Trabzon Gazeteciler Cemiyeti’nde basının huzuruna çıkan Aykan, Türkiye’nin sıkıntılı günlerden geçerek bugünlere geldiğini, son 12 yılda önemli mesafeler alındığını ifade ederek, “Türkiye yeni bir seçim sürecine giriyor. Bu seçim süreci içerisinde aday adayı arkadaşlarımız adaylıklarını değişik partilerimizden ilan ediyorlar. Demokrasi şöleni yaşayacağız inşallah. Türkiye çok seçim yaşadı, yaşayacağımız seçim de bunlardan bir tanesi olacaktır. Türkiye belki de seçimlerin en önemlisini yaşayacak. Ben bu seçime, seçimlerin anasıdır diyorum. Çünkü 1999, 2001’i biliyoruz. Türkiye’nin yaşadığı sıkıntıları söylemeye gerek yok. Hamd olsun o günlerden sıyrıldık. Ama nasıl bir yerden başlayıp nerelere geldiğimizi bir cümleyle ifade etmede yarar var. Ben o gün bir demeç vermiştim. Ülkenin yönetimi devletin kontrolünden çıkıyor diye. Hükümetlerin kontrolden çıkması problem değildir. Birisi gider birisi gelir, demokrasi böyle bir şeydir. Devletin kontrolünden çıkarsa Allah korusun onun telafisi çok zordur. Hamd olsun bugünleri geçtik. Aradan 12 yıl geçti. Altı seçim 2 referandum yaptık, 7 yapacağız. Birçok merhaleler geçildi artısıyla eksisiyle bir dönem yaşadık. Muhalefetimiz eksi der saygı duyarız. Şunlar eksidir der ona da saygı duyarız. Ama hiçbir şey yapılmadı derse ona saygı duymayız. Epeyce şey yapıldı. Türkiye hamd olsun merhaleler kat etti. Yapılacak işler daha var. Noksanlar var, eksiler var, artılar var. Bunları telefi etmenin yollarına bakmak lazım. Dünya değişti, şartlar değişti. Biz birçok şey yapmak istesek bile dünyadaki şartlar onları bize yaptıramaz hale getirebilir, geliyor da zaten. Etrafımız ateş çemberine döndü. Bu dinamikleri sadece biz yönetmiyoruz. Dünyanın birçok dinamikleri bölgemizde etkili. Biz de bu ateş çemberi içinden vatanın birliğini, beraberliğini, bütünlüğünü, insanımızın refahını, 2023 hedeflerini korumak zorundayız. Böyle bir seçim yapacağız” dedi.

"80’Lİ YILLARIN ANAYASASIYLA TÜRKİYE’Yİ ARTIK YÖNETEMEYİZ"

80’li yıllardaki anayasa ile artık Türkiye’nin yönetilemeyeceğini kaydeden Aykan, “Önümüzdeki seçimin alameti farikalarından bir tanesi değerli Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımız ifade etiler, yeni bir anayasa ve başkanlık sisteminin tartışması olacaktır. Biz 80’li yılların anayasasıyla Türkiye’yi artık yönetemeyiz. O günkü şartlarını hatırlayın. Darbe ürünü bir anayasa. Darbe stres demektir toplumsal dengelerin yerinden değişmesi demektir. O şartlarla yapılan anayasayla 35 yıl sonra bütün dünya dinamikleri neredeyse yerinden oynadığı bir yapıda bu anayasayla devam etmemiz mümkün değil. Zaten birçok kez değişti. Milletin yapacak olduğu bütün paydaşlarıyla işin içinde bulunarak yapacak olduğumuz bir anayasaya ihtiyacımız var. Tabii ki bunu meclis yapacaktır. Meclisin yapacağı anayasa sıhhatlidir. Yoksa geçmişte yapıldığı gibi artık sopayla yapılan anayasaların dünyanın hiçbir yerinde çözüm üretmediğini de biliyoruz. Umarım bir konsensüsle beraber önümüzdeki seçimlerde yeni bir anayasanın kapısını açarız. Özgürlükçü, kişi özgürlüğünü öne çıkartan toplumun bütün kesimlerini barındıran, birleştiren ortak paydalar oluşturan yeni ufuklar bize verebilecek olan bireyi öne çıkartan devleti bireyin hizmetine taşıyan bir yapılaşmayı oluştururuz. Başkanlık sistemi de Türkiye’nin gündeminde. Biz aslında cumhurbaşkanı seçiminde sadece cumhurbaşkanı seçmedik, başkanlık sistemine adım attık. Şu an fiilen Türkiye’de yarı başkanlık sistemi var. Cumhurbaşkanı yetkileri malumdur. Parlamenter sistemin ötesinde Cumhurbaşkanı yetkileri var. Bu 80 anayasasında kondu malum. Şimdi 80 anayasasına göre devletin yaraşık yapısı var ama Cumhurbaşkanını vatandaş seçsin 367’den dolayı malumunuz. Gelen bir yapı 80 anayasasının getirdiği yapıyla uyumlu değildir. Uyumlu hale gelmesi için oturup konuşmamız lazım” ifadelerini kullandı.

"ISRARCI OLMADIK"

Davet istikametinde göreve talip oldukları ancak hiçbir zaman ısrarcı olmadıklarını dile getiren Aykan, “Her zaman söylüyorum hepimizin Trabzon’a borcu var. Ben şahsım nefsim itibariyle şehre minnettarım şükranlarımı sunmak isterim. Şundan dolayı. Bu şehre 7 yıl il başkanlığı yaptım. Ondan öce vakıf yöneticisiydim üniversite öğrencilerimizle ilgilendim. Sonra iki dönem muhalefette olmamıza rağmen belediye başkanlığı gibi ağır ve şerefli bir görevi bize teslim ettiler. Ondan sonra da iki dönem milletvekili yaptılar. Dolayısıyla hepimizin Trabzon’a borcu olduğu gibi bizim özellikle borcumuz vardır. Değerli arkadaşlarımız, teşkilatlarımızdan birçok kardeşimiz bulunsanız iyi olur Trabzon’un bu tecrübeye ihtiyacı vardır. Genç kardeşlerimizle tecrübeli insanları bir araya getirelim anlamındaki davet istikametinde bu göreve tabiri caizse talip olduk. Ama ısrarcı olmadık. Zaten ısrarcılık siyasette her zaman bir takım dengelerin bozulmasına ve ben kültürünün öne çıkmasına sebebiyet veriyor. Önemli olan biz demektir, benle Türkiye bir yere varamaz, bizle varır. Bu kültür demokrasinin temelidir. Paylaşmak ve herkesin hukukunu hakkını koruyabilmektir. Bu anlamda bize adaylıkta başvuran arkadaşlarıma şükranlarımı sunuyorum. AK Parti’de büyük hareket var. Harekette bereket vardır” diye konuştu.