturya zamanında yapılmış taş binalar, Tito zamanında yapılmış binalar ve şimdi de 1994 yılından sonra yapılmış AVMler ve cephesi cam kaplamalı modern binalar.
Hırvatistanın ekonomisi pek iç açıcı değil. İşsizlik oranı çok yüksek. Sırplar 1992-1995 yılları arasında Saraybosnaya uyguladıkları muhasarada çok zor günler geçirmişler. Şehirde birçok günahsız insan katledilmiş, binalarda mermi izleri hala muhafaza ediliyor. Şehrin merkezinde bu mücadelede ölen şehitler için sönmeyen meşale devamlı yanmakta. Şehirde bir hayli yapılaşma var. Tarihi belediye binası aslına uygun olarak restore edilmiş, henüz hizmete açılmamış.
Şehir içi ulaşım otobüs ve tramvaylarla yapılmaktadır. Tramvaylar çok eski, bazı hatlar orta refüjlerden geçmektedir. Refüjlerin bazı yerleri çim, insanlar buraları çok kullandıkları için yağmurlu havalarda çamur olmakta. Fakat bu sorunları çözecek yetişmiş insan gücü var. Kısa zamanda bu ve buna benzer sorunları çözeceklerine inanıyorum.
NÖBETLEŞE BAŞKANLAR
Saraybosnada şu anda nöbetleşerek görev yapan 3 başkan var: Hırvat, Sırp, Boşnak.
Boşnakların büyük bir kısmı Müslüman, bu nedenle şehirde bir hayli cami var. "Saraybosnaya gelip de Boşnak böreği yemeden olmaz" dediler, biz de buna uyarak Boşnak böreğinin kıymalı, peynirli ve kabaklısını yiyerek bu eksikliği gidermiş olduk. Turumuzu bu şekilde tamamlayarak İstanbula uçmak üzere havaalanına hareket ettik.
Netice olarak;
1991 yılında Yugoslavyadan ayrılan bu küçük ülkeler toparlanmaya başlamışlar, bazı sorunları çözme gayreti içindeler. Bazıları için de uluslararası büyük kuruluşlarla görüşmelerini sürdürmektedirler (Hırvatistan 1 Temmuz 2013te Avrupa Birliğine katılmıştır.). Bütün bunlar yetişmiş insan gücüyle yapılmaktadır. Siz toplumun güvenliği, huzuru, refahı ve mutluluğu için istediğiniz kadar yasa çıkartın; o yasaları uygulayamazsanız netice almanız kabil değildir.
Gezdiğimiz yerlerde doğa çok güzel korunmuş, tarih çok güzel korunarak bu günlere gelinmiş, yapılaşmada herkesin istediği değil mevcut yapılaşmaya uygun projeler uygulanıyor. Görüntü, ses kirliliği yok, trafik polisi göremedik fakat trafik çok güzel işliyor. Yaya geçidinde adımını attığın an araçlar duruyor. Hakikaten değerli dostlar medeniyet güzel şeymiş...
İki gündür siz değerli okurlarımız ile paylaştığımız gezi notlarının bugün sonuncusu. Bir başka gezinin sonunda buluşmak dileğiyle...